Zümer Suresi’nde Anayasa, Türkiye ve Tek Adam

Zümer Suresi’nde Anayasa, Türkiye ve Tek Adam

ABONE OL
Aralık 16, 2023 09:49
Zümer Suresi’nde Anayasa, Türkiye ve Tek Adam
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

Zümer Suresi, Kur’anın toplumu uyaran, uyarırken bazı şeylerin tanımını yapan, geleceğe dönük sırları da içinde barındıran suredir. Ayetlere tek tek bakıp, oluşan ifadelere yorum yapmaya çalışacağız.

‘Zümer’, çoğul sözcüktür. Bu sözcük ses veren, ses çıkaran gruplar veya topluluklar için kullanılır. (Zamanımızda hangi grup veya topluluğun sesinin nasıl çıktığına dikkat ediliyor mu?) Sure’nin ayetlerinin anlaşılabilmesi için, ‘zümer’ sözcüğünün anlamının hatırda tutulması gerekir.

Birinci ve ikinci ayetler: ”Tenzilü‘l-kitâbi min allâhi’l-azizi’l-hakim. İnnâ enzelnâ ileyke’l-kitâbe bi’l-hakk…”.

Bu ayette Allah’ın iki sıfatı dikkate verilirken, birinci cümle ile kitabın indirildiği, ikinci cümle ile kitabın muhatap edilen kişiye indirildiği bilgisi veriliyor.

Muhatap edilen kişi, o zamanda Hz. Muhammed’dir.

Her iki kelimede de ‘kitap’tan kastın, KUR’AN-I KERİM olduğu anlamı çıkarılır.

‘Kitap’, Kur’an-ı Kerim kabul edilirse anlamı şöyle olur: Kur’an-ı Kerim, her zamana ve çağa hitap eden kitab bilindiğinden, ”ileyke” kelimesi, her zaman ve asırda muhatap edilecek kişileri işaret eder. Bunlar fikirleriyle ve tavsiyeleriyla topluma yön veren kişilerdir. Ayetin ”fe abudi allâhe muhlisan lehü‘d-din” kelimesi, muhatab edilen kişilerin Kur’an ışığında oluşturulan dine bizzat uymaları için de uyarı verir.

‘Din’ nedir?..

Din, bir toplumu veya ülkeyi düzenli tutmaya yarayan sistemdir. Buna ‘rejim’ diyebiliriz. Düzeni oluşturan emir ve yasaklar bir kitap içine derc edilmek zorundadır.

Tenzilü‘l-kitâbi min allâhi’l-azizi’l-hakim” ayetinin ebced değeri 1341 eder; M.1923 tarihini verir. Dağılan Osmanlı’nın yerine oluşan önce Türkiye’ye sonra Osmanlı’dan çıkan her Müslüman devlete kitap gerekecektir. Kitap, rejimi belirleyen ANAYASAdır. 1924 Anayası  ile Türkiye idare edilmeye başlanır.

Osmanlı’nın son dönemindeki anayasa yapma çalışması hatırlansın. Beceremediler ve Osmanlı’yı yıkıma götürdüler.

Üçüncü ayet: ”Elâ lillâhi ed-dînü‘l-hâlis”. Yani, dikkat edin halis din Allah içindir.

Bu ifadeden anlaşılıyor ki, bir de halis olmayan din var. Yeni oluşan Müslüman devletler, Kur’ani hükümlere zıt anayasa yapılmamasına dikkat edeceklerdir.

‘Halis’, saf olan; uyduruk hüküm karışmamış olan, demektir.

‘Muhlis’, uydurukçuluktan uzak tutan, muhatab edileni ciddi ve açık sözlü yapan demektir. Muhlis din (ciddi rejim), fertlerde bu karakteri oluşturur. Ayetteki ‘dinü’l-halis’ (halis din) sıfat tamlaması İslam Dini’ni ifade eder.

Ayetin devamındaki ifade şöyle: ”Vellezîne ittehazü min dünihi evliyâe”.

Bu ifade anlayışı kıt toplum, grup, cemaat veya cemiyetlerin İslam olmayan sistemden ve o sistemi yürütenlerden umut beklediklerini gösteriyor. Bu gruplar doğruyu gösterenleri değil menfaat ve çıkar düşünenleri dost, yardımcı veya yönetici edinmişlerdir. Ayetin bu ifadeden sonraki ifadesi, öyle toplumlardan oluşan ülkelerin ihtilaflar içinde kalacağını ve gelişemeyeceğini belirtiyor. ”Hüm fîhi yehtelifûn” kelimesi ebceden H.1316 / Miladi 1898 tarihini verir. 1876 yılında oluşturulan Kanun-i Esasi’yi beğenmeyenlerin durumunu gösterir. 1909’da Kanun-i Esasi’yi bozdular, Osmanlı’yı savaşların cenderesine soktular.

”fî mâ hüm fîhi yahtelifün” kelimesinin ise ebced değeri 1447 ediyor. Miladi 2025 tarihini gösterir. Müslüman bilinen Türkiye’de 2010 yılında değiştirilen ANAYASA ile tek adam rejimine geçildi. 2010 yılında TEK ADAM rejimi için anayasa değiştirenler, -aslında anayasa bozanlar- 2020 yılında birbirlerini kötü sıfatlarla anıyorlar. Rezaletleri dünyaya ilan ediyorlar. Ülke düzenini bozmakla birbirlerini itham ediliyorlar.

”İnnallâhe yehkümü beynehüm” ayetinin işaretiyle, 2010’da bozuk rejim oluşturanlara Allah’ın hükmü 2026 yılında tecelli edecektir.

”İnnallâhi lâ yehdi men…” kelimesindeki ‘men’ zamiri, TEK ADAM şeklinde lanse edileni gösterir. O kişi, -Müslüman görünürse de- yanlışlar girdabından çıkış yolu bulamayacaktır. Hak ettiği sıfat ise ”hüve kazibün keffarün” kelimesinde belirtilendir.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP