OKTAY EROL

OKTAY EROL

03 Nisan 2024 Çarşamba

“Himayelerinde gerçekleşen” ne demek?

“Himayelerinde gerçekleşen” ne demek?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

OKTAY EROL

Son zamanlarda elektronik postaya gelen bültenlerde “sıkça” karşılaştığım, üç sözcükten oluşan bir söz dizisi var; başkanımızın himayelerinde buluştuk, ya da bakanımızın himayelerinde gerçekleşti… “Himaye”, korumak/ kayırmak/ anlamına gelir! Bir de “himaye etmek” vardır! Koruyucu olmak, kanatları altına almak, kötülüklerden korumak diye tanımlanır!
Gelen bültenler, “o kurumun” ya da “o ismin” basın danışmanlarınca yazılır, basına servis edilir! Basın danışmanlarının kendilerini ya da gerçekleşen buluşmada olanları “korunacak, kayrılacak” duruma getiren etmenler “ne olabilir” diye düşünenlerdenim! “O” bülteni yazan da, “o” buluşmaya katılanlar da “işlerinin” gereği orada olduklarına inanmak istiyorum! Sonucunda, yaptıkları “şey” işleri, yapmak yükümlü oldukları ödevleri… Bunun “himaye” denen koruyuculukla ne ilişkisi olabilir?
***
“Himayesinde olmak”, güçsüzlüğün/ eli kolu bağlılığın/ başarısızlığın/ teslimiyetçiliğin yaşam bulması demektir! Tarihte güçsüz olan ülkeler, güçlü olan ülkelerin mandası/ himayesi altına girerler! Güçlünün kurallarına/ koşullarına göre yaşamlarını sürdürmek zorundalar! Halk arasında sıkça kullanılan “büyük balık, küçük balığı yutar” sözü, anlamlı bir örmektir!
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün üzerinde önemle durduğu Türk ulusunun “bağımsızlığı” vurgusu, mandacı/ himayeci yapıya karşı koymak biçiminde gerçeklemiştir! Mandacılığa/ himayeciliğe karşı koymanın ilk koşulu da, “güçlü” olmaktan geçer! Bilimde, tarımda, eğitimde, sağlıkta güçlü olan uluslar mandacılığı/ himayeciliği ret eder! Var olmasına, savunmasına güvenir! Halkına güvenir!
***
Yurttaşı “himaye altında” göstermek ya da “koruyucuya” gereksindirmek, “sistem/ iktidar” için bir dayanak olsa da, “birey olmayı” öteler/ yok sayar! Ülkenin ya da yerel yönetimlerin sözcülerinin konuşma salonlarında bulunanlar, “o” buluşmadan yararlanmak, toplumsal yaşama katkı sağlamak için ödevleri/ görevleri gereği oradadırlar! Kimsenin ne fazladan bir sözü/ yaptırımı olabilir, ne de orada bulunmaktan dolayı sözü/ yaptırımı hak etmişlerdir!
Şu da var: “Himaye altına alan” kimdir? Cumhuriyetin, demokrasinin sözünü edenlerin, kendilerine “o sözü” söyleme gücünü veren yurttaşı “himayelerine almak” gibi çağcıl olmayan bir tutum içine girmeleri, “başta” var olma nedenlerini yadsımaktır! Yaklaşan yerel seçim sürecinde siyasi partilerin yaptırdıkları anketler, eğilim yoklamaları bile “himaye” düşüncesini yok sayar!
***
Herhangi birinin “himayelerinde gerçekleşen buluşmalar”, kapitalizmin bile yerine göre uzak durduğu olgulardır! Çünkü, kapitalist “himaye altında” denilen çalışanların harcadıkları “emekle” varlıklarını sürdürdüklerini bilir! işçinin emeği olmadan “var” olamayacağının hesabını yapar!
Şuna inanıyorum: Birçok isim, yanlarında çalışan, işleri bulundurdukları yerin/ konumun gelişmelerini bültene dökecek olan basın danışmalarının yazdıklarını okunmamışlardır! Düzenledikleri toplantılara katılanların hiçbirini “himayeleri altında” görmek/ düşünmek gibi bir amaç içinde değillerdir! “İktidar/ yerel” yöneticiler, yurttaşın erinçli yaşamasını, gereksinmelerini zorlanmadan karşılamasını sağlamak için varlar! Yanılıyor muyum?