OKTAY EROL
Emekli, “temel gereksinmelerini” karşılayacak kadar bir “emekli aylığını” alabilmek için daha ne yapmalı? Bunu şunun için soruyorum; atalar, “ağlayan bebeğe mama verilmez” demiş ya, emekli de elinden geldiğince, hiçbir yeri üzmeden/ kırmadan, yasaların kendine verdiği “yaşama hakkı” adına bir şeyler söylemeye çalışıyor!
Birçok yerde “tabela derneği” olarak tanımlanan “emekliler dernekleri” bile “geçinemiyoruz, açlık sınırı altında bıraktınız, yaşayamıyoruz, sokağa çıkacak durumumuz kalmadı” diyerek seslerini yükseltiyor; yaşayabilecekleri bir aylığı alabilmeleri için ne yapsınlar başka!
“İktidar” izlemekle yetinmeyip, beceriksizliğinin “zam faturasını” dar gelirliye kesmeyi sürdürüyor!
***
Buğday üreticisi, ürününü TMO’ne vermekte zorlanıp/ tüccara “zarar” edecek biçimde satmayla karşılaşınca bir şeyler olur diye bekledim! Başkasının değilse bile, TMO’nun “üreticimizi tüccara boğdurmayacağız, elinde buğdayı olan getirsin, alımda zorluk yaşanmayacak” demesini bekledim de; ne gezer! Bildiğim bazı buğday üreticisinin “buğdayı depolayacak yerim yok, ne yapacağımı şaşırdım” sözlerini duyduğumda, emekliler gibi üreticilerin de “gelecek” kaygılarının yoğunlaştığını düşündüm!
Çiftçi binbir zorlukla ürettiği buğdayını satamıyor, iç piyasada dışalım buğdayları tüketiliyor, ekmeğe yüzde elli zam geliyor; düşüne biliyor musunuz?
***
Bir hesap yapmayı denedim… Yılbaşında emeklinin altıbindörtyüz lira aylığı varken, ekmek dört liraydı; binaltıyüz tane ekmek alabiliyordu! Bugün emeklinin aylığı sekizbin lira, ekmek yedibuçuk lira; binaltmış ekmek yapıyor! Emeklinin beşyüzkırk ekmeği yedi ayda uçmuş/ yok olmuş! Bunun “biri” çıkıp hesabını vermeyecek mi, biri bu sorumluluğu alıp “ekmeğini geri veriyorum” demeyecek mi?
Emekliler, biliyorsunuz bazı belediye hizmetlerinden “ücret ödemeden” yararlanırlar. Bunlardan biri de “halk otobüsleri…” Akaryakıta gelen üst-üste zamların ardından Halk Otobüsleri de işin içinden çıkmakta zorlanınca, kurtuluşu “emekliye ücretli hizmet” vermekte bulmuş! Burdur Özel Halk Otobüsleri Kooperatifi, toplu taşıma hizmetlerini sürdürebilmeleri için bu yola başvurmak zorunda kaldıklarını anlatmış!
***
Adana gazetelerinde hiç “demeçlerini” görmediğim “iktidar ittifakının” milletvekilleri yanıtlasın bu soruyu: emekli, yaşadığı bu süreçte ne yapsın? Aldığı sekizbin liraya yakın aylıkla evden pazara, markete gidemiyordu, üstüne/ başına bir şeyler almaktan uzaktı, çocuklarını/ torunlarını ağırlarken de zorlanıyordu! Şimdi “emekli” ne yapsın, içinde bulunduğu çıkmazı daha nasıl anlatsın?
Hadi, kendinizi “emekli yerine koyun” demeyeceğim de, hiç mi bir yakınınız/ tanıdığınız/ aynı mahallede oturduğunuz “bir emekli” yok! Karşılaştığınızda “böyle devam edin, yedi ayda ekmeğimiz beşyüz tane eksilmiş olsa da; yaşayın, var olun” mu diyorlar? Emeklileraşkına, söyler misiniz?