OKTAY EROL

OKTAY EROL

03 Nisan 2024 Çarşamba

Fiyatlara “makul düzey” ayarı…

Fiyatlara “makul düzey” ayarı…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

OKTAY EROL

Konu yurttaş, konu dargelirli, konu esnaf olduğunda “kıyıdan/ köşeden” gerekçeler gösterilmeye öyle alışıldı ki; “iktidar” yetmiyormuş gibi, bir de etrafında köşe tutanlar buna katıldı! Patronun, “iktidara” yakın politikacının, içinde bulunduğu şatafatın, bindiği aracın masrafının, aldığı “çifter” maaşın, zorunlu kullanım bedellerinin, temel gereksinmelerin akıl almaz biçimde artışına “hiç” denilecek söz bulunmuyor! Sıra çalışan ücretliye, sıra emekliye gelince “hepsi” komşularda bombalanan yerleri teker teker sıralıyor!
Türk-İş’in, yapılan ikinci toplantıda “rakamlar masaya gelmedi” demesinin ardından, şimdi de Müstakil Sanayici-İşinsanları Derneği’nden bir açıklama geldi. Her şeyden önce “işinsanlarını” korumakla yükümlü olan bir dernek! Bir yandan “iktidar”, bir yandan asgari ücret belirleme komisyonunda bulunanlar “işinsanlarımızı üzmeyecek kadar” diye söze başlıyorlar ya, kısa adı MÜSİAD olan dernekten yapılan açıklamada da 2024 fiyat artış beklentileri için, “özellikle ikinci yarıda, çok daha makul düzeylere gerileyeceğini” söylüyor!
***
Fiyat artışının, ikinci yarıda “makul düzeylere gerileyeceğinin” öngörüsü yalnız Müsiad’dan gelmedi bilindiği gibi, Bakan Şimşek’te, Merkez Bankası Başkanı da aynı kanıda olduklarını söylediler! Tüik’in verileri gibi… Buna öngörü de denilebilir, beklenti de! Peki, ya beklentiler tutmazsa, ya bundan önce “öngörülen” yılsonu enflasyonu gibi olursa ne olur? Şu bilinen bir gerçek ki, diyene bir şey olmuyor! “Yanıldık” bile demeden “yeni” öngörülerini sıralamayı sürdürürler! Yeter ki işçiyi daha ucuza, daha ay sonuna yetmeyen, daha açlık sınırına yakın bedelle çalıştırabilsinler!
Peki, olan kime olur? Elbette dargelirliye! Asıl amaç, beklentileri aşağıda tutarak ücretlilere verilecek aylığı, emekli maaşını “makul” denilen düzeyde tutmak! Yılın başında aylığıyla binsekizyüz ekmek alan emekli, bugün bin ekmek alıyormuş; kime ne ki? Patron ayakta mı, yılın dört çeyreğinde kazancı artmış mı; önemli olan o!
***
“Makul” sözcüğü Arapçadır, “a” harfinin üstünde şapkası da var! Dilimizde yazımı kolay “akıllıca, mantıklı, belirli, uygun, elverişli, aşırı olmayan” gibi birçok karşılığı olmasına karşın, şapkasız “makul” sözünü yanlışta olsa birçokları kullanır! Aslında sözcüğün içerisinde biraz yazgıcılık, biraz şükürcülük, biraz “himaye altına” alma güdüsü de var! Sıkışıldığında bu türden “sözcükler “imdat simidi” oluyor!
“Makul düzey” deniyordu! Sözüm ona, “akıllıca/ mantıklı/ uygun/ elverişli” düzey… Bu belirtilen “düzeyden” söz edilirken, geçtiğimiz yıl için “gerekçeleri” de var! Ukrayna’nın yaşadığı savaş, şubat depremi, Gazze’de süren katliam…
Yirmiiki yılda gelinen ülkenin “pamuk ipliğine” bağlı ekonomisinden kimse söz etmiyor! Komşu ülkelerde yaşananlara bakmadan önce, gelecekte yaşanma olasılığı olan “örneğin depremler” için ne denli hazırlık yaptın, diye sorulması gerekmez mi? Kent planlamasında, denetimde, bütçede hangi kapıların açık tutulduğunun sorulması gerekmez mi?
Konu ücretli çalışan, konu emekli, konu çiftçi olunca “bin dereden” su getirilirken, varın bir de bu “açlığı” insanlara uygun görenlerin yaşamına bakın! Sözünü ettikleri “makul düzeyden” bakalım ne denli etkilenmişler; söyleyebilirler mi?