MEKİN ŞAHİN
Türkiye ve Türk halkı kısır döngülerle yaratılan gündemle, dolunayla güneşin aydınlatmasını karıştırmaya başladı. Ülkenin bu hale gelmesinde 1. derece sorumlu siyasi partilerdir. Ancak siyasi partiler kadar sorumlu olan sendikalar, köylü örgütleri, esnaf örgütleri, meslek odaları, kooperatif örgütleri, gençlik örgütleri, kadın örgütleri, kent konseyleri, hemşeri dernekleri ve diğer demokrasi güçleridir. Bu kurumları yönetenler, demokrasi mücadelesinin zorluğunu bildikleri için hep kaçarlar. Örgütlü güçlerini ve hedeflerine yönelen çalışmayı askıya alarak; devleti yönetenlerle kucak kucağa bir rol üstlenmişler.
Türkiye yanıyor onlarda tık yok.
En temel ortak yaşamları sorununda ortak karar alarak ortak tavırla haklarını savunmaktan kaçarlar. Kaçarken de hikayeden sığınma alanı yaratırlar. Türkiye ve Türkiye halkının zor koşullarından siyasi partiler kadar onlarda sorumludur.
Bu durumu analiz ettiğimizde her şey daha iyi görülecektir.
İstatistiklere göre 20 işkolunda toplam 232 sendika faaliyetine devam ediyor. Türkiye’de 16 milyon 163 bin 54 işçiden yalnızca yüzde 14,42’sine denk gelen 2 milyon 330 bin 98’inin herhangi bir işçi sendikasına üyeliği bulunuyor. Bununla birlikte Türkiye’de kayıtsız çalışan işçilerin varlığı da yadsınamaz bir gerçek. Kayıtsız işçiler de dahil edildiğinde sendikalı işçi oranının yüzde 14,42’den kayda değer ölçüde düşük olduğu çıkarımı yapılabilir. Sektör bilgilerine bakıldığında toplam işçi sayısının yüzde 7,19’u kamu sektöründe çalışan sendika üyesi işçilerden olurken, yüzde 6,51’i özel sektörde çalışan sendikalı işçilerden oluşuyor. Sektör bilgisi bulunamayan sendikalı işçilerin toplamdaki payıysa yüzde 0,72.
Buna göre kamudaki toplam işçilerin yüzde 79,76’sının, özel sektördeki işçilerinse yalnızca yüzde 7,14’ünün sendikalı olduğu görülmekte. 20 iş kolu arasında en fazla işçinin yer aldığı iş kolu ise 4 milyon 211 bin 656 işçiyle “ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar”. Bunu 1 milyon 919 bin 28 işçiyle “metal” ve 1 milyon 525 bin 729 işçiyle “inşaat” iş kolu izliyor. İşkollarına göre üye sayılarına bakıldığında birinci sırayı 508 bin 674 işçiyle “Genel İşler” alırken, ikinci sırada 340 bin 735 işçiyle “metal”, üçüncü sırada ise 292 bin 527 ile “ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” bulunmakta. Türkiye’de 229 işçi sendikası bulunduğu, barajı aşan sendika sayısı ise 61 tir. Örneğin, 1 milyon 919 bin 28 işçiyle en fazla işçinin yer aldığı ikinci işkolu olan “metal”de yüzde bir barajı 19.019 üyeye denk gelmektedir. Metal işkolunda faaliyet gösteren 10 sendika bulunurken bunlardan yalnızca üçü barajın üstünde yer alıyor. 2023 Ocak İşçi Tebliğine göre, en çok sendika üye sayısına sahip olan konfederasyon, bir milyon 269 bin 725 toplam üye sayısına sahip TÜRK-İŞ. TÜRK-İŞ’i 785 bin 297 üye sayısıyla HAK-İŞ 230 bin 500 üye sayısıyla DİSK, 90 bin 587 üye sayısıyla Kamu Birliği Konfedarasyonu takip ediyor. Türkiyede iş gücü 36 milyon 102 bin kişi. İş gücünün üretime katılım oranı%54,7. İstihdam edilenlerin sayısı; 9 milyon 495 bin 80 kişi. Toplam sendikalı sayısı 2.376.109. İstihdam edilen işçi sayısının sadece 2.376.109 kişisi sendika üyesi diğerleri sendikasız. Yani örgütsüz. İşverenin iki dudağı arasında çalışıyor.
