Wordpress Hosting
Korku Haritasında Bir Ülke: Türkiye

Korku Haritasında Bir Ülke: Türkiye

ABONE OL
Temmuz 6, 2025 15:12
Korku Haritasında Bir Ülke: Türkiye
0

BEĞENDİM

ABONE OL

SELMA ERDAL

Korku Haritasında Bir Ülke: Türkiye

Neden bu topraklar sürekli bir gerilimin odağı?
Neden haritalar çizilir, senaryolar yazılır; Lozan biter, Sevr hortlar, Sykes-Picot yeniden masaya gelir?
Neden bir Kürt devleti sürekli gündemdedir ama bir türlü kurulmaz?
Ve neden hep bir “dış güç” vardır da, içimizden birileri ona sinsice çanak tutar?

Çünkü Türkiye, yalnızca bir coğrafya değildir.
Burası, bir miras; bir geçiş; bir sınır, bir köprü, bir kapıdır ve aynı anda, o köprüden düşme korkusuyla yaşama biçimidir.
Bu topraklar, tarihin en eski pazar yerlerinden biridir; hem malın, hem aklın, hem de ihanetin alınıp satıldığı kadim bir mekândır.

İçerideki Korku Ticareti
İçeriye baktığımızda şunu görürüz:
Siyasetçiler ne an köşeye sıkışsa, ekonomi çökmeye yüz tutsa, adalet ve liyakat rafa kalksa, eğitim yerlerde sürünse… hemen “Dış güçler var! Biz güçlü olmasak bu kadar üstümüze gelirler mi?” savunmasına sığınılır.
Ne yazık ki bu ezber, bir kez daha halkın kulağına fısıldandığında, insanlar ekmeğini bir lira daha pahalıya almayı bile sineye çeker. Çünkü bir halk, dış düşmandan korkarken, evindeki hırsızı görmezden gelir.

Bir gece Lozan biter, sabah Sevr başlar.
Bir sabah Musul petrolü gelir, gece Kıbrıs gider.
Bir kuşak “Hep bizi bölmek istiyorlar” diye büyürken, öteki kuşak “Hep bizi birleştirecek bir kurtarıcı gelir” diye uyur.
Bu yüzden bu topraklarda en kalıcı şey ne sınırdır, ne bayraktır, ne de partidir.
Bu topraklarda en kalıcı şey korkudur. Ve en kârlı ticaret, işte bu korkunun ticaretidir.

Dışarıda masa hep kurulur. Ama içeride koltuk hep devrilir.

Dış Güçlerden Sevgilerle…
Sabah uyanırsın, haberleri açarsın: Yine bizi bölüyorlarmış.
Akşam televizyonu kapatırsın: Yine Lozan bitmiş, Sevr hortlamış, yeni harita çizilmiş.
Sosyal medyada bir bakarsın: Chomsky girmiş, Kissinger çıkmış, Bernard Lewis mezarından proje fısıldamış…

Hep birileri bizim yerimize plan yapar. Hep birileri bu milleti paramparça etmek ister.
Ve biz… her seferinde kendimizi “son kale” sanırız.

Ne garip kaledir bu!
Duvarları çürük, kapısı ardına kadar açık; muhafızları ise yalnızca caka satar.
Koca ülke, on yıllardır aynı senaryonun yeni bölümlerini izler durur; adına ister dış güç de, ister üst akıl, ister küresel çete… O güç hiç yorulmaz, bizler de hiç akıllanmayız.

Peki, kendi gücümüz ne oldu?
Biz niye yıllardır kendimizi koruyacak aklı, hukuku, adaleti, eğitimi, üretimi kuramadık?
Bir ülke niye kendi projesini üretmez de hep başkasının projesine “tepki vererek” yaşar?
Bütün bu soruların yanı sıra bir de bir siyasetçi, ne zaman köşeye sıkışsa mikrofonu eline alıp “Dış güçler var!” diye bağırınca, bütün kabahatler gerçekten unutulur mu?

Dünyada kimse, kimseyi sebepsiz sevmez. Küresel aktör dediğin çıkarına bakar.
Ama temel sorun şudur: Dış güçler boşluk sever.
İçi boş devlet, içi boş muhalefet, içi boş zihin… Hepsi hazır hedeftir.

Bugün “bölüneceğiz” diye korkanlara anımsatalım:
Bir ülkeyi harita bölmez. Bir ülkeyi cehalet, hukuksuzluk, torpil, yolsuzluk böler.

Üstelik dış güçler bu kadar hevesliyse, belki de bizim iç güçler onlara fazlasıyla fırsat veriyordur.
Selma Erdal: Didim, 3 Temmuz 2025

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP