OKTAY EROL

OKTAY EROL

03 Nisan 2024 Çarşamba

“Neler oluyor bize yine neler oluyor…”

“Neler oluyor bize yine neler oluyor…”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

OKTAY EROL

Düşünmek, gelecek için planlar yapmak, yaşananları sorgulamak, kendine zarar verecek etmenleri yaşamından ayıklamak, doğa koşullarını göz önünde bulundurarak daha güvenli yaşam alanlarının oluşmasını sağlamak insana özgü olgulardır!

İnsan yaşamını yönlendirebildikçe, gelecek için aldığı kararlarda “bir arpa boyu” yol aldığını görebildikçe, düşündüklerini gerçekleştirmede “amaca” bir adım daha yaklaştığını kanıksadıkça hem “yaşamış” olmanın sevincini taşır hem de “mutlu” olur!

***

Artık ne seçim sonuçlarından, ne politikacıların arkası gelmeyen/ ancak bir türlü gerçekleştiremedikleri sözlerinden, ne bildiğim yıllarda “en çok yitiren” parti olan CHP’deki iç çekişmelerinden, “iktidarın” aslında hiçbir şey yapmadan/ birçok şey yapıyor algısının yüksek tutulmasından daha çok, “neler oluyor bize” diye sormak istiyorum! Usta şarkıcı Burhan Şeşen’in “Neler oluyor bize yine neler oluyor gülüm/ neler oluyor sana bana neler oluyor” diye sorduğu gibi…

Gerçekten bize bir şeyler olduğu belli! Bugün “iktidarın” yaptığı her şeyi yerli/ yerinde değerlendirdikleri gibi, bayrak açıp herkese inandırmak için yarışanları gördüğümde soruyorum bu soruyu kendime; neler oluyor bize?

***

Son yirmi yılı yaşayanlar oturup düşünsün; bu yurt için, bu yurtta yaşayan yurttaşlar için, kendileri için, çocukları için, sevdikleri için düşünsün! Yirmi yıl öncesinden “nereye” geldik, insanlar daha iyi doyuyor mu, daha erinçli mi, gelecek kaygıları “azalma” yönünde mi; sordun bunları kendine!

Şu an yaşananlar başkasının değil, “iktidarın” yaptıklarının sonuçlarıdır! Bana kimse betondan yükselen yapıları, açılan yolları/ köprüleri göstermesin! Bu yurdun yurttaşının “erinçsizliği” karşılığındaysa bunlar, hiçbirini istemem! Mutlu olabilmek için son model yabancı marka araçlara, ya da son model akıllı telefonlara, yarı göğü kapatan/ yabancıya yurttaşlık karşılığında satılan apartmanlara, bu yurdun deniz kıyılarını kapatan güçlere, köylünün toprağını ektiği köyünden koparılmasına, “iktidarın” bunca şatafatına hiç gerek yoktu; var mıydı?

***

“Var mıydı” diye düşünelim isterseniz! Fazla değil iki yıl önce bugünleri nasıl görmek istiyordunuz, iki yıl sonra bugün neredesiniz; sorun bunu kendinize! Bugün duydum, Araplar elli milyar dolar yatırım yapacakmış ülkemize! “Yatırımın” biçimi şu an için bilinmiyor! Hazır/ çalışır durumda olan bir kurumu mu alacaklar, yoksa “yeni” başlayan bir işin temelini mi atacaklar! Arapların, “yeni” bir işe yatırım yapması bana pek mantıklı gelmiyor! Zamanında Petkim, Tedaş, Tüpraş, Tekel, Seka, Eti krom, Türk Telekom, Limanlar gibi şu an “işler” durumda olanlar için “pazarlık” yapıldığını öngörüyorum!

Ülkemizin onlarca kurumunun “özelleştirilme” adıyla satıldığını biliyoruz! Bu yapılan “özelleştirmelerin” ardından yurttaşa düşen “yoksulluk/ doyumsuzluk/ erinçsizlik” oldu! O günlerden daha da “mutsuz” bir yaşam sürenlerin sayısı arttı! Emekçilerin “alım gücü” eridi! Artık birçok kişinin ne gelecek için plan yapma, ne de hayal kurma olanağı var! Hiç öngörülemeyen “ev sahibi/ kiracı” uçurumu nasıl ortaya çıktı; oturup düşünelim birlikte!

Yaşamak, her canlının hakkı olduğunca; doymak, barınmak, mutlu olmak da haklarıdır!