Uzak diyarlara gönderiyorum selâmımı Öyle uzak diyarlar ki; adı duyulmuş ancak mahiyeti hakkıyla bilinmeyen Kuşlarla salıyorum kalbî duygularımı ötüşü yanık. Adım adım ilerliyorum hayâl dünyamın tozlu yollarında o efsunlu menzile. Hicranlı yüreğimi de katarak önüme yürüyorum meçhule
Bu muamma hâli incitiyor beni hayatın. Hep varlığa varlıkı veren özü aradım. Belki doğru belki yanlış yerlerde! Kalbim yol gösterdi adımlarıma. Çoğu kez ruhum da Ve aklım da katıldı bu kervana rota çiziminde. Yine de bir şeyler hep yarım kaldı Ve bir yanım hep eksikliğini yaşadı kaptanın
Uzak diyarlara gönderiyorum selâmımı İçli hüzün kokan bir ses yankılanıyor kulaklarımda. Sesin heybeti öyle hızlandırıyor ki kalbimin nihâyetsiz atışlarını nefesim daralıyor Kalbimde bin bir sızı!… Titriyorum
Gönlüm vurgun yemiş hâller yaşatıyor benliğime. Sevdiğim en sevdiğim alıyor selâmımı Bir kez daha gönderiyorum selâmımı Daha bir ürkek daha bir iştiyakla
Es selâmu aleyke Yâ Resûllallah!
Tekrar tekrar yankılanıyor benliğimi yakan sesin heybeti
Es selâmu aleyke Yâ Habîballah!
Gönlüm bir dert yumağı Vermek istiyorum ipin ucunu ellerine Sen ilmek ilmek çözerken yüreğimin kördüğümlerini; gül kokunu çekip bağrıma mest etmek yokluğunda donuklaşan beni Bir nehir misali gözlerimi akıtmak istiyorum ayaklarının ucuna damla damla Sen gülistandan derdiğin güllerden demetler sunarken bahara hasret gönlüme; Senden ve en Sevdiğinden gayrı her ne varsa içimde pullamak uzak diyarlara
Kalabalıklar içinde yapayalnız yorgun bedenim Bırakıvermek istiyorum şefkatli bağrına Duyurmak sesimi yüreğinin surlarına Bakmak istiyorum zeytin karası gözlerinin derinliklerine Gözlerine akıtmak gözlerimin karasını Görmemek adına varlığımı
Paylaşmak istiyorum Seninle Seni Varlığınla; yokluğunu Hayalinle dostluk kurup ölümü sunmak bir an da olsa Bak öldüm ölüyorum Ölüyor muyum? Sormak Ve paylaşmak doyasıya
İnletmek istiyorum kalbinin surlarını Seninle konuşmak adına girmek dünyana Belki de dünyana girmek adına konuşmak Seninle Her iki durumda da yüreğimin tadabileceği lezzeti başka ne tattırabilir ki?
Zaman geçiyor Hasret tülleniyor yamaçlarında hayatın Uzayıp giden kasvet gecelerinde kopuyor çığlıklarım Sesimin ahengi ürkütüyor yüreğimin dehlizlerini Korku salıyor bedenime varlığımın sesi
Hüzün akıyor yüreğimden Ben yüreğimin dehlizlerinde mânâları diziyorum anlamaya çalıştığım yaşam teline Duygularımın her biri öyle yakıyor ki ellerimi; koca bir deryada damla olabilseydim acısı dinerdi belki
Sende kaybolma yolundayım ben Yok olmak var oluşunla
Bazen bütün varlığımın titrediğini ve hiçbir şey hissedemediğimi hissediyorum Hislerime katıyorum bazen de yokluğunun hissini! Varlığının hissi gibi yakıyor oda
Sabahına erip yollarına gül serip de ağlasam
Geçtiğin sokaklar da bir garip divane olsam.
Ey gül kokulu yâr! Seni andım asırlar sonra bugün. Seni andım ve anılmaya değer her ne varsa insanlık adına; Sende buldum Sende duydum; mazlumun saçının teline değen şefkatli ellerin sıcaklığını… Sende gördüm; annesinin bağrına sığınmış küçük kızın; kapkara gözlerinde taşıdığı o aydınlığı. Ve etrafa cömertçe ben de insanım dercesine yaydığı nurun kaynağını
Sende buldum yüzünü Rahmâna çevirmişlerin gönül huzurunu Yolunu kaybetmişlerin; kimsesiz bîçare kalmışların umutlarının asla tükenmeyişinin sebebini Sende buldum; zâlimin zulmüne inat sevgi kanatlı kuşu göklere uçurmanın ruha tattırdığı hazzı Sende buldum yürekten yakarışın ukbaya uzanan akislerini Ve kabulünü içten riyasız duanın
Senle buldum ben ey gül kokulu yâr! Hiçken; yokluktan çıkarılıp var edilişimin sırrını Senle buldum yüreğimin derinliklerinde korumaya çalıştığım îmânı Cennet sahiline ancak sevgi teknesiyle ulaşabileceğini ve sevgisiz îmân olamayacağı gerçeğini
Ey âyet bakışlım! Usulca süzülsen gönlüme asırlar sonra yine Kalbimin kapılarını aralasan ardına değin Sarsan beni kopkoyu bir eda ile Girsen yaşantıma da güller derilse yine bir aşk mevsiminde
Girsen hayatıma bir daha bir daha; hiç kaybolmamacasına Pas tutmuş zincirleri kırılsa gönlümün dudaklarından dökülen inci taneleriyle
Usulca süzülse gözyaşların yanaklarımdan şah damarıma değin Sarsan beni çepeçevre Kalbimin kapılarını zorlasan Kırsan; set olmadan yer edinsen benliğimde; uğruna canlar feda hakikatinle
Usulca dökülse fısıldadıkların dilimden Bir nağme olup dillendirsem tevhid gerçeğini yine Seninle! Kapkaranlık Mekkeye doğan nûrun misali asırlar sonra bugün bir kez daha aydınlatsa cemâlin kapkara yüzlerimizi Ve bir daha sönse şirkin; bedenden alevleri
Uzak diyarlara gönderiyorum selâmımı yine
Ufacık bir pencerem olsun diye kâinatın sırrına açılan
Es selâmu aleyke Ya Emin-el Vahyillah
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.