OKTAY EROL

OKTAY EROL

03 Nisan 2024 Çarşamba

Yurttaş bunları “hak” etti mi

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yurttaş bunları “hak” etti mi?

Yurttaş bunları “hak” etti mi?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

OKTAY EROL

Kurulu sistemin, onun sözcülerinin hoşuna gidiyor olmalı yurttaşın bir yandan aldatılması, bir yandan da “işaret parmağı” sallayarak korku verilmesi… Bir yandan “emeğinin karşılığını” vermeyerek, bir yandan “açlıkla” sınayarak, bir yandan yaşamın “ergilerini” saklayarak, bir yandan… Sonra da istekler sıralanıyor; “sabredin, bize inanın, şükredin, aynı gemideyiz, batarsak birlikte batarız, dayanmak sorundayız, eleştireni kapıya korum…” bu yurdun yurttaşından aklı zorlayan “özveriler” neden istenir ki? Yanı başınızda düne değin “parmağındaki nişan yüzüğünü” varlığı sayanların içinde yüzdükleri şatafata tanık oluyorsunuz, öte yandan “adalet yürüyüşü” yapma eyleminin “korku” yayıcılığıyla eşleşebileceğini ileri sürebiliyor…

Bu yurdun yurttaşı bunları “hak” etti mi, diye sormak gerek! Boş sözlerinizi dinletmek için alanlara çağırdınız; koştu! Görev sürenizde, yaptığınız yanlışların bedelini yurttaşa ödettiniz; sustu! Sizler giyindiniz, sizler vitrin mankenleri gibi konvoylarla tur attınız/ sizler on emekliye “çok görülen” bedeli yurttaşın nasıl geçindiğini umursamayarak aldınız; sustu! Şimdi de yurttaş “beni eleştirmeyeceksin, beni konuşmayacaksın, bana geçmişi anımsatmayacaksın” diye uyarılıyor!

***

Kimseye “hakaret” etmek, ya da “yapmadığını” yapmış gibi göstermek, “ak” yüzüne “çamur” atmak değil amaç… İstediğin gibi yaşama, istediğini yeme/ içme, istediğin gibi doyma, istediğin gibi gezme/ görme, çocuğunu istediğin gibi sevme, pazardan istediğin mevsimlik sebzeleri/ meyveleri alma… Bir de istediğini söyleme!

Bir yurttaşın, yasaların “herkes gibi” kendine tanıdığı hakları kullanma özgürlüğü yok mu? Doğacak, büyüyecek, iş sahibi olacak, yaşamını kuracak, ailesi olacak; bunlara hakkı yok mu? İnsanları “herkes doğuştan eşittir” diyerek, varoşlarda doğanın varsıl bölgelerde doğanlarla aynı olduğu yalanının yıllarca anlattınız/ durdunuz! Gördüğünüz gibi; kimse/ kimseye eşit değil! Kimse /kimse gibi değil! Herkesi tutup kendi bacağından asmışsınız! Kış soğuğunda donarak yaşamını yitirmenin, zemheri soğukta donmanın, maden ocağında/ moloz yığınlarının altında can vermenin “yazgı” olduğuna inandırmaya çalıştınız herkesi… Şimdi de “kardeşiz” denilerek, tarihte hiçbir zaman aynı yerde olamadıklarımızla “aynıyız” söylevi veriliyor! Peki, yüzyılın yıkımında neredeydiniz, neredeydiler?

***

“Kuzu kuzu”, ya da “tıpış tıpış” anlayışının “biatla” örtüştüğüne inanırım! Hem “kuzu kuzu”, hem de “tıpış tıpış” salt kendi adıma değil, herkes için aynı biçimde anlaşılsın isterim! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son konuşmalarının birinde, partiyi eleştirenlere “kapıyı” göstereceğini söyledi! Asıl tehlikenin, “kendini başka” anlatmak olduğunu yer yer dile getiriyorum! “Hak, hukuk, adalet” diyen bir genel başkandan bu sözleri duymak bir örnek olsun! Kendini oraya getiren halk, ancak “halk” hiçbir biçimde “gözünün üzerinde kaşın var” demeyecek!

Bu yurdun yurttaşı salt “iktidarların” umarsızlığından/ beceriksizliğinden/ özelliksizliğinden değil, “muhalefetin” duyarsızlığı nedeniyle de bugünleri yaşıyor! Yurttaşa kimi “aba altından sopayı”, kimi “kapıyı” işaret ederek bugünlere gelindi! Emeklinin yoksulluğu, fiyatların kabarıklığı, alım gücünün “dezenformasyona” uğramasının nedeni “iktidar” kadar “muhalefetin” çabalarının sonucu! Bunu görün artık!