25 Kasım 2024 Pazartesi
Türkeş Manga Kozan İlçe Milli Eğitim Müdürü Gazi Keleş'i Ziyaret Etti
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
"VEFA"BİR SEMT ADI DEĞİLDİR
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
MEKİN ŞAHİN
Gündem ne vakit üretim, ekonomik koşullar, işsizlik ve alım gücü düşmesine gelirse; halktan yönetime tepki başlar. İktidar çıkış yolunu gündemi değiştirmekte bulur.
AKP-MHP hükümeti gündem değistirmede çok yetenekli.
Yerel seçim öncesi patlıcan, soğan ve patetes krizi gündemi allak bullak etti.
Seçim sonuçlarını etkiledi.
AKP birinci parti ünvanını kaybetti. Hükümet sallandı.
Sonrası muhalefet süpürme harekatı yaratmadı.
AKP-MHP ittifakı kesilen nefesine yeni kanal fırsatı buldu. Şimdi astığı astık, kestiği kestik hiç bir şeyi takmadan yoluna devam ediyor.
Yerel seçimin sekiz ay sonrasına bak, her şey bir önceki güne göre daha kötü.
Ekseni kaybolan üretim, kaybolduğu tarihten daha kötü.
Tarlada, fabrikada üretim ve sosyal yaşamın her anı ters yüz.
Adalet duygusu kalmadı, hukuk ve kuralları sadece kağıt üzerinde var.
Halk bıkmış.
Halk yorgun.
Halk boşlukta bir oraya bir buraya savruluyor.
İşte tam bu anda gündem saptıran Devlet Bahçeli konuşması. Türkiye’de siyaset dünyası söyleyecek söz bulamadı.
Bir o yana bir bu yana dönüp duruyor.
Gündem değişti.
Açlık, yoksulluk, işsizlik, çaresizlik, adaletin yokluğu gündemin dışına yuvarlandı.
Bir yanda şaşkınlık!
Bir yanda umutla söyleme kucak açma!
Bir anda dün düşman olan, bugün birlikte çıkış yolu arıyor.
İkinci gündem geldi.
Belediye başkanları görevden alındı. Yerine kayyum adı altında, devletin memurları atandı.
Yeni kurtuluş simiti gerekiyordu. Gündem değişmeliydi.
Değiştirildi.
Kurulan tuzakla, CHP yaratılan anaforun içine çekildi.
Kurulan tuzakla AKP ve R.Tayyip Erdoğan’a nefes aldı. Nefesini kesen belediyelerin nefesini kesmeye başladı.
R.Tayyip Erdoğan neden mega kentlerde belediye başkanlarına tuzak kuruyor. O belediyeleri elinde tutmak istiyor?
İstanbul neden önemli?
Yanıt:
Ulus devletleri yok etmenin zorluğu karşısında BOP yeni evrilişe geçti.
Dünyayı mega kentler eliyle kontrol ederek, ulus devlet kimliğine asit dökecekler.
CHP dünyası bu nedenle kaosa sürükleniyor.
CHP’ni kontrol edecek planları uygulamaya koydular.
Türkiye halkı dün, AKP devlet yönetimini sadece eleştiriyordu. Şimdi AKP tarafından yönetilmek istemiyor!
AKP halkın bu tepkisinin ortak örgütlü güce dönüşmesini istemiyor. CHP başını kaldırmasın istiyor.
Kurduğu tuzakla kapı aralığını açtı. Gündem, 2028 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine bağlandı.
O nedenle hata üzerine hata devam yaptırılıyor. Kurulan tuzaklar ve siyasi oyunlar bitmiyor.
Bir yanda Kürt siyasi aktörleri çağrı, bir yanda CHP yönetimini bölücülüğe destek vermek suçlaması.
CHP yönetimi kendini savunma derdinden, Türkiye gündemini halkın önüne koymuyor.
AKP hükumeti, CHP’nin çözümleriyle halkla kucaklaşmasının önünün kesiyor.
Ama ben acım abi!
CHP bu çığlığı duymalıdır. Duyduğu imdat çığlığına koşarak; yurttaşın ve ülkenin çaresizliğine çare üretmelidir.
Yaratılan gündemin peşine değil Türkiye gündeminin çığlığına yankı olmalıdır!
BEN ACIM ABİİİİİ
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır bağır bağırıyorum.
Acım abi! Acım abi! Acım abi!
Sorun var. Çözüm nerede.
Sorun var. Proje nerede.
Sorun var. Liderim nerede.
Acım ben ac. Duy beni artık .Duy!
MEKİN ŞAHİN
Anadolu coğrafyası farklı kültürlerin coğrafyası oldu. Çok ciddi devlet kuruldu ve yıkıldı. Hattiler, Hititler, Frigler., Lidyalılar. İyonyalılar, Urartular, Persler. Antik çağda kurulmuş devletler. Roma imparatorluğu Anadolu’ya yerleşmesi sonrasında çok ciddi devlet kurulmadı. Selçuklular Anadolu’ya gelene kadar. Moğol istilasıyla Selçuklu devleti, Anadolu’da, dar sınırlar içinde varlığını sürdürdü.
Moğol istilası Anadolu’nun Türk devletlerine kucak açmasını sağladı. Osmanlı devleti, sancılı bir doğumla batı Anadolu’da kuruldu.
Sonra çok geniş coğrafyaya yayıldı. İstanbul merkezli Bizans devleti yıkıldı. Osmanlı devleti dünyanın en güçlü devletlerinden biri oldu 600 yıl Anadolu’da hüküm süren Osmanlı devleti Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduktan sonra yıkıldı. Anadolu’ya tam egemen olarak kurulan devlet sayısı yok denecek kadar az.
Anadolu coğrafyası, tam anlamıyla Osmanlı devleti ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin hükmü altına girmiştir.
Önce kurulan devletler, site devletleriyle sınırlı ya da bir bölgede sınırlı devletlerdir. Anadolu kaynakları çok zengin.
Üç tarafı Denizle çevrili ve jeopolitik konumu gereği üç kıtaya geçişi olan coğrafyadır. Daima cazibe merkezi oldu. Binlerce yıl göç kesintisiz devam etti. Halada devam ediyor. Anadolu’nun bu gerçekliği çok farklı kültürlerin, etnik ve inançların kapı araladığı; birden çok milletin devlet kurduğu veya kurulan devletlerin parçası olarak yaşadığı yurt oldu. Osmanlı sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti; Türk milletinin önderliğinde kurulmuştur. Türklerle birlikte; kurulan devletin sınırları içinde yaşayan azınlıklar, milliyetler ve millet özü olan halklar yaşamaktadır. Devletin yurttaş haklarına sahipler. Millet olma özelliği bulunan iki halk var. Türkler ve Kürtler! Diğerleri millet özelliğini tümüyle taşımıyor. Anadolu tarihinde kurulan devletler içinde Ulus devlet olan tek devlet Türkiye Cumhuriyetidir. Türklerin kurduğu bir devlettir!
Daha önce yazdığım makalede, uluslaşmanın kapitalist sistemle başladığını, daha önce kurulan devletlerin bir milletten olan hanedanların devleti olduğunun altını özellikle çizmiştim. Dolayısıyla bu devletler ulus adından çok, hanedanın kurucu kişisinin adını taşır. Selçuk beyin kurduğu Selçuklu devleti. Osman beyin kurduğu Osmanlı devleti. İki hanedan devleti sultanları kendilerini devlet olmakla konumlandırır.
Türkiye Cumhuriyeti hanedanın kurduğu devlet değildi. Halkın, Kurtuluş savaşıyla kurduğu cumhuriyettir. Türk ulusunun tümünü temsil eden bir devlet ve ulus devlettir! Diğer ulus, azınlık ve milliyetlerle; kurulan devlet sınırları içinde birlikte yaşamaktalar.
Kurulan devletin ekonomik, sosyal, siyasi ve hukuksal içeriğine bağlı olarak; ortak yaşam sorunsuz kardeş ve barışla yoluna devam eder. Ya da ortak yaşamı negatif etkileyen sorunlar varsa; sıkıntılı, sorunlu, çatışmalı yaşam kaçınılmaz olur. Türkiye bugün bu belirsizliği yaşıyor!
Yıllarca ‘’Türk milliyetçi’’ tutumla siyaset yapan MHP; sistem korkusuyla doğruyu söylemekten çekinen sol cepheyi şaşkına çeviren Kürtlerle uzlaşı çağrısı yaptı.
Ağzı açık ayran içene bakar gibi çağrıya ve çağrı yapana inanmak, güven içinde kucak açmak ve önüne konan her şeye haevet demek aymazlık olur.
Çok farklı kültür, dil ve etnik farkı olan ülke halkları arasındaki çatışmayı engellemenin yolu; sorunu önce kabul etmek sonrada her iki tarafın konjonktürle kabul ettiği çözüm projesini net ifade etmekten geçer. Çoklu ulus ve halkın bir devlet çatısı altında yaşaması; uç kararlar dışlanırsa aşağıda ifade edildiği şeklinde olur.
1. Federasyon.
2. Eyalet.
3. Özerklik.
4. Anayasal eşit yurttaşlık.
Uç çözümü ifade edersek:
1.Asimilasyon 2. Bölünme, parçalanma ve iki ayrı devlet kurulması. Bu tespitler sonrası AKP-MHP hükümetine ve Kürt halkını temsil ettiğini ifade eden DEM ve PKK’ye şu soruyu sormak her Türkiye yurttaşının hakkıdır. ‘’Sizler hangi çözümden yanasınız!’’ ‘’Öneri ve projeniz nedir!’’ Yıllardır iki halkı birbirine düşman etme, taktik ve yönlendirmelere rağmen kardeşçe ve barış, huzur içinde birlikte yaşamak isteyen halkın dimağıyla oynama hakkınız yoktur! Sorun var diyorsanız, çözümünüzü dillendir! Sorun yok diyorsanız, yalan söylemeyi bırakınız!
Yıllarca demokrasi talebimizi söylüyoruz. Kimin ne amaçla ne istediğini biliriz. PKK hedefi büyük Kürdistan devleti kurmaktır. Büyük Kürdistan devleti kurmanın yolu; Türkiye, İran, Irak, Suriye ve Ermenistan da yaşayan Kürtlerin bulunduğu coğrafyayı; tek bayrak, tek devlet altında toplamaktan geçiyor.
Bu hedef sadece PKK hedefi değil. Aynı zamanda ABD ve ittifaklarının da hedefidir. Dolayısıyla ne ABD ve ittifakları, nede PKK Türkiye’de Türk ve Kürt halkının kardeşçe birlikte, barış ve huzurla yaşamalarını istemez. DEM daha çok Türkiye eksenli çözümden yana. Ancak istekleri net değil.
PKK ve AKP-MHP hükümeti arasında sıkışmış durumda.
Her ne kadar ‘’biz hazırız, onurlu çözümden yanayız’’ deselerde, net dille isteklerini ifade etmiyorlar. Devlet Bahçeli’de ‘’terörsüz’ Türkiye istiyor. Nasıl olacağı konusunda sadece nostalji ötesine gidemeyecek yol çiziyor.
’’ Terörist başı, gelsin mecliste DEM gurubunda konuşsun, PKK silahlı örgütünü kapatma çağrısı yapsın; bizde kendisini salıverelim’’ diyor. Her iki açıklamanın da içi boş. Sonuç yaratmaz. Sadece dostlar alışverişte görsün! Tabiri caizse burjuva siyasetinin iki yüzlü tutum ve davranışlarını seyrediyoruz!
Sorum Net: ‘’ Siz hangi çözümden yanasınız!’’
MEKİN ŞAHİN
Kimi zaman, yollar gide gide senden usandım diyorum ama 13 yaşında başladığım demokrasi mücadelesini ve gerekçelerimi kaldırıp atamıyor ve grafiği yükselterek çıktığım yola devam ediyorum. CHP kültürü içinde doğdum. O kültürle büyüdüm. O kültürün ışığında devrimci oldum.
Hatalar yaptım. Yanlışlarım oldu. Halka gitmekten, onun hakemliğine gitmekten hiç kaçınmadım. Demokrasi kavgasını kişisel hırsına düşman yapan yol arkadaşına daima kucak açtım. Yol yürüdüm. Satmadım. Taaaki o beni satana kadar kesip atmadım. O tür namussuza kral çıplak demekten hiç gocunmadım.
Yıllar geçti, solcuların ana kucağı olan CHP düştü kalktı. Her düşüş sonu çıkan krizlerin, yarını koruyacak köklü bir analiz yapılmadı. Yanlış ve hataları ortadan kaldıran; ideolojik, siyasi, ortak dili yansıtan örgütsel birliğe, yapısal değişikliğe gidilmedi.
CHP’ni yönetenler krizler sonrası kulağını her daim tersten tuttu. Kurultaylar krizi geçiştirme şöleni oldu. Kişiden kaynaklı krizlerin üstü örtüldü ve geçiştirildi. 14-28 Mayıs yenilgisi aynı yöntemlerle aşılmak istendi. Fark yönetim değişikliği isteyenler; kişisel tasarruflarını gizleyerek, değişim ve dönüşümle yola çıktı. İçi boş bu talep dahi parti tabanında ve halkta umut ışığı yarattı. Her şey bir anda olup bitti. Kurultay huzur ve birliği sağlayacak sonucu yaratmadı. Ciddi kamplaşma oldu. Çünkü her şey bireysel ikbal uğruna gelişti. Genel başkan gayretle bireyci, tutucu ve siyasi derinliği olmayan kırılmaları gidermeye çalışsa da vücudu saran hırs her şeyin önüne geçiyor. Kolay değil. Genel başkanın bu görev için ön hazırlığı yoktu. Birlikte yola çıktığı arkadaşları siyaseten sorunlara çözüm yaratacak niteliği olgunlaşmamıştı. Genel başkana son derece bağlılar. Yetmiyor. Göz ardı edilen yönetecekleri tarihi cumhuriyetle örtüşen bir parti ve yılarca karanlık dünyanın yönettiği Türkiye. Yıllarca bireysel kazanımlar üzerinde siyaset yapan politik figürler, halkın top yekûn savaşına kısa zamanda adapte olamaz.
Türkiye çıkmazın tam göbeğinde. Ekonomik, sosyal, hukuksal, siyasi krizlerin yarattığı açlık, yoksulluk, işsizlik ve alım gücü bitirilen Türkiye halkının yanı sıra; 3. Dünya savaşının kapı eşiğinde olduğu dünyadayız. CHP’ni yönetenler ve sayın genel başkan, erken seçim sürecinin yöntemlerini güven verecek proje ve söylemle zenginleştirmeli. Proje ve söylemin güveni yeşertmesi, kişisel algıları kıracak, öğütecek, kısa zamanda yok edecektir.
Türkiye halkı aradan geçen on yıl sonrada olsa, kendi yaşamına biçilen donun farkında. Sabırla, kendi yaşamının kirmenlerken gerçeğin farkına ermenin suskunluğuyla bekliyor. Bir musibet bin nasihatten daha öğretici oluyor. Türkiye halkı artık AKP zihniyetini ve sayın T. Erdoğan’ı tanıyor. Söylediklerine inanmıyor. Bir kulaktan giriyor öbüründen çıkıyor. Her şerrin bir hayrı var derler. AKP gerçeği Türkiye de hayrın, kardeşliğin ve barış içinde yaşamanın şerri oldu. İlk önümüze gelecek seçim şerrin hayra dönüştüğü gün olacak! ‘’Görevini en iyi yapan, ülkesini çok seven insandır!’’ Tanrıyı, peygamberi ve onun kitabını kendi geleceğine referansa yapan inançsız insanlar halkına ve ülkesine sahip çıkmaz; insanca yaşamın kanallarını kapatır. Her şerrin bir hayrı var! Sayın Özgür beye diyorum ki sokaklardır senin dostun. Çünkü CHP ‘’sokakların’’ partisidir! Ekrem beyde, Mansur beyde CHP adına görev yapan iki büyük kentin ana belediye başkanları ve saygın kişilikler. Ama hiç kimse CHP’den büyük değildir! Gün makam paylaşma zamanı değil, gün Türkiye devletini düştüğü bataktan çekip çıkarma günüdür. Sizde O partinin genel başkanı olarak üzerinize düşeni yapmakla mükellefsiniz.
