OKTAY EROL

OKTAY EROL

03 Nisan 2024 Çarşamba

Dışalımı artıran tarım politikamız…

Dışalımı artıran tarım politikamız…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

OKTAY EROL

Birçok Avrupa ülkesinde tarım politikalarında gerçekleşen uygulamalar üreticiyi yollara döküyor! Başta Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda, Belçika, Polonya, İtalya, Macaristan olmak üzere pek çok AB ülkesinde çiftçiler getirilen sıkılaşmaya tepki gösteriyor. Çiftçiler tarım politikalarını, doğa yıkımını, çevre bozumunu, destekleme kesintilerini, yüksek enerji, yakıt ile gübre girdilerini, Ukrayna’dan gelen ucuz tahıl ürünlerini, su tasarruf önlemlerinin üretime vereceği zararları alanlarda gösteriyor.

İnsanlar için “en temel” zorunlu gereksinimler tarımsal ürünlerse eğer, tarımın boynu bükük kalması düşünülemez! Verimli “en küçük” toprak parçasının bile ekilmemesi düşünülemez! Bu hem ülke ekonomisi için bir katkıdır, hem de “kendine yetebilen” olmak açısında da önem taşır! Toprağın işlenebilmesi, suyunun kullanılması, üreticinin “yetmediği” yerde devletin “destek” vermesi bir zorunluluktur! Birçok AB ülkesinde gerçekleşen traktör eylemleri haklı/ yerinde gelişmelerdir.

***

Bizim tarım emekçilerimiz ne yapıyor? Toprağını zamanında ekime hazırlayabiliyor mu, tarımsal gübresini atabiliyor mu, zarar vericilere karşı tarımsal ilacını kullanabiliyor mu, hasadını yapabiliyor mu, pazar kaygısı yaşıyor mu, devletten “yeterince” desteklemeyi “gerektiğinde” alabiliyor mu? Siz hiç “kazanmayan” işletmenin kepenklerinin açık olduğunu gördünüz mü? Göremezsiniz, işletme zarar etmeye başlarsa, dayanacağı “sınıra” dek çırpınır! Sonra da her şeyini kapatır!

Girdilerde oluşan fiyat “düzensizlikleri” nedeniyle üreticinin her geçen kaygısı büyüyor! Önce yardımcı tarımsal aletlerini azaltıyor, sonra toprağının bir bölümünü eden çıkarıyor, o da olmasa traktörünü satıyor! Çukurova’da, narenciye üreticisinin neler yaşadığını duymayan kalmadı sanırım! Aylarca yaprağa düşen en küçük zararlıdan başlayıp, çiçek evresinde korumak, meyveye durduğunda sağlıklı büyümesini sağlamak için verilen emek… Bugün çokları narenciye ağaçlarını dökmek üzere; neden?

Yaz aylarında bir yandan susuzluğunu gidermek, bir yandan vitamin eksikliğine çare bulmak için neler yapıldığını biliyorum! Onca çabalarının, onca uğraşlarının, beklentilerinin sonunda bugün yaşadıklarını da biliyorum! Tüm narenciye üreticileri şaşkın bu yıl! Elleri kolları bağlanmış gibiler! Üretici, çiftçi, köylü toplumun diğer katmanlarına benzemez! Toprağı bilir, toprağı tanır, toprağı işler, toprağa can verir… Torağa katma değer kazandır! Üreticinin toprağa küsmesi, toprağın/ toprağı bilmeyenlerin ellerine geçmesi ne demektir/ gelecekte neleri yaşatacağını düşünebiliyor musunuz? Düşmelisiniz!

***

Yalnız narenciye üreticisi değil, akla gelen tüm tarımsal üretim yapan üreticilerin sorunları var! Yalnız birinden söz edeyim; mazot! Geçtiğimiz yılın ocak ayında yirmi liranın biraz üzerindeyken, bugün kırkiki lirayı aştı! Toprağı işleyen, suyu kullanan için en “temel” gereksinim mazot! Bu yıl, geçen yıldan “daha az” mazot tüketmiyor! Ancak, üretici hasat sonrası açıklanan “taban fiyatlarını” gördüğünde gözlerinin ister/ istemez aralıyor! Gelecek için kurduğu “beklentisinden” vaz geçmeyi yeğliyor!

Bilindiği gibi, bir ürüne devletçe yapılan desteklemeye sübvansiyon adı veriliyor. Sübvansiyonla, üreticiye faizi düşük kredi, vergide indirim, girdilerin ucuz fiyatlardan sağlanması, üretim başına destek gibi iyileştirmeler akla geliyor! AB ülkeleri, yaşanan eylemler adından bazı “sıkılaştırma” uygulamalardan vaz geçeceklerini belirttiler! Üreticilerin toprağı işlememesinin ekonomiye daha çok zorluk getireceği kanısına vardılar! Bazı temel ürünlerin dışalımına sınırlama getirileceğini duyurdular! Sorulsa, göğsümüzü gererek “tarım ülkesiyiz” deriz! Dışalımı yapılan ürünlere bir kez baksanıza; dellenmiyor musunuz?