Türkiye’de 5 milyon 300 bin kamu görevlisi olduğu bulunuyor. Kamu görevlilerinin yüzde 72,63’ü (2.300.000) sendika üyesi. Hizmet kollarına göre üye sayılarına bakıldığında ise en fazla sendika üyesinin 868 bin 848 kişiyle “eğitim, öğretim ve bilim hizmetleri” işkolunda olduğu görülüyor. Bu işkolunu 473 bin 861 ile “sağlık ve sosyal hizmetler”, 215 bin 925 ile “büro, bankacılık ve sigortacılık hizmetleri” , kalanları diğerleri takip ediyor. Kamu Tebliğine göre, en çok sendika üye sayısına sahip olan konfederasyon, 1 milyon 54 bin 642 kişiyle MEMUR-SEN.
MEMUR-SEN’in üye sayısı, toplam üye sayısının yaklaşık yüzde 52,9’una tekabül ediyor.
MEMUR-SEN’i 526 bin 684 üyeyle TÜRKİYE KAMU-SEN. 150 bin 338 üyeyle KESK takip ediyor.
Toplam sendikalı sayısı yakalaşık 2.300.000. 3.000.000 çalışan sendikasız.
Türkiye’de iş gücü en ucuz olan işçiler ve memurlardır. Sosyal hakları sınırlı ve iş güvenliği yoktur. Çok ciddi potansiyele sahipler. Emekli işçilerle 30.000.000 sayıları var. Ama birlik içinde ortak davranacak örgütlülüğe ve ortak akla sahip olmadıkları, haklarını savunma çabaları olmadığından; Türkiye’de işverenlerin keyfine göre yaşadılar. Yaşamaya devam ediyorlar. Kurtuluşlarını siyasi partilere bağlayarak atalet içinde yaşıyorlar. Oysa birlik içinde örgütlenerek hak arama mücadelesine başlasalar çok kısa sürede kendi hak ve özlük haklarını almakla kalmazlar, Türkiye’de demokrasinin yerleşmesine önemli katkı koyarlar.
Türkiye’nin köyleri, Türkiye’de kırsal nüfusun yaşadığı ve köy kanununun uygulandığı yerleşme birimleri. 2010 verilerine göre 34.247 olan köy sayısı 2014 Türkiye yerel seçimleri ile yürürlüğe giren yeni büyükşehir yasası ile birlikte 18.335’e düşmüştür. Köy statüsüne göre sayı düşük görülse de adı mahalle olan köyler aynı koşulları yaşamaktadır. Türkiye’nin nüfusu 2021’de bir önceki yıla kıyasla 1 milyon 65 bin 911 kişi artarak 84 milyon 680 bin 273 kişiyi bulurken, büyük şehir belediye kanununa binaen il ve ilçe merkezlerinde ikamet eden kişi sayısı 78 milyon 908 bin 631 oldu. Toplam nüfus içinde il ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin oranı 2020’de yüzde 93 iken 2021’de yüzde 93,2’ye çıktı. 30 büyükşehir dışındaki illerdeki belde ve köylerde yaşayanların oranı ise yüzde 7’den yüzde 6,8’e düştü. Bu dahi bir ülkede üretimin nasıl baltalandığının göstergesidir. Köylünün hak ve taleplerini savunan aktif örgütler yok denecek düzeyde. Tarım satış kooperatiflerde devlet yönetiminin baskısı altında asli görevini yerine getiremez duruma getirilmiştir. Üretici tarım kooperatifleri ve diğer destek veren kurumlar tek tek kapatılarak köylü örgütsüz ve çaresiz bırakıldı. Ama köylü yaşadığı bu koşullara karşı haklarını savunacak hiç bir çaba içinde olmadı. Kurtuluşunu her vakit başkalarında aradı.
