OKTAY EROL
İYİP Genel Başkanı Meral Akşener’in partisinin üçüncü Olağan Kurultay’ında yaptığı konuşmayı izlerken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugüne değin taşıdığı “umutlarla” birlikte/ seçmene verdiği “sözler” adına üzüldüm! Yola ilk çıkışlarını hep anımsıyoruz oysa, ülkeyi “nasıl bir yere” taşımak için alanlarda yurttaşa nelerin sözünü vermişlerdi… Bugün, Akşener’in “aldığımız 15 milletvekili hayatımın en büyük pişmanlığı, o gün bugündür bu 15 milletvekilinin bedelini ödeyemedik” sözlerini söyleyebilmesi, yurttaşların “beklentileri/ kaynaşmaları” adına büyük bir yitik!
Ne yapmıştı ki Kılıçdaroğlu? O günlerin tanığı Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, açıklamasında “İYI Parti’nin seçimlere sokulmaması için Ankara’da gizli bir toplantı yapıldığı ve karar alındığı bilgisi bana ulaştı. Bu bilgiyi Akşener ile paylaştım. Akşener bunun üzerine Kılıçdaroğlu ile görüştü ve TBMM’de grup kurarak seçime girmek için 15 milletvekili istedi. Kılıçdaroğlu çok istekli davranmamış. Akşener’in bana söylediğine göre ‘basına bu talebimi anlatır ve sizin reddettiğinizi açıklarım’ demesi üzerine Kılıçdaroğlu kabul etmek zorunda hissetmiş” sözlerine yer verdi.
Bilmiyorum, şu ana dek İYİP’den Akşener’in “Kılıçdaroğlu’na 15’ler için teşekkür ederim” sözleriyle, bazı vekillerinin “bizim kimseye borcumuz yok” sözleri dışında, CHP’den “ödünç vekil” anımsatması bulunan oldu mu? İYİP’liler söyledi, İYİP’liler 15’ler konusunu eşeledi, İYİP’lilerin dedikleri sosyal medyada tartışıldı, bugün de Ömer Seyfettin’in Diyet adlı öyküsüne dayatıldı! Bu bir “sağ anlayış” politikası olmalı!
***
Televizyondan izlediğim, birkaç mitinginde/ dar sokak genişliği uzağından gördüğüm, konuşmalarının birçoğuna katıldığım, uygulamalarının birçoğuna katılmadığım Kılıçdaroğlu’nun hiçbir şey “beklendiği” gibi olmadı! Ne birlikte sözünü verdikleri “geliştirilmiş parlamento” ütopyası, ne bu yurdun kuruluş sürecinde yaşananlar için istenen “helallikler”, ne “değişim/ devrimcilik” karşıtı “muhafazakar/ cemaat” yakınlaşması, ne “laik” sistemin kurumlarına zarar verecek yaklaşımlara gösterilen yakınlık, ne de “beş benzemezle” çıkılan yol yurttaşın yüreğinde kıvılcım oluşturmadı!
Üstelik dahası da var: insanlar, dünden iyi yaşamıyorlardı, çalışanın alım gücü dünün altına itelenmişti, “iktidarın” tüm beceriksizliklerinin bedelini dar gelirli/ köylü/ çiftçi/ küçük esnaf öderken, toplumun “seçilmiş” varsılları/ politikacıları/ yüklenicileri şatafatlı yaşamlarını büyütüyordu!
İşte tüm bunlar yaşanırken; “iktidarın” değişmeme/ gözden düşmeme gibi bir olasılığı yokken, Kılıçdaroğlu ile birlikte yola çıkan, kendi logolarıyla/ kendi kentlerinden aday olmak dururken CHP listelerine giren “benzemezlerin” aslında “hiçbir güçleri” olmadığı, CHP seçmenini oylarıyla vekil oldukları ortaya çıkmasına karşın, seçim sonrasında “söylediklerini” üst-üste koyun, en üstüne de Akşener’in “hayatının en büyük pişmanlığını” ekleyin!
***
Sonuç şu: bir yerde yanılmış olabilirsiniz, ancak tüm “benzemelerde” aynı sorun yaşanıyorsa, üstelik parti içindeki danışmanlarınız da “işlevsizse” sorun sizsiniz Kılıçdaroğlu! Parti içinde, gerekse tüzükte/ programda köklü bir “değişim” için siz de elinizi taşın altına koymalısınız! Düşünür, “kaldıramayacağın yükün altına girme; ezilirsin” diyor! Bedeli yerel seçimde bile ağır olur!
269623
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN; GÜCÜNÜZCE, İYİ YAŞAYIN!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.