MEKİN ŞAHİN
Siyasi partilerin örgütlenmesinde PM, MYK ve il başkanlığı yönetimi çok önemlidir. PM bir biçimiyle yasama faaliyeti yaparken, MYK yürütme görevini üstlenmiştir. İl başkanlığı ve yönetimi PM ve MYK görevlerini birlikte yürütür. Parti adına o ilin tüm eylem ve söylemlerinden sorumludur. CHP son yıla kadar il başkanı ve il yönetimini çok önemser, görev alacak kişiler özenle tespit edilirdi. CHP il başkanı parti ilkelerine, programına, siyasi birliğine önem verir; kim olursa olsun partiyi kişisel çıkarına kullanmak isteyen taviz vermezdi.
Maalesef son on yıl bu tutumun kaybolduğu dönem yaşanıyor. Özellikle seçilen belediye başkanları O ilde örgütlerin üstünde davranış göstermesine fırsat verildi.
Hatta belediye başkanları kendilerinin milletvekili üzerinde bir misyonda görmeye başladı. Elinde bulundurduğu olanakları, bireysel gücünün motoru yaptılar.
Sonucu bu hale getiren örgüte seçilmiş kişiler ve seçilmiş milletvekilleridir. Kimi olanaklar elde etmek zaafı öne çıktı.
Çünkü partide ideolojik zemin kayboldu! Unutulan şey ideoloji ve amaç. Oysa “İdeolojik içeriği olmayan örgüt, pratikte halkı iktidar sahibi güçlerin acınacak uyduları haline dönüştüren bir bozukluktur.” İlke yok oldu!
Bireysel arzu çok öne çıktı! Sanki CHP kişileri bir yere taşımak için kurulmuş, kişileri makama taşıma görevi varmış çabası çok öne çıkartılmıştır.
CHP Türk halkını partisidir. Gücünü her koşulda halktan alan, halkla iç içe yaşamın kavgasını veren; halkın acısına ve sevincine sahip çıkan, çağdaş dünya koşullarını halkı için yaratmaya çabalayan tüm emekçilerin partisidir.
O gücünü varoşlardan, köyden, fabrikalardan ve halkından, gönüllü yurtseverlerden, örgütlü olmaktan, devrimci çözümlerden ve halkçılıktan ve eleştiri öz eleştiriden alır. CHP’ni yönetenler olmasını arzuladığımız noktada neden değil!
Siyasi partiler demokratik merkeziyetçi yöntemle çalışır. Tüzük yöntemin nasıl işleyeceğini net ifade eder. PM ve MYK kararları kendine tebliğ edildikten sonra uygular, sonucu hakkında bilgi verir. Ancak İl başkanı ve il yönetimi ilçe örgütleriyle birlikte partinin politikalarında gördüğü eksiği, yetersiz olanı tespit eder, çözüm üretir, raporlaştırır MYK eliyle PM sunar. Sonuçlarını takip eder. Çünkü İl örgütleri başarı ve başarısızlıktan birinci derece sorumludur. İl yönetiminin ilkeli ve ideolojik tutumu MYK ve PM’nin elini güçlendirmekle kalmaz, keyfi çalışma ve kararlarını engeller.
Şu an CHP il yönetimleri olması gereken çalışma sisteminden oldukça uzaktadır. Hiçbir il başkanı il yönetimiyle düzenli kararlar alarak kendi ilinde parti politikalarını halka sunmuyor ve örgütlenme çabasına girmiyor.
İlde etken belediye başkanı ya da milletvekili var ise onlarla karar alarak; sanki ildeki örgütün görüşüymüş gibi gündeme taşıyor. İdeolojik perspektif yerine feodal perspektifle; bir avuç kişinin çıkarlarını parti politikası diyerek gündem yapıyor.