Ülkemizde Esnaf Sayıları: 2022 yılının Ekim ayı sonu itibarıyla ülkemizdeki esnaf sayısı 2 milyon 119 bini, iş yeri sayısı da 2 milyon 314 bini aştı. 4/b kapsamında çalışan zorunlu sigortalı yani esnaf sayısı da tarım sektörü dahil olmak üzere bakıldığında ise 3.1 milyona yaklaştı. Kadın esnaf sayısı ise 385 bine ulaştı. Ülkemizde Esnaf Odaları: Ülkemizde toplam 2994 tane esnaf odası bulunmaktadır. Esnafların ülke nüfusuna oranı yüzde 2,5 olup, esnaf ve sanatkarlar içinde kadın esnaf ve sanatkarların oranı ise yüzde 18,34’tür. Ancak ne esnaflar nede esnaf örgütleri başta kendi koşulları olmak üzere ülkenin üretim ve pazarlama sorunlarında tüm olumsuzlara karşı duyarsız kaldılar. Kalmaya devam ediyorlar.
TMMOB’ye bağlı 24 Odanın üye sayısı 660 bin 358. Buna göre 2022 yılında bir önceki yıla göre odalarımızın üye sayısı 41 bin 562 kişi arttı. Sadece odaları iş yaşamlarının parçası olarak kullanıyorlar. TMMO odalar birliği iş yaşamlarının birer parçası değil, Türkiye demokrasi eksenine önderlik edecek aydın kimliğine ve ortak akıl üretecek kimliğe sahip sivil örgütlerdir. 12 Eylül askeri darbesinin getirdiği yasaların arkasına sığınarak cumhuriyet aydını olarak vereceği mücadeleden kaçıyor. Dolayısıyla vatandaş olarak yaşadıkları sıkıntılara ses çıkarmıyorlar. Oysa TMMOB bir dönemler demokrasi mücadelesinin önemli sivil toplum örgütleri ve ev sahibiydi.
Türkiye’de 1980’lerden itibaren giderek artan bir öneme sahip olarak sahnede görünürlük kazanan sivil toplum örgütlerinin bir örneği olan hemşeri dernekleridir. Dernekler kendi içinde dayanışmacı ve sosyal aktivesi olsa da, genel sorunların çözümünde ve mücadelesinden çok uzaklar. Daha çok feodal dayanışmanın getirdiği koşullara sahipler. Bu nedenle de sürekli parçalanan örgütlerdir. Buna rağmen bölgesel ve coğrafi pozisyonları gereği halk üzerinde ve genel, yerel yönetimleri üzerinde etkenler. Bu etkenliği genel sorun yerine yerel düzeyde tutarak; ülkenin geleceğiyle ilgili faaliyetlerden oldukça uzaklar.
Sivil toplum kuruluşları incelendiğinde, 2020 yılı itibariyle 121.720 dernek, 5.775 vakıf, 604 sendika, 3.003 oda ve 53.259 kooperatif bulunmaktadır. Aktif Toplam olarak 37.263.054 kişiye sahipler. Neredeyse iki büyük siyasi partinin aldığı toplam oyun % 90 üzerinde sayıları mevcut. Kısmi sayıda olsa da örgütleri var. Bu örgütler kısır döngüyü terk ederek, devleti yönetenlerin kendilerine yüklediği sıkıntılar karşısında ortak tavır, ortak örgütlenme ve ortak tepki gösterseler; Türkiye her açıdan cennete döner.
Görevlerini yerine getirmedikleri için en az Türkiye’yi yöneten ve iddiası olan muhalefet partiler kadar kendileri sorumludur. Anadolu tarihinde altı ay yaz, altı ay kış yaşanmaz. Her gün dört mevsim yaşanır. Güneşi Anadolu halkı her koşulda sever. Bilir ki güneş batar ama tan ağarırken yeniden doğar! Yukarıda altını çizerek durumlarını tespit ettiğim örgütleri ve ilişkilerini atalet durumdan kurtaracak olan onlara önderlik edecek ise demokrasi derdi, tam bağımsız ülke derdi olan kişi, kurum ve siyasi partilerdir. Bu nedenle taşın altına gövdesini değil elini sokmayan her şey; Türkiyenin bugününden sorumludur!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.