27 Nisan 2025 Pazar
MEKİN ŞAHİN
Pozitif bilim bir sonuca ulaşırken; önerir, iddia eder ve uygulamayla ispat eder. Ulusların insanlık tarihine bıraktıkları izi, bireyin davranışında anlaşılır. Pozitif bilim neden, sonuç ikilemi üzerinden davranışların anlaşılmasını sağlar.
Bilimsel olmayan yöntemler ise destan yada hikaye yaratır.
Kişiler ve uluslar geçmişi kendisine sunulduğu biçimde öğrenir. Geleceğe o zeminde hazırlik yapar.
Yaşamının sona erdiği ana kadar öğrenir.
İnsan sadece istenilen davranışları kazanmaz. Gözlemlediği farklı davranışıda öğrenir.
Örnek:
Sağlık için zararlı olan sigara içmek, kaba ve saldırganlık, utangaçlık, gereksiz korkular… Çevrede gözler. Öğrenir. Etkiler ve davranış haline gelir.
Yaşam boyunca elde ettiğimiz; istenen ve istenmeyen davranışlara bakarak, insan yaşamının öğrenme sürecinden ibaret olduğunu görürüz.
Öğrenme süreklidir. Öğrenmenin davranış değişikliği olduğu, davranış değişikliğini kazanmanın yolu, öğrenmenin sürekli tekrar olmasıdır.
Öğrenmenin üç ayrı türü vardır:
1.Tepkisel koşullanma.
İnsan yada halk, karşı karşıya kaldığı olayların sonuçlarını öğrendikten sonra, benzer olaylarla karşılaştığında ögrendiği sonucun çıkacağını bilir.
Tepkisini ona göre gösterir. Koşullaşmış davranış elde eder.
2.Edimsel koşullanma.
Bir davranışı pekiştirme veya cezayla, değiştirildiği öğrenme sürecidir. Aynı zamanda bu tür öğrenmeyi sağlamak için kullanılan yöntemdir.
3.Gözlem yoluyla öğrenme.
Bir kişinin diğer kişilerin davranışlarını basit olarak taklit etmesi ve çevredeki olayları bilgiler yoluyla anlamak, bilmek, algılamak yoluyla kazanılan bilgidir.
İnsanlar genel kanıyı, tepkisel koşullanmayla elde eder. Bilim adamı Pavlov deneyle ispat etti. Siyaset bilimcileri; bireyleri ve halkı tepkisel koşullandırmayla yönlendirmeyi sağladı.
Halkı, siyasi projelerinde istedikleri hedefin destekçisi yaptılar.
Yeterli geliri olan, insanca yaşam koşullarına sahip olan kişi, seçimlerde sandığa gider ve destek verdiği partiye oyunu verir.
Tepkisel koşullanmayla izah edersek:
1.Birey için uygun, geliri olma ve yaşamını sıkıntısız devam ettirmesi.
2.Geçim derdi olmayan bireyin, seçimde gidip oyunu istediği partiye vermesidir.
Buraya kadar bir tuhaflık yoktur.
Tuhaflık, koşullanma sonrası başlıyor.
Düzgün bir gelire sahip olan bireyin gelirini elinden alma veya daha hafifiyle başka birine muhtaç hale getirilmesidir.
Açlık sınırında veya yoksulluk sınırında yaşayan kişiye, temel gıda maddeleri ve kömür veriliyor.
Çalışmadan doymaya alıştırılıyor.
Sonrada sana yiyecek ve kömür veriyorum. Seçimlerde beni destekleyeceksin deniyor.
Çalışmadan karnını doyurmaya alışmış olan kişi şartlanmış olduğundan, isteği yerine getiriyor.
Yiyeceği alıyor, kendine yiyecek verene, her tür destek veriyor.
Bireyler böylece yiyecek karşılığında oy vermeye, destek vermeye koşullanıyor.
Tepkisel koşullanmanın sonraki iki yöntemi:
3.Uyarıcı olan, birey için makarna, pirinç, yağ, kömür.
4.Destek oluşturan; birey için, kendine makarna verene oyunu verme, destek verme.
