Kurumlara zarar vermeseniz…

Kurumlara zarar vermeseniz…

ABONE OL
Aralık 8, 2023 19:16
Kurumlara zarar vermeseniz…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

OKTAY EROL

İnsanların içinde bulunduğu dar boğaz yetmiyor, yaşadıkları sıkıntılar az geliyor gibi; şimdi bir de “sandığına sahip çık” deniyor! Bu duruma nasıl gelindi, bu güvensiz ortam nasıl oluşturuldu, bu olguyu düzenlemekle görevli kurumların içi nasıl boşaltıldı?

Demokrasinin kurallarından biri de seçimdir, günü geldiğinde yapılır, seçmenler sandığa gider, belirlenen saate dek oylar kullanır, ardından da her partinin verdiği görevlilerin gözetiminde sandıklar açılır/ sonuçlar belirlenir! Böyle olması gerekmiyor mu?

“İktidar” bir yandan, “muhalefet” bir yandan seçmenlerine “sandığına sahip çık” derken, bu olguyu en sağlıklı biçimde sonuca götürmekle görevli olan kurumlara zarar vermiş olmuyor mu? Şunu belirteyim: yaşamım boyunca, devletin kurumlarına zarar vermek gibi ne bir tutumum, ne de bir sözüm oldu/ olmaz da! Kurumların yapısını/ işleyişini eleştirebilirim, bu “zarar” amaçlı olmaktan öte/ özgünlüğünün korunması gerektiği içindir!

Peki, bu yapılanın adı ne?

***

Bir seçim günü belirlenmiş, yurdun dört-bir yanından seçmenler, sandığının bulunduğu kentlere ulaşabilmek için yola çıkmış, beş yıl da bir de olsa “seçme/ belirleme” istençlerini kullanmaları için olanak tanınmış; neden güvenli/ gözü arkada bırakmayacak biçimde bir yapı oluşturulmaz? Neden bir yandan “iktidar”, bir yandan “muhalefet” seçmenlerinden sandığın korunmasını ister?

Yurttaşın yaşadıklarını yeniden anımsatmak istemiyorum… Yaşama nasıl tutunduklarını, üç ayı geçmesine karşın deprem bölgesinden gelen sızlanmaları, gençlerde büyüyen işsizliğin boyutunu, durdurulamayan konut kiralarını, soğanı, patatesi, şekeri, ekonomik güvensizliği…

Sosyal medyada her saat yeni bir “görseliyle” birlikte paylaşılan sandık tutanakları, ıslak imzalar, kaydırıldığı belirtilen sayım sonuçları, sisteme girişte yapılan yanlışlar… Bunların “herkesin” anlayabileceği biçimde açıklaması ne, bunları dile getirenler kimlerdir, bu “uyruk” mu olduğu bilinmeyen sonuçlar nerden çıkarılıyor, bunu yapanlara ne gibi yaptırımlar uygulanıyor, kurumlara olan “güveni” saran bu ya da benzeri olayların üzerine gidilince nasıl bir sonuçla karşılaşılıyor?

Bunları bilmek her yurttaşın hakkı olmalı…

***

Sandıktan çıkacak sonuç “neyse” ona uymak, demokrasilerde bir zorunluluktur! İnsanlar “iktidarın” yirmibir yılda yaptıklarını “olumlu” bulmuşsa/ kimsenin buna “karşı koyma” hakkı olmayacağı gibi, “iktidarın” gitmesi yönünde “oy çoğunluğuna” ulaşılmışsa da buna hiç kimsenin engel olmak gibi bir istem oluşturması düşünülemez!

CHP’li Tuncay Özkan gibi “cumhuriyet gitti/ gidecek” çığırtkanlığını hiçbir zaman önemsemediğim gibi, bunu “seçilmiş” çığırtkanlara verilen bir “ödev” gibi düşünüyorum!

Seçmenin istenci neyse, halkın/ kurumların birbirine olan güvenini sarsmadan sonuca gidilmeli, herkes işine/ gücüne bakmalı, bu kısır süreçten bir an önce çıkılmalı; gün yalnız bugün değil, çocukların geleceğini oluşturan yarınlar da var!

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP