İş Mahkemesinde görülen binlerce iş kazası davasından birinin sonuçlanıp ilamın tarafımızca icraya konulmasından sonra 25.11.2019 tarihinde yaşanan olayın asılsız ve mesnetsiz iddialarla tekrar gündeme taşıması ve peşine çıkan haberler, davalı sitede kaza tarihinde taşınmazı bulunan kat maliklerinin kat mülkiyeti kanunu 20. Maddede açıkça düzenlenen tazminat sorumluluklarından kurtulma niyetiyle giriştikleri anlamsız çabanın gürültülerinden ibarettir.
Zira yasalara uygun yargılama yapılmış, usulüne uyun bilirkişi raporları alınmış uzunca bir süre (5 yıl) yargılama devam etmiş ve neticeten İş Mahkemesi nihai kararı vermiştir. Hukuki sürecin basın alet edilerek sulandırılması, basın yoluyla hukuk sürecinin etkilemeye çalışılması oldukça yakışıksız ve bir o kadar da beyhude bir çabadır.
Olay bir sitede kapıcı olarak çalışan müvekkilimin sitede gürültü nedeniyle kendisini şikayet ettiğini iddia eden site sakini sanık tarafından görevini ifa ettiği sırada silahla ölümcül üç yerinden vurulması biçiminde olmuştur. Sanık cezadan kurtulmak maksadıyla nişanlısına siteye giriş yaparken ters bakma, laf atma girişimini öne sürmüştür. Bu ceza davasının konusu olup yargılama yapılmış bitmiş, sanık öldürmeye teşebbüs suçundan mahkum edilmiş ve cezası kesinleşmiştir. Bu haliyle olayın ceza mahkemesi boyutu ayrıca yasal sürecinde devam etmiştir.
Bugün ceza davasında olup bitenlerin bir çok açıdan da gerçeğe aykırı olarak tekrar gündeme getirilmesi hukuk davasındaki sorumluluk anlayışı ile ceza davalarındaki sorumluluk anlayışı birbirinden farklı olduğunun kat maliklerince bilinmiyor olmasıdır. Bu konuda yeterince izahat yapmamıza rağmen anlamamakta direnmektedir.
Yaşanan olayın bir iş kazası olduğu, işverenin kusursuz olsa bile yasa gereği kusursuz sorumluluk kapsamında çalışanlarının geçirdiği iş kazalarının sonucundan tazminat sorumluluğunun tam olduğu hususu gözardı edilmektedir. Nitekim mahkemece %90 kusurun silahla yaralama olayını gerçekleştiren kat malikinde %10 kusurun ise davacı işçide olduğu bildirilmiştir. Ancak işverenin kusursuz sorumluluğu gereği tam sorumlu olduğu SGK heyet raporunda bildirilmiştir.
Adli Tıp heyet raporuna göre yaralanmalarından ötürü %100 sürekli malul olduğu tespit edilen müvekkilimin ömür boyu bakıma muhtaç kaldığı belirtilmiştir. Bu rapora göre kendisine iş kazası fonundan maaş bağlanmış ve ödenen-ödenecek maaş davalı site yönetiminden sgk tarafından talep edilmiştir. 5 yıldır devam eden bu süreçte olayın iş kazası olarak değerlendirildiği davalı site yönetimince de bilinmektedir.
Müvekkilim yaşanan bu elim olaydan ötürü 5 yıldır yatağa ve tekerlekli sandalyeye bağımlıdır. Adli Tıp raporuna göre de yatağa bağımlılığı devam edecektir. Ekte gönderdiğim fotoğraflar müvekkilimin olay sonrasında yaşadığı mağduriyeti kısmen göstermektedir. Mal mülk sahibi insanların kişi başı 59 bin tl ödememek için tüm basını ayağa kaldırmalarını üzüntüyle izledik. Olayın diğer tarafı gözünü tavana dikmiş 5 yıldır yatağa bağımlı yaşayan bir insan, eli ayağı tutmayan bir eş, çocuğunun elinden tutup üç beş adım atamayan bir baba, ama mahkeme kararına rağmen tazminat ödemek istemeyen insanlar haklı öyle mi ? Her kalabalığı haklı sanmak, her konuşanı ciddiye almak oldukça yersizdir. Şimdi sırada AYM tarafından verilen karar gereği yeni bir dava ikame edeceğiz. Enflasyon farkı konusunda taleplerimiz olacak. Ayrıca yatağa bağımlı müvekkilimiz için sürekli bakıma muhtaç raporu doğrultusunda bakıcı maaşı talebinde bulunacağız.
Belirtmek isteriz ki yaklaşık üç ay önce çıkan mahkeme kararının icraya konulmasından sonra 5 yıldır olup bitenlerin yeni bir bilgiymiş gibi, üstelik iftiralar da eklenerek habere konu edilmesi etik dışı bir davranış olmuştur. Tacizden vuruldu, 12 milyon tl tazminat kazandı ifadelerine yer verilmiştir. Müvekkilim hakkında tacizden açılmış bir soruşturma dahi yoktur. Bu açık bir iftiradır. Ceza davasındaki sanığın daha az ceza almak için yaptığı savunmadan yola çıkılarak iftira atılmıştır. Ki orda tacizden değil ters bakmadan bahsedilmektedir. Bu iddia doğru ise neden bir yargılamaya konu olmamıştır? Neden bu güne kadar davalılarca ileri sürülmemiştir? 5 yıl sonra ileri sürülen İftira niteliğindeki beyanları ve özel hayata dair rencide edici açıklamaları için beyan sahiplerine ve yayıncı kuruluşlara karşı şikayette bulanma ve dava açma hakkımızı da kullanacağız.
Kamuoyuna Saygı İle Duyurulur.
Rıdvan U. Vekili Av. İsa Ayanoğlu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.