Sonuç istenen hedefe ulaşıyor.
Tepkisel koşullanmanın şartları yerine getiriliyor.
Bireylere (dolayısıyla topluma) tepkisel koşullanmayla kime oy ve destek vereceği öğretilmiş oluyor.
Öğrenmenin iki kuralıda yerine getirilerek, öğrenme, davranış değişikliğine sebep olmuş ve davranış değişikliği uzun süreli hale getirilmiştir.
Neticede bilimsel metod, topluma başarıyla uygulanıyor.
AKP hükümeti, 3 Kasım 2002 tarihi öncesi hazırlandı. AKP kurulmadan önce bu sistemi kullanmasını çok iyi bilen güçler tarafından hazır hale getirildi.
3 Kasım 2002 tarihi sonrası hükümet olan AKP; aynı sistemi devam ettirerek Türkiye halkının umudu olmaya devam etti.
Bu yöntemle de en kritik seçimleri kendi lehine çevirdi.
Önümüzde bir seçim var. Tarihi net değil. Ancak AKP ve MHP gizli ve seçime dönük çalışma içinde. DEM ve Öcalan ilişkileri bu hazırlığın önemli parçası.
CHP, dünden ders çıkarmalıdır. Ülkedeki siyasi süreci ve halk önüne çıkarılacak aktörleri iyi analiz etmeli. Şu an halkla kurduğu ilişki güzel. Ama halkı kendi safına yerleştirecek alternatif çözümleri halka davranış kazandırmalı.
Ders çıkarmazlarsa, AKP stratejisinin bir parçası olmaktan kurtulamazlar.
Nasıl hazırlanıyorlar:
1.AKP’nin görünen adayı R.Tayyip Erdoğan. Görünmeyen adayı Hakan Fidan. (ABD öyle istiyor.)
2. Yönetimin başarısızlıklarını, hukuk ve adalet yokluğunu, dış dünya ilişkilerini ve üretimin eksen kaymasını, enflasyon ve alım gücünün erimesini, TL’nin erimesini; CHP düşmanlığı ve Ekrem İmamoğlu operasyonuyla üstünü örtüyorlar.
Örgütündeki gevşemeyi, örgüt toplantılarında gidermeye çalışıyor.
Bütün bunları iletişim araçlarıyla; koşullu tepkiyle, insanların zihnine yerleştiriyor.
Muhalefet ne yapıyor?
“Tayyip hırsız, baş çalan, darbeci, yargıya müdahale ediyor. Ekrem İmamoglundan korkuyor. Cumhur başkanı adayımız Ekrem İmamoğlu vb. dışında hiç bir alternatifi detaylarla, Türkiye gündemine taşımıyor. Oysa her yeri Yozgat yapmalı.
Ne birey çıkarlarına nede bireylerin oluşturduğu halka değecek söylem ve eylem sürekliliği yok.
Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı algısını halka yerleştirmek güzel. Ama aday olmadığında yeni adayı halka benimsetmek sıkıntı yaratabilir.
Bu çıkışlar sadece AKP ve Tayyip Erdoğan’ın başlattığı, Türkiye halkını koşullandırma çabalarına destek olurlar.
Süreç bu biçim de devam ederse, 2028 yılına giden yol, dikenlerden arındırılamaz.
Türkiye demokrasi mücadelesini, kurulacak demokratik devlet yönetimi ve hukukun üstünlüğü, halkın yaşam koşullarının düzeltilmesi yöntemleri ve projeleri; halkta örgütlenerek temas içinde anlatılmalıdır.
Muhalefetin gücü, devletin kurumsal yapıları değildir.
Gücü halk ve örgütlü kadrolarıdır. Halka gerçekleri anlatarak, birlikte mücadele başlatmasıdır.
Bu çalışma Türkiye’de bireylerin ve halkın, yeni davranış biçimini öğrenmesini sağlar.
Halk kendi için dogru olana destek vermeyi davranış yapar.
Sonuç demokrasi ve Türkiye halkının lehine biter.
Oyun kurucu CHP ve yönetimine duyurulur!
Başarısızlık üzerinden, yenisini koymadan hedefe gidemezsiniz!