İnsan ne vakit kötülük sahibi oldu? Bunu merak ederim. Bütün dinler insanlığın var oluşunu bir öze indirir. Sevgiyle başlayan, dünyanın tüm zorluklarını birlikte göğüsleyen insan sevgiyi kardeşlikle örtüştürmüş ve yaşatmış. Ne zaman ki doğayı yeniden üretme başlar, sevgi azalır; kardeşlik bozulur. Üretim-tüketim sürecinde ki ilişki zinciri bozulan kardeşlikle beraber, insan yaşamını tüm kötülüklerin içine aldı. Akla gelen tüm kötülük ve hainlik sınıfla doğar, egemen sınıf hiyerarşisi içinde güç kazanır.
Kimi zaman hukuk olur Kimi zaman örf, anane ve gelenek olur Tüm sistemlerin ortak noktası kendi karakterine has hukukla; halkı ezmek, sömürmek ve kullanmak olmuştur. Bu çatışma nedeniyle insana kötülük yapan aynı dünyada birlikte yaşadığı insandır. O nedenle çarkı farklı işletenle normalleşme ve helalleşme olmaz. Bu iddianın tek tanımı var. İnce ayarla günü geçirmek. Türkiye’nin kaybedecek zamanı yok! Sadaka istemiyoruz, insanca huzur ve barış içinde yaşamak istiyoruz.
‘’ Yalandan gülen resimlere döndük nerede kayıp sevgilerimiz üleşecektik hani versen birazını tükenecek sanki.” ……….
“Sokaklar konuşmalı ki! Yüreğiniz üşümesin. Sizin yüreğinizi yıllarca üşüttüler! Sizde üşüyen yüreğinizi dinleyin. Birlikte kendi iktidarınızı kuralım. Haydi!”
MEKİN ŞAHİN
Yüreğir belediye başkanı sayın Fatih Kocaispir bey:
1. İki belediye başkan yardımcısı neden istifa etti. Yada ettirildi?
Şu an neredeler!
Sinanpaşa mahallesinde kimin yaptığı, ne yapıldığı, mimarı, inşaat mühendisi, makine ve elektrik mühendisi kim olduğu bilinmiyen inşaatla ilgisi varmı?
Bu inşaatın yüklenicisi kim?
2. Bu inşaatı Toki’mi, Yüreğir belediyesimi yapıyor. Sizin bu inşaatla bir bağınız varmı?
Sayın Fatih Kocaispir bu soruları açıklığa kavuştururmusunuz?
Bekliyorum!
MEKİN ŞAHİN
31 Mart 2024 sonrası Hamamköylü Firtikler yaşamını film şeridinde dünden bugüne gözden geçirdim. Of of of neler yaşanmış neler!
Onca yaşanabilir demeyeceğimiz şeyleri nasılda yaşamışlar. Nasıl katlanmışlar. Nasıl ayakta kalmışlar.
O ailenin parçası, 3. Kuşak temsilcisi ve fedaisi, devrimcisi, cumhuriyet aydını olarak yaşanan her şeyin göbeğinde yer aldım.
İhanete uğrayan, umut grafiğini düşüren, her düştüğünde yeniden ayağa kalkan savaşçı olarak ülkemi ve halkımı her şeyin önüne koyarak mücadeleye devam ettim. Demokrasi kavgasında öyle birikime sahip oldumki, gören gözde, konuşan dilde yolculuğun nereye gideceğini görebiliyorum. Bu nedenle sayın Özgür Özel’le dertleşelim istedim.
