“Değişimi” özümseyemeyen “değişim yanlısı” sözcüler…

“Değişimi” özümseyemeyen “değişim yanlısı” sözcüler…

ABONE OL
Aralık 8, 2023 19:22
“Değişimi” özümseyemeyen “değişim yanlısı” sözcüler…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

OKTAY EROL

İnsan olmanın, “düşünen canlı” olabilmenin koşullarının başında “acı vereni, mutlu edeni, iyi geleni” anlamaktan geçer! İnsana “özgü” olarak benimsenen “düşünebilme” eyleminin ne anlamı olurdu ki? Çocuklara, küçük yaşlarda soba sacının “yakıcılığı”, suyun “serinleticiliği”, şekerin “tatlandırıcılığı”, karanlığın “gizemciliği”, müziğin/ kuş sesinin “dinlendiriciliği” o nedenle öğretilir!

Çocuklar herhangi bir nedenle ağlarken ya bir ninni, ya da bir bilindik şarkının mırıldanması “düşünme” yetisini kazandırmaktan başka ne için olabilir! Dondurmanın serinletici tadını bir kez alan çocuğun, “ısrarla” dondurma istemesinin anlamı kendine “iyi geldiğini, mutlu ettiğini” öğrenmiş olmasındandır!

***

Geçtiğimiz hafta öncesinde sonuçlanan milletvekilliği seçiminin ardından/ ortadaki sayısal durumdan daha çok, Millet İttifakı bileşenlerinden zaman zaman gelen açıklamalar daha da üzücü bir boyutta olduğunca, neyi/ nasıl/ neden söylediklerini anlamamakta zorlanıyorum dersem yeridir!

Hep “altı birbirine benzemez” diyordum, anımsarsanız! Son günlerde medyaya düşen sözlerini duyduğumda, “benzemez” olmayı bile aşan tutum sergilediklerine tanık olmak üzüyor!

Hangisinden başlayayım bilmiyorum? İYİP… Sizin hiçbirinize, “CHP gibi düşüneceksiniz” koşulunu dayatan “biri” olduğunu sanmadığım gibi, eğer bir “ittifak” içindeyseniz, nerede/ nasıl konuşacağınızı iyi bilmeniz gerekir! Desteğe gereksinene el uzatmazsınız, elinizdeki pastayı üleşmek istemezsiniz, “ben kurtarayım da” demeyi bir erdem sayarsınız da… CHP öyle bir parti değil işte! Öncesini bırakalım, milenyum sonrasında AKP’ye de, MHP’ye de, HDP’ye de gösterdiği demokrasi anlayışını hiç kimse unutmasın! Üstelik, İYİP, varlık nedenini hiç unutmasın!

Şimdi biri çıkmış, “CHP bize oy kaybettirdi” diyor! Buna “düşünememek” denir!

***

Şu küçük ortakları anımsayın… Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan… Milenyum sonrasının yarısından çoğunda “siz” varsınız! Eğer ülke şu an bir yerlere gelmişse, kaynayan sorunlar varsa, yurttaşın akıl almaz yoksulluğu büyürken “sığınmacı” seviciliği doruğa yükselmişse sizin de “etkiniz” unutulmamalı!

Tüm olumsuzluklarınıza, tüm parti içi karşı koymalara karşın, “düşünsel” olarak var olmanız için “ittifakın” içine alındınız! Sözde doğduğunuz/ seveninizin bol olduğu yerlerde “iktidardan” oy koparacaktınız, ne bileyim muhafazakar/ tutucu çevrenizi kendinize çekecektiniz! İnsan neden kendine “acı vereni, mutlu edeni, iyi geleni” bilmemekte/ anlamamakta diretir ki? Davutoğlu, seçim sürecinin en sıcak günlerinde teyzem mi halam mı her neyse “CHP’ye oy veremeyeceğini söylüyor” derken, Babacan “tabanımızı CHP’ye oy vermeye ikna edemiyorum” diyor! Bugün de çıkıp/ ulu-orta yerde “hakkımızla vekil olduk” diyebiliyor!

Neden “biri” bunlara “neden parti olarak seçime girmediğini” sormuyor; anlayamıyorum!

***

Altı “benzemezli” Millet İttifakı’nın “küçük otakları” birlikteliğin dağışdığını açıkladılar! Ne güzel? “Düşünen canlı” olabilmenin koşullarının başında “acı vereni, mutlu edeni, iyi geleni” anlamaktan geçtiğini bilmek kadar, unutmamak da/ kırgın ayrılmamak da yer alır! Doyan aptalın gözünün dışarıda olduğu gibi, nasıl olsa “güvenceli” sıralarda bulunan isimler, çalışmadan/ çabalamadan vekil oldular! İşleri bitti! Artık bildiklerini yapacaklar gibi! CHP’nin, “değişimi” özümseyemeyen “değişim yanlısı” sözcüleri, yaşananları izliyorsunuz değil mi? İyi izleyin, ileride yine gerekecek!

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP