İBRAHİM FAİK BAYAV
Yasin Suresi’nin 12’nci ayeti şöyle: ”İnnâ nahnü nühyi’l-mevtâ ve nektübü mâ kaddemû ve âsârahüm. Ve külle şey’in ahsaynâhü fî imâmin mübîn”
Birinci kelime: ‘İnnâ nahnü nühyi’l-mevtâ”
Yani; Cansız-hareketsiz şeyleri, biz hayat verir canlandırırız.
Bütün meal kitaplarında bu kelime ”ölüleri biz diriltiriz” şeklinde türkçeleştirilmiş. Ölü sözcüğü Türkiye toplumunun zihninde, hayatı bitmiş mezara konacak ceset anlamındadır. Eğer ayetin meali topluma açıklanarak sunulmazsa, bilgi edinmemiş halk, bu ayetten, mezara konacak ya da konmuş cesetlerin eski hâline gelmesini, canlanıp yaşam sürmesini anlar ve bu itikatta yaşar.
Şu terimlere dikkat edilmeli: Ölü deniz… Ölü dil… Ölü mevsim… Ölü arazi…
Bu terimler, anılan varlıkların insanlara fayda vermediğini, kendilerinden istifade edilemediğini anlatır.
Yasin Suresi’nin 12’nci ayetindeki ‘mevta’ sözcüğü, mezara konacak ölüler demek değil, tahrik unsuru olmadığı için atıl kalmış varlıklar demektir. İhyâ fiili ise, tahrik belirtir, durgunluğu hareketliliğe çevirir.
Güneş su kaynaklarına vurmazsa, buharlaşma olmaz; bulutlar oluşmaz.
Rüzgar olmazsa, bulutlar hareket etmez; sürüklenmez.
Soğuma olmazsa, bulutlar yağmura dönüşmez; tarlaya, bahçeye dökülmez.
Yağmur bahçeye, tarlaya dökümediğinde, toprağın içinde ‘ölü’ misali hareketsiz duran tohumlar-çekirdekler, canlanmazlar; kendilerini toprağın üzerinde çıkaramazlar. Kur’an’da verilen uyarı, bunların bir kudret planı olmadan gerçekleşemeyeceğidir. (Bkz: A’raf 57; Yasin: 33)
Günümüzün sanayi ve teknoloji babında da düşünmek gerekir ‘mevtayı ihya’ olayını.
Tuttuğu su miktarı yetersiz kalan barajlar; işlemi kapasite altında kalan fabrikalar; teknolojik yenileme yapılmadığı için faaliyeti durdurulan maden ocakları ‘mevtâ’ örnekleridir. Bunların ihya edilmeleri (canlandırılmaları) aklın işletilmesi ve bilimin uygulanması ile mümkündür. Nühyi’l-mevtâ sırrı burada açığa çıkar.
İmam-ı Gazali’nin eserinin adı ‘İhyayı ulûmiddîn’ dir. Uygulanması durmuş dinin canlandırılması, uygulanır hale getirilmesi anlamındadır bu ad.
İkinci kelime: ”ve nektübü mâ kaddemû ve âsârahüm”
Yani, mevtâ varlıkların hangilerinin ihya edileceğini ve toplumda nasıl tesirli olacaklarını (planlayıp) yazarız”
Müslüman bilinen ülkelerin durgunluğunu-ataletini ilgilendiren sır yüklü kelimedir bu.
Osmanlı devleti, 1402 yılında Timurlenk ordusuyla yaptığı savaşı kaybetti ve Yıldırım Beyazıt Timur’a esir oldu. 1413 yılına kadar sürecek fetret devri başladı. Yani ‘meyyit’ oldu Osmanlı devleti. Osmanlı’da devlet otoritesi ortadan kalkmış olduğundan iç karışıklıklar sebebiyle bütün beylikler çaresizdiler. Timur’un Anadoluyu terk etmesinden sonra, Beyazıt’ın üç evladı, toprak altındaki tohum gibi patlayıp başlarını kaldırdılar. Çelebi Mehmed’in diğer ikisini çürütmesiyle Osmanlı’nın ihya olma, canlanma safhası başladı. ll. Murad 1421 yılında tahta geçtiğinde, Osmanlı, otoriteyi gerçekleştirmiş ve 1402’deki sınırlarına dönmüştü. Yani Osmanlı ikinci kuruluşuyla ‘meyyit’ hükmünden çıkmıştı.
”nektübü mâ kaddemû ve âsârahüm” kelimesi, ebcedî 1417 ve 1421 tarihlerini veriyor. Geçmişin acı izleri -meyyitlik unsurlarıyla- ileriye ibret olacak şekilde tarihçilere yazdırılmıştır.
Üçüncü kelime: ”Ve külle şey’in, ahsaynâhü fî imâmin mübîn”
Yani; her şeyi, imâm-ı mübîn içinde belirledik.
”Külle şey”, atıllıktan, uyuşukluktan, bitmişlikten çıkaracak, mevtalığı sona erdirecek her şeydir. Planlardır, projelerdir.
‘Külle şey’, ferdi, toplumu veya devleti uyuşukluktan çıkaracak, geliştirecek fikir ve düşüncelerdir.
‘İmâmin mübîn’ kelimesi, adeta zamanımıza bakar, bilgisayar teknolojisini ima eder.
‘İmamin mübîn’ kelimesi, müfessirlerin tefsirlerinde ‘levh-i mahfuz’ olarak belirtilmiş.
Levh; Levha demektir. Ama nasıl bir levha?!.
Mahfuz; saklanmış, bir şekilde korunmuş demektir. Hıfz edilmiş, hafızaya alınmış anlamındadır da aynı zamanda.
Hafızaya alma işlemi günümüzde, bilgisayar ve içindeki harddisklerle mümkün oluyor. Koruma ise flaş diskler ile. İlerideki yıllarda İmam-ı mübin hangi şey üzerinde tecelli eder, bilemeyiz.
‘Ahsayna’ fiili, günümüzde, bilgisayarın içindeki excel programı ile tecelli ediyor.