OKTAY EROL

OKTAY EROL

03 Nisan 2024 Çarşamba

Karalar’ı savunmak bana düşmese de…

Karalar’ı savunmak bana düşmese de…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

OKTAY EROL

Bir arkadaş anlatmıştı. Yakından tanıdığı bir AKP’li ile söyleşirken “Zeydan Karalar ile iyi bir dostluğunuz olduğunu biliyorum. Ancak bir topluluğun ya da kameranın karşısına geçtiğinizde aklınıza ne geliyorsa söylüyorsunuz! Bazen sizin hangisi olduğunuzu merak etmeye başladım doğrusu; haksız karalama yapmıyor musunuz” diye soruyor. Karşısındaki AKP’li gülümseyerek “doğrusun, başkanın yaptığı doğruları da eleştirmek için buradayım; bilgin olsun! Böyle yapmasam, bu koltukta bir gün oturtacaklarını mı sanıyorsun! Koltuğumu korumak için, çamur at izi kalsın politikası uygulamak zorundayım” demiş!
Aslında bu konunun yalnız AKP ile ilgisi olduğunu da düşünmüyorum! Şimdi benzerlerine sosyal medyada “trol” deniyor! Bunlar bazen yerel yönetimlerde, bazen meclis salonlarında, bazen televizyon ekranlarında karşımıza çıkıyor! A partisinde, B partisinde, C partisinde üstlendikleri “ödevi” yerine getirmede gösterdikleri başarı oranında kapısı sekreterli/ geniş odalı, puf koltuklarındalar!
***
Daha önce de belirtmiştim, değişen bir şey olmadığı için “yinelemekte” bir sakınca görmüyorum! “İktidarın da, muhalefetin de” üzerinde kafa yorduğu konu “yurttaş” değil, geçimi değil, alım gücü değil, doyumsuzluğu değil! Yarım yıl sonra yapılacak olan yerel seçimde “kimlerin aday” olacağına, daha çok “belediye” almak için nasıl “çamur atma” biçimi deneyeceklerine kurgulu!
Yurdun bazı bölgelerinde kış hazırlıkları yapıldı, doğalgaz faturaları gelecek ay kabarmaya başlayacak, hangi parti “bunu” sorun sayıp da çözüm üretmek için kolları sıvıyor? Bırakalım bunu, bu hafta açılan okullarda “sorunların” bugüne dek bekletilmesinin yanıtını kim veriyor? Binlerce öğrenciyi sabahın alaca karanlığında sokağa döküp, yine gece yarısında “paydos zili” çalmanın açıklamasını kim yapıyor?
Kimse “öküz altında buzağı aramasın”, akaryakıta gelen zamlar nedeniyle “aklı” zorlananlardanım! Birkaç gün önce Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, iki yıldır doların “baskılandığından” söz etti, üstelik bu “baskılanmadan” dolayı ekonomide sorunların büyüdüğünü vurguladı! Aylardır “muhalefet” bunları söylerken, özellikle seçim öncesi izlenen politikada “iktidarın” neler anlattığını anımsayın isterseniz! Kur Korumalı hesap için gülücükler dağıtıyorlardı! Bugün ulusal paramızın doların karşısında beş ayda yüzde elli, aynı sürede akaryakıt karşısında yüzde yüz değer yitirmesinin nedeni “iktidardan” başkası değil! İzlediği yanlış politika, yurttaşın sırtına yüklediği sıkıntı, çiftçinin üretmekten uzaklaşmaya zorlanması… Bunlar “çamur” değil; yaşamın kendisi!
***
Yurttaşın, kendinin olan en önemli “gücünü, oyunu” almak/ yönetmek için yetki isteyen her kim olursa/ olsun övülmek kadar eleştirilmeyi de göze alıyor demektir! Hem söz verecek, hem de sözünü yerine getirmediği gibi “oyunu” aldığı yurttaşın sorunlarını/ kaygılarını çözmek yerine, yanı başındaki odalarda konuşlandırıp “puf” koltuklar verdiklerini korumak için çaba harcayacak…
Biliyor musunuz; düşünecek yerlerim duman altı oldu şu an! Yönetimde “liyakat” nasıl yok oldu böyle, nasıl “çamur at izi kalsın” politikası önemsenir oldu, nasıl “koltuk” sevdalıları oluştu her yerde? Sorular o denli çok ki! Bir komplo teorisinin sonucu gibi bunlar, sanki böyle bir “anlayışın” egemen olması için hazırlıklar yapıldı, eğitim bu denli “içleri karartan” durumu bunun bir parçası sanki…
Zeydan Karalar’ı savunmak bana düşmese de, koltuk için “çamur” atmayı sürdürmek ilkelliktir!