Bekaret CİNSEL TERÖRDÜR

Bekaret CİNSEL TERÖRDÜR

ABONE OL
Eylül 23, 2023 14:05
Bekaret CİNSEL TERÖRDÜR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bekaretin EL DEĞMEMİŞ tarihi yazıldı.

BEKARET ZARININ DİKİLMESİ TIBBEN ETİK Mİ?

Bekáret Batı’dan Doğu’ya doğru gidildikçe tabu niteliği kazanan bir kavram. Uğruna cinayetler işleniyor intiharlar yaşanıyor. Peki ama bekáret her zaman önemli miydi? Kızlık zarının dikilmesi genel ahlak bir yana tıp etiğine uygun mu? İsmi “Bekáret Hakkında Bildiğinizi Sandığınız Her Şey Yanlış” olacakken Bekâretin El Değmemiş Tarihi’ne dönüşen kitapta bu soruların cevabı var.

Fıkranın kendisi kadar kitabımızın çevirmeni tarafından algılanışı da son derece çarpıcı: “Adamın biri evlendikten iki gün sonra karısını öldürür ve hakim huzuruna çıkarılır. Hakim sorar ’Neden öldürdün oğlum karını?’ Adam ’Bakire değildi Hakim Bey’ der. Hakim ’O zaman neden birinci gün öldürmedin?’ diye sorduğunda adam ’Birinci gün bakireydi Hakim Bey’ diye cevap verir.”

Kitabı çeviren ve bekáretin Türkiye tarafıyla ilgili ilginç ve uzun bir önsöz yazan Emek Ergün bu fıkrayı aktardıktan sonra hakimin sorusu üzerinde duruyor ve şu yorumu yapıyor: ” Neden gerekeni yapıp anında öldürmedin de bir gün daha yaşamasına izin verdin kadının demeye getiriyor hakimin sorusu.”

Belki de meselenin kendisi bu algı farkında yatıyor. Belki de bu algı farkı yüzünden erkek bakış açısı bekáretin peşinde her anlamıyla kanlı bir tarih yazarken kadın daha sakin bir kıyıda geziniyor öldürülmeyi bile göze alarak. Çünkü bir tarafta bekáretin ne olduğunu bile bilmeyen bir cehalet diğer tarafta ise bu ceháletin bile farkında olmayan bir atalet söz konusu sanki. Ergün’ün şu tespiti ise çok sert olmakla birlikte gerçeğin bir tarafına dokunuyor elbette:

“…Bekáret sözcüğünü ’bekár/et’ olarak da okuyabiliriz: Ataerkil düzende bakire kadın bedeni henüz evlilikle sahiplenilmemiş bir et parçasıdır. Ama bu okuma kadın bedeninin evliliğe kadar sahipsiz ve serbest kaldığı anlamına da gelmez çünkü bu beden evlilik kurumu yoluyla babadan kocaya geçer.”

KUYUYA DÜŞEN KİM?

Bekáretin bu kadar önem taşıması namus kavramının sadece kızlık zarına indirgenmesi hiç kuşkusuz son derece yapay ve tartışmalı çözüm arayışlarını da beraberinde getiriyor. Mesela? Mesela kızlık zarının dikilmesi. Amaç basit elbette beraber olunacak veya evlenilecek kişiye bákire görüntüsü vermek. Ancak son derece tartışmalı bir konu bu. Üstelik sadece genel ahlák açısından değil tıp etiği açısından da tartışmalı. Dediği gibi Emek Ergün’ün:

“Doktorlar kadınların bekáret konusunda kocalarını aldatmasına alet olmalı mı sorusu etrafında dönen tartışmalarda bir tarafta ’zar diktirme aldatmacadır ve tıp etiğine aykırıdır’ diyen doktorlar diğer taraftaysa ’uygulama kadınların hayatını kurtarmaktadır ve tıp etiğine aykırı değildir’ diyen doktorlar vardır.”

Bir gün bizde de bu konular tartışma gündemine gelir belki.

BEKARET BİR CİNSEL TERÖRDÜR

Eşcinsel kadınlar kadından sayılmaz çünkü cinsel ilişki kurdukları kadınlarda erkeğinki gibi onları bir dokunuşla kadına dönüştürecek sihirli bir değnek yoktur.

Aslında tanımı sürekli ama çok yavaş değişen ve çocukluğumuzdan itibaren sahip olduğumuz en önemli şey olarak içimize işletilen bekáreti doğanın kanunu muşçasına özümsüyor ve bekáretin yaşamımızda yarattığı cinsel terörü sorgulamadan kabul ediyoruz.

Zar diktirme uygulaması kadınları ezen bekáret normunu devam ettirdiği ve hatta güçlendirdiği için zararlı olsa da bu normun egemen olduğu toplumlarda kadınların öldürülmesini engellediği için yapılması gerekir.

Aslında zar diktirmenin kárlı bir aldatmaca olduğu doğrudur ama burada asıl tartışılması gereken kocanın değil kadının aldatılmasıdır (…) Bu durumda zar diktirme aldatılan kadının hayatta kalmasını ve erkeklerin kendi açtıkları kuyuya düşmesini sağlayan bir uygulamadır. (Hürriyet)

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP