OKTAY EROL
2024 yılının ilk yazısı… Dün yaşanan “ne” varsa, hepsi yerinde duruyor! Dün yapılan “iyi dileklerin”, geçmiş yıllarda olduğu gibi yinelendiğine tanık olacağız yine! Bedelini yurttaşa ödettikleri “iyi dileklerin”, aslında avutmadan/ uyutmadan/ oyalamadan ileri gitmediğini yine hem göreceğiz, hem yine yaşayacağız, hem de yine acılanacağız! Onun için “dilemeyi” bıraktım demiştim!
Her gün, her güzelliğin geriye gittiğini göre göre “uyumak” istemiyorum! İnsanlar doyuyor mu, insanlar ısınıyor, insanlar muşamba pencereli evlerden kurtarılıyor mu ona bakıyorum! Yok! Yılın son günü caddelerin yoğun trafiğini görenler, markalı ürünlerin satıldığı alışveriş merkezlerinin önünde yığılan kuyruğu izleyenler “onlar kaç kişi” diye sormadan, ya da kalabalığın gönül rahatlığıyla gereksinmelerini karşıladığına bakmadan “açıkla” sınananları umursamadıklarını anlatıyor ya; yineledikleri “iyi dilekleri” adına umutlanmayı bırakıyorum!
***
Peki, şimdi nasıl olacak? Önceki gün açıklanan asgari ücretin “yeterliliğini” savunanların hangi “dilekleri” dinlenmeli? Bir de birçok “temel gereksinmesini” öteleyenlerin gözlerine bakarak “bugüne değin enflasyon altında ezdirmedik, bundan sonra da ezdirmeyeceğiz” algısıyla yola çıkıp, “yoksulluğun” yokuyla güçlenmeyi erek edinenlerin “iyi dilekli” iletileri “aldatıcılıktan” başka nedir?
İletilerde “yeni yılın daha güzel, daha yaşanılır, daha doyumlu” olmasını dileyip, “daha zor, daha yaşanılmaz, daha doyumsuz” koşulların içine sürüklenilmesi durumunda “nedeni” kimden sorulacak, “bedeli” kime ödetilecek bilen var mı?
***
İki gün sonra emeklilerin de “aylıkları” belli olacak! Belirlerken de “iktidarın” tutunağı Tüik verilerine bakılacak! Bakalım Tüik ay içinde, yaptığı araştırmalar sonucunda hangi enflasyon verilerine ulaşmış? Yurttaşın pazarda, markette her varışında karşılaştığı “fiyatlar” değil de, Tüik’in listelediği ürünlerin “ay içindeki” değişimi göz önünde tutulacak!
Açıkça söylemek gerekirse; son bir yılda Tüik’in ulaştığı verilerle, “yurttaşın” gereksinmelerinden kaynaklı “değişimlerin” hiç de aynısı olduğunu gören olmadı! Ete mi bakacaksınız, süte mi bakacaksınız, kiralara mı bakacaksınız, öğrenci masraflarına mı bakacaksınız… Marketlerde hangi rafa uzansanız, pazar tezgahındaki ürünlerin hangisinin fiyatını sorsanız “enflasyon altında ezilmediğinizi” düşünmek için ya uyur-gezer, ya da “yaşamıyor” olmanız gerek!
Corona virüsle büyümeye başlayan “zorlukların”, iki gün sonra açıklanacak olan “emekli aylığı” ile “açlık sınırının” aşılacağını düşünen olacak mı acaba? Ne de olsa yaklaşık çeyrek yüzyıldır ülkeyi yöneten bir “iktidar” var, her taşın yerini değiştirdiler, ekonominin nasıl düzeleceği / yurttaşın alım gücünün nasıl yükseltileceği konusunda bilmedikleri kalmamıştır! Artık “dilekler” yerine, “daha iyi yaşayın” demeleri gerekmez mi?
***
Yeni yılın ilk yazısında “düş dünyamı” anlatmamı beklemiyordunuz sanırım! Biliyor musunuz, son yıllarda “düşlerin, dileklerden” daha gerçekçi olduğuna inananlardanım! İnsanın günlük yaşamı nasılsa “düşleri” de öyledir! Asgari ücretlinin, emeklinin “şatafatı”, aldığı aylıkla geçinebilmesi/ kendine yetebilmesi/ çocuklarının gözlerine “dimdik” bakabilmesidir!
Emeğinizin karşılığını alabiliyor, yetecek emekli aylığa kavuşmuşsanız; iyi yaşıyorsunuz, demektir! Ötesi, yerine getirilmeyen “dilekten” başka bir şey değil!