İBRAHİM FAİK BAYAV
Önceki ayette cennet oluşumu, cennete girme olayı ve cennete girenlerde ‘şükür’ olayı anlatıldı. 44’ncü ayette ashabü’n-nar mensupları ile ashabü’l-cennet mensuplarının birbirleriyle olan mükalemesi anlatılıyor. Bakalım:
Araf Suresi 44. Birinci cümle: ”Ve nada ashabü‘l-cennet ashabü‘n-nari”. Yani, o zaman, düzen sahipleri, ateş sahiplerine seslenirler. (seslenmiş olurlar)
Soru şu: Düzen sahipleri ateş sahiplerine neden seslenirler? İki insan grubu birbirine o kadar yakın mıdır? (O kadar yakın mı olacaktır?)
Cevap: İki grup da aynı ülkede, aynı belde içindedirler. Belki aynı meclis çatısı altında bile olabilirler. Zamanımızda, dünya tek ülke gibi, belki tek belde gibi olmuş, telefonlar, görüşmeyi ve konuşmayı aynı yerdeymiş gibi sağlamıştır.
Önce iki ayrı grubun taşıdığı anlamı belirtelim:
‘Ashabü‘n-nar’ اَصْحابُ النّارِ kelimesi, şerli ve kötü kişileri tanımlar. Amaçları dünyalık kazanmak ve otoriterlik olduğundan, bulundukları beldenin ya da ülkenin bozulmasının müsebbibleridirler. ‘Nar’, نارِ silahtır. Ashabü’n–nar mensupları, güvenleri silahtan ve silahlı kişilerden geldiğinden, kendilerini itibarlı bilirler.
‘Ashabü‘l-cennet’ اَصْحابُ الْجَنَّةِ kelimesi, mülayemet üzerinde olanları tanımlar. Bu kimseler, onarmayı ve düzenlemeyi esas alırlar. Yani iyi insandırlar. Çalışmaları ülke insanlarının düzenli yaşam sürmesi içindir. Fikir üretilmesini isterler; önerilen fikre önem verirler, proje hazırlarlar. Belde veya ülke onlar sayesinde cennete dönüşür.
Ashabü’n-nar mensupları, ashabü’l-cennetin faaliyetinden menfaat edinemezlerse, onları engellerler.
Ayetteki ‘Nada’ نادى fiili, bir yerde ses verme hareketini yaptırır. O yer, ‘kulüp’ gibi basit bir yer olabildiği gibi, sükseli bir meclis binası da olabilir. Orada, konuya göre olumlu veya olumsuz ses çıkabilir. Ashabü’l-cennet mensuplarının sesi çıktığına ya da çıkacaına göre, ses olumludur ve konu önemlidir.
İyi ama, ashabü’l-cennet mensupları ashabü’n-nar mensuplarına ne için ses ederler?
Cevap: İyi davranışların iyi netice… kötü daranışların da kötü netice verdiğini duyurmak için.
Araf Suresi 44. İkinci cümle: ”En kad vecedna ma vaadna rabbüna hakkan”. Yani, Rabbimizin bize vaat ettiği şey gerçek olmuştur.
Ashabü’l-cennet ashabün’n-nara ses edip onlara bunu duyurduğuna (duyuracağına göre… Mesela ilerideki zamanda ne olmuştur?..
Mesela yüz yıllar sonrasında şu olmuştur: İkinci Dünya Savaşı’nın 1945 yılında bitiminden sonra, her ülke gibi Türkiye de cehennem ortamından uzak kalmaya çalıştı. Devleti yönetenler, kalkınma ve gelişme planlarını beşer yıllık olarak devreye soktular. Ashabü’l-cennet mensupları devredeydi artık. Anadolu arazilerinin suya kavuşması, bol mahsul alınabilmesi için baraj yapımına ağırlık verildi. Fırat nehri üzerinde YEDİ KÜPELİ şeklinde anılan Keban barajı ortaya çıktı. Bunu yapanlar ve yaptıranlar sevindiler ve sevildiler.
‘Ma vaadna’ ما وَعَدْنا kelimesi, hakim olan gücün bildirdiği kuralı ve usulü tanımlar. Kural ve usul ile hareket edildiğinde vaad gerçekleşecek, hür ve güzel yaşam oluşacaktır. Ashabü’l-cennet grubu, usule ve kurala uyum ile neticeye ulaştıklarından, bunu diğer gruba duyururlar. Türkiye’nin ”Cennet ülke” şeklinde anılmasının sebebi budur.
‘Rabbüna’ رَبُّنا kelimesi, uyarıcılık, öğreticilik ve yetiştiricilik vasfı taşıyan gücü belirtir.
Araf Suresi 44. Üçüncü cümle: ”Fe hel vecedtüm ma vaade rabbüküm hakkan? Kalu; Neam”. Yani, Siz de, rabbimizin size vaad ettiğini hakk olarak buldunuz mu? Onlar da ‘evet’ derler. Boyunları, o an için, mutlaka bükük kalmıştır.
Boyunları bükük kalan ashabü’n-nar mensuplarının, kötü niyetlerinin karşılığını almadıkları düşünülemez.
Araf Suresi 44. Dördüncü cümle: ”Feezzene müezzinün beynehüm en lanetüllahi ala’z-zalimine”. Yani, bir duyurucu, Allah’ın lanetlemesi zalimlerin üzerine oldu, diye duyurmuş olur. Bu ifade, onların niyetlerinin karşılığının ne olduğu fikrini bize verebilir.
‘En lanetüllahi’ اَنْ لَعْنَةُ اَللّهِ kelimesindeki ‘lanet’ لَعْنَةٌ terimi, tardetme, kovma ve uzaklaştırma olayına verilen isimdir. Bu terimi Müslümanlar, genellikle, Allah’ın af ve mağfiretinden uzaklaşılması anlamında kullanıyorlar. Ayet ifadesi, günü geldiğinde, ashabü’n-nar mensuplarının, ashabü’l-cennet mensuplarının arasından veya yakınından uzaklaştırılacaklarını ima ediyor.
Nasıl olacaktır bu?..
Cevap: Düzeni bozma suçlamasıyla muhakeme edilerek.
‘Feezzene müezzinün’, فَاَذَّنَ موءَذِّنٌ kelimesi, zamanımız için düşünüldüğünde, muhakeme sonucunu bildiren kişi veya makamı belirtir. Karar metni, suçlananların bizzat kendilerine okunup duyurulur.
‘Ala’z-zalimine’ عَلَى الظّالِمينَ kelimesindeki ‘zalimin’ sıfatının onlara verilmesinin sebebi, kurala zıt davranışlarıyla toplumda ya da ülkede zarar oluşmasına yol açmalarıdır.
İbrahim Faik Bayav
(08.05.2024 09:15)