Sayın genel başkan şu an modu düşük, yarına çok kaygıyla bakan bir Adana’lı, bir Kozan’lı, bir Hamamköylü diliyle; Türkiye kaygımı ve çıkış yolunu paylaşacağım!
Bana bak Özgür gardaş hanım abla çocukları gibi TBMM’de, arada bir orda burda reis efendiyle onun kuyruğu bahçesiz efendinin naralarına karşılık verip duruyorsun.
Kendin konusuyon kendin duyuyorsun be Özel gardaş. Valla soyadın gibi hiçte Özel olmuyon. Suratına bak, bana inanma; dön aynaya bak. Surat kırg garış. Lan bizim Özgürümüz, Özelimiz nereye gitti!
Bu suratınla söylediğin doğruna kimse inanmaz oldu.
Valla billahi dün başka bugün başka; tıpkı Demirel olduk.
Sokakta, gahvede, kimi Özel toplantıda lafın iki belini gırak diyok; şıp drake borumuza geri sokarlar.
Sen söyle gardaşım, gerçekçi sarı paşanın asgerımısın. Yoksa gonu, gomşuların çığırdığı gibim İngiliz ve bozmalardan olgunlaşan Amarigonun adamısın!
Değilsen, hakiki çılgın Türk ol.
Vur masaya!
Çığır çığır dağa, taşa, ormana nefesini duyur. Çığlığın önüne aldığın seçim olsa, vallahi billa dağ taş hepi dibinde olacak lan gardaş.
O vakti gör.
Doroslar, Garadeniz, Efe diyarı, Doğu ve Güney haloları; reize ve bahçesize nasıl gıcıklık yapacak gör!
Bizde seni görek. Yigit efemisin, goyun bostuna sarık gurtmusun!
Türkiye aşıgımısın, yoksam brojenin baş gahramanı.
Çoluk çocug herkes seni refik bilip, gaybolan umudu senlen arıyok. Ay, gün geçti. Umud ayaga galkmadı bir türlüm.
Nettin gardaaşş!
Yüzümüzü, gözümüz gara cıkar durur. Bırak kanım evladı olmayı.
Bırak Angara’yı. Çık yollara. Şeheŕ, şeher git. Gasaba, köy gez. Bağa bak Özgür gardaş, biz Anadolu milletinin yüreğinin gabısını açtığı bir garakteri var. Sofrasına oturarak, bazlamasını yiğeni heç unutmaz. Argasından can verecek gatlak savunur.
Ne dediğimi anladınmı Özgür efendi!
Ankarda oturmayacak, Türkiye’yi adım adım gezecek; bir elinde Türkiye geleceğini umuda dönüştüren projelerin, diğerinde acil erken seçim sloganın olacak.
Bak o zaman gör.
Anadolu halkını gör. Nasıl yaratacak cenneti yeniden, senin ellerindeki umutla!
Korkma!
Sönmez bu şafaklarda al sancak.
Korkma bitmez bu anadoluda devrim yolunda ölmek,
Korkma!
Ne tarikattan, ne dini saptırandan, ne ırkı kızgın çölde eritenden.
Korkma!
Önünde rehber Mustafa Kemal Atatürk, arkanda ya istiklal ya ölüm şiarına yalın ayak başı kabak koşan Türkiye halkı!
Bırak Suni gündemi ve o gündemin altını kendine sığınak yapanları.
Özgür ol! Özel ol! Turkiyenin gerçek gündemini halkın önüne çözümleriyle koy!
Genel başkan olma. CHP ve Türkiye’nin bilgi çağındaki lideri ol.
Yüzün gülsün ki halkının ve haklının yüzü gülsün.
Sokağa inki, bizi sömürge yaparak parçalamak isteyenlere güle güle Omarım çığlığı halkınla; yerde, gökte ve denizde yankılansın!
Dilden düşmeyen Erken Seçim.
Aynı zamanda her yerde çığlık çığlığa Köye, ilçeye ve il’e insin.
Bayrak senin elinde, yürek senin bedeninde, karar senin beyninde!
Korkma! Çık yola.