OKTAY EROL
Daha dün, bir araya gelerek, çalışan emekçilerin “emeğinin karşılığını” belirlemek için bir araya gelen komisyon, başta “patronları zora sürüklemeyecek”, ardından da “çalışanları enflasyon altında ezdirmeyecek” asgari ücreti belirledi! Sonundaki “iki liraya” neden gerek duyuldu, anlamıyorum da; onyedibin lira olarak açıklanınca, televizyon ekranlarının “her şeyi bilen/ her şeye maydanoz” olmayı kendilerini” “ödev” sayanlar sevinçlerini haykırdı!
Onyedibin lira, üstelik “iki lirası” da var! Alım gücünü ne denli iyileştirecek, yükselen enflasyona karşı ne denli koruyacak göreceğiz de; her “yeni uygulamaya” sevinç çığlıkları atmaya kendilerini adayanlar anlayacak mı bilmiyorum! Açlık sınırı geçtiğimiz ay ondörtbin liraya yaklaşmıştı, zamlı aylığın alınacağı şubat ayına dek “nereye” varacağı az/ çok düşünsünler öyleyse…
***
Pazarda, markette fiyatların ne olduğunu, etin/ sütün/ mevsimlik sebze-meyvelerin etiketlerinde ne yazdığını, asgari ücretten “kirayı” çıkardığınızda geriye kalanla temel gereksinmeleri nasıl karşılanacağını Merkez Bankası Başkanı’nın ağzından duymamışlar gibi “iktidarın” etrafında fır dönerek konuşanlar var oldukça dar gelirlilerin durumu “iyileşmeyeceği” belli oldu!
Önümüzdeki günlerde açıklanması beklenen “emekli” aylıkları da! Asgari ücretlilerle emekliler bu ülkenin üçte ikisini oluşturuyor! Böyle bir çokluğun ya açlık sınırına yakın asgari ücretle, ya da açlık sınırı altında emekli aylığıyla yaşamını sürdürmeye çalışması “iyi yönetilmemenin” kanıtı! Buna sevinenler, buna destek olanlar, buna “iyi iş başardık” diye alkış tutanlar bu yurdun yurttaşının geleceğinin çıkmaza girmesine kapı aralayanlardır! İnsanlar tarlada, fabrikada, çeşitli iş kollarında çalışacaklar, ancak doyacak kadar bedel alamayacaklar! Uygulamak değil yalnızca, düşünmek bile acı!
***
İki gün sonra “yeni bir yıla” gireceğiz! Bunca yıldır “görevleri” yurttaşın “alım gücünü” artırmak olanlar, yaklaşan yerel seçimde “çalışmalarına” ödül almak için akıl almaz uğraş harcıyor! Kentleri yönetmek için ortaya çıkan aday adaylarını “yurttaşa sormak” yerine, politik kazanımlarına “katkı” sağlayacak “adayı” belirlemek için çalışıyorlar!
Ne güzel değil mi? Yurttaşı “açlıkla” sınamayı sürdürün, “yerel yönetenini” belirlemesinin üzerine tutu koyun, kış soğuğunda nasıl ısınabildiklerini gündeminize bile almayın, çocuklarını karanlıkta okula göndermelerine çözüm oluşturamayın, “kirli kömür” havasını solumaya tutsak edin… Bir de buna, “emeğin karşılığını” alamamayı ekleyin!
***
Geçen yıl açıklanan “asgari ücret” ardından da benzer tümceler kurmuş, emekçiyi “yoksullukla” baş başa bırakanların “yeni yıl” iletilerinin avutmadan ileri gitmediğini ileri sürmüştüm. Yine öyle olacak, “açlık sınırına” tutsak edenler “iyi dileklerde” bulunacaklar! Geçen yılın son tümcesi şöyleydi:
Artık “dilek” tutmayı, “dilekte” bulunmayı istemiyorum! Yarım yüzyılı aşkın süredir “kaç” dilek tuttum öyle, insanlar “kaç” dilek tuttu; n’oldu, düzeldi mi, iyiye mi gitti bir şeyler, “iktidarlar” daha mı az emekçinin üzerine yükledi çıkmazları, yaptıkları yanlışların bedellerini; dünü arattı bugün! 2023 yılı hoş gelmiş olsun da; iyi yaşayın, mutlu olun, sevin, kucaklayın; yıllar akıyor çünkü…
2024 yılı “hoş” gelsin elbette!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.