İBRAHİM FAİK BAYAV
Gökte Güneş ve Ay, yeryüzünde bitkilerden ve ağaçlardan sonra, gök ile yeryüzü arası dikkate veriliyor. Bakalım:
Rahman Suresi ayet 7: ”Ve’s-semae, rafeaha ve vedaa el-mizan”. Yani, Rahman semayı yükseltti, mizanı koydu.
Bu ayet ifadesinde iki kelime var.
Birinci kelime: ‘Ve’s-semae, rafeaha’. وَ السَّماءَ رَفَعَها
‘Sema’ السَّماءَ adıyla öğrendiğimiz alanı GÖK diye biliyoruz ve görüyoruz. Aslında bu alan yeryüzünün üstündeki bulutların oluştuğu yere kadardır. Yerden yukarıya yüksekliği 2000 metreye kadardır. Lakin 6096 metre yüksekte de bulutlar oluşuyor; bu yükseklikteki bulutlar bünyesinde buz kristallerini barındırıyor. Sanırım ayet, ‘rafeaha’ kelimesiyle sıcaklık durumuna göre bulutların 2000 metreden yukarıda 6096 metreye kadar yükselen alanı anlatıyor.
‘sema’ terimini ATMOSFER olarak anlıyoruz, lakin bu terimi bugün atmosferin ötesinde UZAY olarak anlayanlar var. Uzayın ‘esir’ maddesiyle yüklü olduğu belirtiliyor. Atmosfer, gaz kütleleriyle kaplıdır; uzayın az bir alanını kaplar. ‘Rafeaha’ fiili, uzayda az alan kaplayan atmosfer için kullanılırsa yerkürenin ilk zamanlarında atmoser tabakasın kalınlığının çok az olduğu anlaşılır. Tabakalara ayrılmış atmosferin nasıl genişlediği de merak konusu olur.
İkinci kelime: ”vedaa el-mizan”. وَوَضَعَ الْميزاَنَ Yani, Rahman, semayı yükselttikten sonra ona mizanı koydu.
Mizan, o zamanlarda, bir şeyi tartma, ağırlığını anlama aleti imiş. Fakat önceden, ağırlık unsurlarının belirlenmesi gerekir. Yıllar önesinde iki kefeli teraziler için kullanılan kiloluk ve gramlık kütlelerin oluşturulduğu gibi.
Mizan, ayette, semaya konmuşluğu şeklinde anlatılınca, mecaz oluyor ve ‘denge’ anlamını veriyor: Semaya yani atmosfere denge koydu, demek oluyor.
SEMA teriminin ekolojik vasfı merak edilirse şunları öğreniyoruz:
Hava olarak da bildiğimiz atmosferin tamamının birçok gazdan ve su buharından oluşmuşluğu belirtiliyor. Gazların %78 kadarı azot imiş. Kalan %22’lik kısmının %21’i oksijen ve %1’i çeşitli diğer gazlar imiş.
Bilim insanları, atmosfer kütlesinin 5,1 x 1015 ton gibi ciddi bir miktarda olduğunu tahmin etmişler. Lakin, bu konuda net bilgi elde etmenin imkansız olduğunu da belirtmişler.
Semanın ya da atmosferin büyük olduğu düşünülse de bu hava kütlesinin, aslında dünyanın kütlesinin milyonda biri kadar olduğu ifade edilmiş.
Peki, bu bilgileri edindikten sora, yükseltilmiş semaya konan MİZAN nasıl işliyor?
İnsan denen varlığın düzenli yaşam için belirlenmiş görevleri olduğu gibi, çeşitli gazlardan inşa edilmiş atmosferin de belirlenmiş görevleri var. Görevlerine bakalım:
a) Güneşten gelen zararlı ışınların emilmesi ve gün içi sıcaklıkların dengelenmesi…
b) Yaşamı gerekli kılan iklim koşullarının dengelenmesi… Bu denge, dünya gezegeninde canlı varlığın oluşmasını, yaşam silsilesinin devam etmesini sağlıyor.
c) Dünyanın ve çevresinde var olan sistemlerin düzgün çalışmasına gerekçe olması… Mesela radyo frekens dalgalarıyla yapılan yayınlar…
Rahman Suresi ayet 8: ”Ella tatğav fi el-mizan”. İnsanlara yapılan uyarıdır bu. Yani, mizanda kalın, aşırılığa gitmeyin, diyor.
Bu ifade, sema ya da atmosfer içinde, insanların faaliyetine Rahman tarafından izin verildiğini belirtiyor. Fakat, sema içine konmuş dengenin bozulmamasını şart koşuyor. Yani atmosfer içi faaliyetlerinizde aşırı gitmeyin… Sınırı aşmayın, diyor.
Rahman Suresi ayet 9: ”ve ekımü el-vezne bi’l-kıst ve la tuhsiru el-mizan”. Yani, ölçüye ‘kıst’ ile بِالْقِسْطِ devam edin; mizana zarar getirmeyin.
19’ncu yüzyıla kadar, atmosfer içinde -savaş sebebiyle çıkarılan orman yangınları hariç- fazla problem oluşmuyordu. Sanayi devrimi sayesinde kurulan fabrikalar, semaya duman ve zehir atmaya başladı. İnsanların ve canlıların soluduğu hava, dertleri de beraberinde getirdi. Mizanda yıpranma başlamıştı.
Bulunduğumuz şu zamanda mizanı yıpratma olayı KÜRESEL ISINMA şeklinde deam ediyor. Mesela yıpranmanın en belirgin amili, kimya çalışmasıyla oluşturulan gazların havaya salınması… Sanayi bacalarının filtresiz kalmasında inat edilmesi. Bu olaylar atmosferin ozon tabakasını yırtıp açarken yeryüzündeki yaşam rizke giriyor.
Bilim insarının ozon tabakasını onarma yöntemini bulduğu söyleniyor. İyi ve güzel!.. İnsanların, daha çok kazanma hırslarının durdurulması da gerçekleşirse, semaya konmuş olan mizanın yıpranmışlığı da durur. Fakat, akil insanlar bundan pek emin değiller. Akil insanlar, kazanma hırsına kapılmış ağaların atmosfere ve dünyaya gerekli önem vermeyeceklerinden ve mizanın bozmaya devam edeceklerinden endişeliler.
NOT: Coğrafi ve ekolojik bilgiler şu siteden edinildi: https://bilgihanem.com/atmosfer-nedir/#:
İbrahim Faik Bayav
(26.06.2025 09:30)