Feodal siyaset tarzının yansıması popülizm ve günü birlik, anlık tavır almaktır. İlkesel yönü yok. Benim çıkarım ne olacak anlayışı vardır. Somut örnek: 2023 yılı Kasım ayında yapılan kurultay. Sadece İstanbul il başkanlığı seçimini alan Özgür Özel-Ekrem İmamoğlu ekibi kurultayda seçim kazandı. Bugün yargıya taşınan iddialar o gecede çok konuşuldu. Bugün havalara giren birçok il başkanı, belediye başkanı ikinci turda K. Kılıçdaroğlu çekiliyor iddiaları yayılınca koşa koşa Özgür Özel’e destek verdiler.
Neden!
Parti içi yarışın ideolojik yapılmaması ve feodal siyasetin öne çıkarak; bireysel çıkarın etkisiyle anlık tavır değişikliği olmasıdır.
İl başkanları kendi ilinde partinin adının geçtiği her şeyden sorumludur. Her tür belediye başkanlığı veya başka mevzilerin yönetimleri CHP adına o görevleri yapıyorsa, CHP il başkanlığına karşı sorumludur ve hesap vermek zorundadır.
CHP il başkanları bu yöneticilere CHP gücünü hissettirmezse onlarda istediği biçimde at koşturur. Ne örgüt tanır ne ilçe ve il başkanı tanır. O mevzilerde olacak ya da olabilecek ahlaki, kanuni olumsuzluk direk CHP’nin halk nezdindeki itibarını etkiler. Kişiler gelir gider. Kalıcı olan örgüttür. Partidir. CHP’dir.
İl başkanlarının en önemli görevi CHP’nin itibarını korumaktır. İtibarına sıkıntı veren kim olursa olsun gereğini hızla yerine getirmelidir. CHP adına görev yapılan kurumlarda bir iddia varsa CHP il başkanı hukuki özel komisyon kurar inceler, elde edeceği sonuca göre karar verir. Afaki inceleme yapmadan siyasi saldırıları susturacak adımlar atamazsın.
CHP hırsızı, rüşvetçiyi ve rantçıyı savunmaz.
Yol arkadaşına ve üyesine iftira atılırsa onu ölümüne savunur ve korur. Bu ayırımı yapmak için önce araştırmak ve sonuç almak zorundadır.
CHP il başkanları Ankara’da bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Her ne kadar Türkiye gündemine değinseler de asıl amaç 30 Haziran 2025 tarihinde ki kurultay mahkeme sonuçlarıydı.
Açıklamada:
“Adına kayyum da deseler, butlan da deseler, 81 il başkanımız bu kararı tanımayacaktır.’’
‘’ülkemizin ikinci kurtuluş mücadelesini verdiğimiz bugünlerde hepimize düşen görev birlik içerisinde partimize yönelik kuşatmayı dağıtmak ve partimizi iktidara taşımaktır’’
“Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun yanındayız” diyerek kamuoyuna mesaj verdiler.
İçeriği tamamen kişi koruma ve mevcudu kollama olan bu açıklamalarda halk yok!
Halkın sorunlarına sahip çıkan proje yok.
Halkı mücadele içine çeken ve örgütlü konuma getirecek yatay örgütlenme iddiaları yok.
Açıklama tamamen popülizm kokuyor!
Tek bir soru soracağım. Faşist devlet yönetim biçimi yerine nasıl bir devlet yönetim biçimi hedeftir?
Güçlendirilmiş parlamenter sistem mi? (Oligarşik diktatörlük) Demokratik Halk Cumhuriyeti mi? (Halk demokrasisi)
Sorduğuma verilecek yanıt CHP’ni yönetenleri ideolojik zemine çekecektir. Popülizm kaybolacak, halkın demokrasi mücadelesi başlayacaktır!
Keloğlan saflığı, doğruluğu ve halkı yansıtan efsane. Bir mısrasını aktarayım:
‘ben bir garip keloğlanım
eşeğimin yok palanı
varım yoğum doğruluktur
hiç de sevmem ben yalanı
olmam kimseye kul
halkın kulağı diliyim
namertlere avuç açmam
sivri akıllı biriyim
keloğlanım budur özüm
haram malda yoktur gözüm
garip hakkını yiyene
elbet vardır bir çift sözüm”