Peygamber efendimiz Uhud savası öncesinde şöyle bir rüya görmüştü:
“Hayırdır inşaallah. Bir okuz kesiliyordu. Kılıcımın ucu kırılmıştı. Ellerimi sağlam bir zırh içine sokmuştum.”
Bu rüyayı bizzat kendileri şu şekilde tabir etmişlerdi:
“Kesilen okuz öldürülecek bazı insanlara işarettir. Kılıcımın ucunun kırılması, Ehl-i Beytimden birinin şehit olması demektir. Elimi soktuğum saglam zırh ta müstahkem Medine şehridir.”
Bu rüya da aynen çıkmış ve Hz. Hamza şehit olmuştur.
Taif muhasarası esnasında Peygamber Efendimiz şöyle bir rüya görmüştü:
Müslümanların getirmiş olduğu bir tabak kaymak bir horoz tarafından gagalanmış ve çanak delinerek kaymak yere dökülmüştü. Hz. Ebu Bekir bu rüyayı şu sekilde tabir etti:
Göreceksiniz ki, bu kuşatma ile Taifi alamayacağız
Peygamber Efendimiz de muhasarayı kaldırttı.
Efendimiz bir başka rüyasını şu şekilde nakletmiştir:
Rüyamda bir meydana toplanmış büyük bir kalabalık gördüm. Ebu Bekir, onlara su vermek için ayağa kalktı ve oradaki kuyudan güçlükle iki kova su çekebildi. Sonra Ömer kovayı Ebu Bekirin elinden aldı. Kova Ömerin elinde büyüdükçe büyüdü.
Peygamberimiz bu rüyayı yorumlamasını isteyince Hz. Ebu Bekir şu şekilde yorumladı:
Ya Resûlüllah! Sizden sonra İslamın idaresi bana, benden sonra da Ömere geçecektir.
Efendimiz de bu tabiri tasdik etti ve bu tabir de Hz. Ebu Bekirin diğer tabirleri gibi aynen gerçekleşti.
Peygamber Efendimiz hayatının vahiyden sonraki kısmında da pek çok rüya görmüş, bu rüyalarını da ashaba nakletmiştir. Efendimiz bu rüyaları bazen bizzat kendisi tâbir eder, bazen da meşhur tabircilerin ilk sırasında yer alan Hz. Ebu Bekire anlatır ve tabir etmesini isterdi.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Hıra mağarasında İkra! (Oku!) emri ile vahye ilk muhatab oluşundan sonra, yaklaşık altı ay boyunca görmüş olduğu her rüya aynen çıkmaya başlamıştı.
Allahu Azimüşşan, bu nevi rüyalarla Habib-i Ekremi dünyanın en mühim vazifesine hazırlamaktaydı.
Hz. Aişe validemiz o devrede görülen rüyalar için şöyle demektedir:
Resulullah (s.a.v.)de vahyin baslangıcı salih rüya olup, herhangi bir rüya gördüklerinde sabah aydınlığı gibi aynen zuhur ederdi.
Peygamber Efendimiz hayatının sonraki kısmında da pek çok rüya görmüs, bu rüyalarını da ashaba nakletmiştir. Efendimiz (a.s.) bu rüyaları bazen bizzat kendisi tâbir eder, bazen da meshur tabircilerin ilk sırasında yer alan Hz.Ebu Bekire anlatır ve tabir etmesini isterdi.
Rüyada merdiven çıkılması
Peygamber Efendimiz, Ebu Bekir Hazretlerine hitaben söyle buyurmuştur:
Ya Ebu Bekir, öyle bir rüya gördüm ki, güya ikimiz bir merdivenden çıkıyormuşuz, ancak ben seni iki basamak geçmişim.
Hz. Ebu Bekir bu rüyayı şu şekilde tâbir etmisti:
Ya Resulallah, Allah sizin ruhunuzu alıp rahmetine kavuşturduktan sonra ben iki buçuk sene daha yaşarım.
Peygamberimiz (sav) gördüğü rüyaları hz Ebubekir’e anlatırdı. Hz Ebubekir rüya tabirinde oldukça başarılıydı. Birgün yine Kainatın İncisi, Hz Ebubekir (ra)’a rüyasını anlattı.
Rüyamda bir meydana toplanmış büyük bir kalabalık gördüm. Ebu Bekir, onlara su vermek için ayağa kalktı ve oradaki kuyudan güçlükle iki kova su çekebildi. Sonra Ömer kovayı Ebu Bekirin elinden aldı. Kova Ömerin elinde büyüdükçe büyüdü.
Peygamberimiz bu rüyayı yorumlamasını isteyince Hz. Ebu Bekir şu şekilde yorumladı:
Ya Resûlüllah! Sizden sonra İslamın idaresi bana, benden sonra da Ömere geçecektir.
Efendimiz de bu tabiri tasdik etti ve bu tabir de Hz. Ebu Bekirin diğer tabirleri gibi aynen gerçekleşti.