OKTAY EROL
“Yurttaşın vergi yükü artmayacak, asgari ücretin belirlenmesinde reel ekonomi, sosyal dengeler ile beklentiler önemli olacak, kimse enflasyon altında ezilmeyecek” sözü veren “iktidarın” aynası sokaklar, aynası mutfak, aynası kiralar, aynası market rafları… Bunca yaşanan sıkıntıyı, sokağa yansıyan “açız, doymuyoruz” çığlıklarını belli ki duymuyorlar!
Nerede olursa olsun, eğer “iktidar” yurttaşın yaşadıklarını görmüyorsa, çektiği kaygıyı/ acıyı bilmiyorsa, sönen ocakların topluma bulaştırdığı ağır yükü anlamıyorsa “söz bitmiştir” denir; “iktidarın” yurttaşın yaşamıyla ilgilenmediği, kendini düze çıkarmak için uğraş verdiği, beceriksizliğinin faturasını yurttaşın üzerine yıkmaktan uzak durmayacağı söylenebilir!
***
Ülkede onlarca olay oluyor! Hiçbirinden yurttaşın yüreğine su serpilecek sonuç alınamıyor! Emekli “açız” dedi ne oldu, “taklit-tağşiş” ürünler dendi ne oldu, günlerce Dilan-Engin Polat olayı ile oyalandı ne oldu, şimdi “yenidoğan çetesi” deniyor; sonu ne olacak, bilen var mı? Ancak yurttaşın bu gidişle daha da büyük sıkıntılar yaşayacağı açık!
Kış geldi/ geliyor! Adana her zamanki gibi, kış soğuğunu geç yaşayan bir kent! Birçok kentte kar kalınlığından söz ediliyor, ısınmadan/ kışlık giyimden söz ediliyor! Adana’da daha ilkyaz havası; bir pantolon, bir gömlekle dışarı çıkabilirsin! Ama Adana’nın kışı gelecek! Bugünkü masraflar, yine bugünün geliriyle karşılanmaya çalışılacak! Elektrik, doğalgaz kullanımı artacak, kışlık giyimler hazırlanacak, okula giden çocuk varsa/ kış soğuğundan koruyacak biçimde donatılacak, elbet bir de kış hastalıklarına yakalanmamak için “iyi” beslenilecek!
***
Duymayan kalmamıştır! “İktidar” sıkça emeklileri köşe sıkıştıracak sözler söylemekten uzak durmadığı gibi yükselen enflasyonun da, düşen toplumsal gönencin de, yaşanan sıkıntıların da nedeni saymayı sürdürüyor! Çeşitli ülkeleri örnek göstererek, “oradaki emeklilerin daha geç emekli” olduklarını söylüyor! Ekonomiden anlayanların, ekonomiyi bilenlerin böyle bir kısır döngü içinde olması akıl alacak şeyler değil! Örneğin “ben” olsam öncelikle “o ülkelerin” emeklisinin alığı aylığı, aldığı aylıkla ülkemizde bir ay dinlence yapabildiği, tüm sosyal iyileştirmelerden yararlandığını da unutmazdım! Buna ek olarak ülkemizde emekliye verilen aylıkla neler yapılabileceğini, düşünmeden edemezdim!
Ama işin amacı başkaysa, asıl amaç beceriksizliklerinin oluşturduğu “yükü” birilerinin üzerine yıkmaksa, kendilerini aklamaksa her şey söylenebiliyor demek ki!
***
Yılın sonuna kaldı iki aydan az bir zaman… Kış soğuğu ülkenin her yerinde belirgin biçimde yaşanırken “asgari ücret belirleme komisyonu” bir araya gelecek. Yine emekçiye “ne kadar aylıkla geçinebilirsin” sorusu yerine, başta patrona “emekçiye ne kadar verebilirsen rahat olursun” sorusu sorulacak! Açıklandığı gibi nasıl bir “reel ekonomi, sosyal dengeler ile beklentiler” göz önünde tutulacak belli değil! Tarımda, sanayide, hizmet sektörlerinde yaşanan ekonomik dengelerden söz ediliyor!
Üreticinin ürettiği buğdaya, mısıra, fındığa, fıstığa belirlenen “taban fiyat” gibi bir şey olacak kuşkusuz! Girdilere gelen zamlar, üretiminde yaşanan zorluklar, hasatta bir başına kalmak , satılamayan ürünü çöpe dökmek gibi… Geçtiğimiz kış zorluydu, bu kış daha da zor geçecek!