Birinci trimester (ilk üç aylık dönem)
Gebeliğin bu ilk dönemi özellikle ilk gebeliğini yaşayan anne adaylarında gebeliğe bağlı bulantı-kusma, yorgunluk, uykuya eğilim, meme hassasiyeti gibi belirtilerin sıkça yaşandığı bir dönemdir. Bazı anne adaylarında “tiksinme” eşinin normal vücut ve nefes kokularına bile tahammül edemeyecek kadar ileri boyutlarda olabilir.
İlk gebeliğini yaşayan anne adayları bu dönemde gebelikte kendilerini nelerin beklediği konusunda endişelere kapılabilirler. Özellikle plansız oluşan gebeliklerde doğum sonrası artacak olan sorumluluklar, anne rolünü üstlenmede yaşanacak zorluklar, doğumun ve aileye katılacak yeni bireyin getireceği maddi yük ve diğer sosyal özellikler anne adayında kaygı ortaya çıkmasına neden olabilir. Duygusal dalgalanmalar, bedenin gebeliğin ilerlemesiyle alacağı görüntü ile ilgili olumsuz düşünceler yine erken gebelik döneminin sık rastlanan ruhsal değişiklikleri arasındadır. Bazı anne adayları bu dönemde cinsel ilişkinin kendilerine ya da bebeklerine zarar vereceği, düşüğe neden olacağı korkusunu yaşayabilirler.
Tüm bu bedensel ve ruhsal değişiklikler libido azalmasına ve çoğu durumda anne adayının cinsel ilişki ihtiyacını ikinci plana atmasıyla sonuçlanır ve cinsel ilişki sıklığı azalır. İlişki esnasında memelere dokunulduğunda cinsel nitelikli uyarandan çok ağrı oluşması, genital bölgenin kanlanmasının artmasıyla bölgenin nispeten daha ödemli hale gelmesi ve penisin girişi esnasında ağrı ortaya çıkması gibi nedenler de libido azalmasına katkıda bulunur.
Tüm bunlarla birlikte gebelikte genital bölge kan akımının fizyolojik olarak artması anne adayının orgazmı daha yoğun yaşamasına neden olur. Kanlanma artışı genital bölgedeki salgı bezlerini de güçlendirdiğinden ilişki öncesi genital bölgede nemlenme daha kolay hale gelir.
İkinci trimester (3-6 ay arası dönem)
İkinci trimester anne adayının gebeliğin fiziksel değişikliklerine uyum sağlamaya başladığı bir dönemdir. İlk aylarda görülen belirtiler yavaş yavaş ortadan kalkar ve anne adayı bedensel olarak kendini daha iyi hisseder.
Bu trimester gebeliğe ruhsal uyumun da başladığı dönemdir. Anne adayı artık gebe olduğu gerçeğini ve hayatına getireceği değişiklikleri kabul etmiştir. Anne olma fikri birçok anne adayına heyecan verir.
Bedendeki değişiklikler de kabul edilmiştir. Karnın büyümesi ve bebeğin hareketlerinin hissedilmesi anne ve baba adayı için bir mutluluk kaynağıdır.
Böylece ikinci trimesterde fiziksel yakınmalarından kurtulan ve psikolojik olarak gebeliğe daha çok uyum sağlayan anne adayında cinsel ilişkiye karşı ilginin arttığı gözlenir.
Birinci trimesterde başlayan genital bölge ve memelerdeki kanlanma artışı bu trimesterde de devam eder. Kanlanmanın artması anne adayının orgazmı çok daha yoğun yaşamasını sağlar.
Uterus kasılmaları:
Normal bir cinsel ilişki esnasında ve özellikle orgazm oluştuğunda uterusta kısa süreli kasılmalar meydana gelir. Bu kasılmalar gebe olmayan ya da gebeliğin ilk aylarında olan kadın tarafından hissedilmezler. Ancak uterusun büyümesiyle özellikle ikinci trimesterden itibaren bu kasılmalar anne adayı tarafından belirgin bir şekilde hissedilir. Bu uterus kasılmaları esnasında bebeğin hareketleri geçici olarak azalır. Normal seyreden bir gebelikte bu kasılmaların bebeğe herhangi bir zararı sözkonusu değildir. Kasılmalar bittikten kısa bir süre sonra genellikle bebek hareketleri artmış bir şekilde yeniden başlar. Bu konuda tecrübesi ya da bilgisi olmayan anne adayında kasılmalar ve bebek hareketlerinin azalması endişe kaynağı olabilir.
Üçüncü trimester (6. aydan doğuma kadar olan dönem)
İkinci trimesterde azalan fiziksel şikayetler bu dönemde uterusun büyümesine paralel olarak farklı bir şekilde tekrar ortaya çıkabilir. Yorgunluk, uykusuzluk, mide problemleri (yanma), uterusta belli zamanlarda oluşan hazırlayıcı kasılmalar (Braxton-Hicks kasılmaları), bacaklarda kasılmalar, memelerden süt gelmesi gibi belirtiler, cinsel ilişki ve orgazm esnasında ortaya çıkan güçlü uterus kasılmaları libidonun azalmasına ve anne adayının cinselliği yeniden ikinci plana atmasına neden olabilir.
Yaklaşan doğumun verdiği ağrı duyma korkusu, doğumda normaldışı bir durum oluşacağı korkusu gebeliğin bu dönemine damgasını vurabilir.
Uterusun büyümüş olması nedeniyle ilişki esnasında belli pozisyonlar daha ağrılı ve rahatsızlık verici olmaya başlar. Çiftlerin bu dönemde değişik pozisyonlar arasından kendilerine uygun olanını kendileri belirlemeleri gerekir.
Pelvis bölgesindeki fizyolojik kanlanma artışı ve yoğun uterus kasılmaları cinsel ilişkiden alınan hazzı ve orgazmın yoğunluğunu artırır.
Lohusalık dönemi
Lohusalık dönemi doğum eyleminin verdiği tükenmişlik ve yorgunluk belirtilerinin ortaya çıktığı, aileye katılan yeni bireyin bakımı için uykusuz kalınan gecelerin yaşandığı bir dönemdir.
Doğum eyleminde vajina mukozası incelmiş, vajinanın cinsel uyarıya bağlı olarak verdiği nemlenme cevabı azalmış, doku travmasına bağlı olarak genital bölgede şişkinlik ortaya çıkmıştır ve bölge ağrılıdır.
İlişki esnasında ağrı duyma korkusu, epizyotomi (bebeğin başının çıkması için kesilen bölge) yerine ya da ameliyat yerine zarar verme korkusu, vücut imajı hakkında olumsuz düşünceler, emzirme esnasında ortaya çıkan cinsel uyarılmadan heyecanlanma ya da suçluluk duyma gibi ruhsal değişiklikler sık gözlenir.
Lohusalık döneminde cinsel uyarılma süresi uzar. Bebeğin ağlaması ya da emzirme zamanının gelmesi gibi etkenler annenin ilişki esnasında konsantrasyonunu yitirmesine neden olabilir.
Sonuç olarak lohusalığın başından 4-6 hafta sonrası döneme kadar cinsel ilişkiye ilgi azalmıştır. Kadınların çoğu 6 haftalık aradan sonra ilişkiye tekrar başlamayı uygun görürler. Bir kısmı ise daha kısa süre içinde kendilerini hazır hisseder hissetmez cinsel yaşamlarına kaldıkları yerden devam ederler.