OKTAY EROL
Yurttaşın gündemi “geçim”, yurttaşın vekilinin gündemi “benim adamım olsun” yarışı! Chp Genel Başkanı Özgür Özel’de benzeri sözleri sıkça yineliyor ya… “Bu asgari ücretle, bu açlık sınırı emekli aylığıyla insanlarımız geçime zorlanırken, iktidarla hiçbir demagojiye girmek istemiyorum” diyor! Yurttaşın yüreğini/ böbreğini/ beynini saran yağ katmanının erimesini sağladı mı; hayır! Peki, Özel dediklerinde içten mi, gerçekten yurttaşın geçimi gündemi mi? Yaşananlar karmaşık!
Yıllardır politikanın içinde, birkaç aydan bu yanan da partinin başında! Üstelik “değişim” estirerek, “değişim” sözü vererek, üstelik parti tabanının sesini dinleyeceğini söyleyerek, üstelik partide “demokratik” kanalları etkinleştireceğini vurgulayarak… Tüm bunlar, “yurttaşın gündemi, gündemim” olgusuna bağlamak istiyorum! Milletvekili ya da belediye başkan adaylarının eğilim ya da önseçimle belirleneceğini kurultay salonunda söylerken tribünler ne denli coşmuştu öyle; anımsayın!
***
Elbette yurttaşın durumu iyi değil! Gelecek konusunda “hayalleri” kapalı! Devletin kurumunun açıkladığı “açlık sınırı” altında milyonlarca yurttaş yaşamını sürdürürken, “iktidar” piyasanın/ alım gücünün ne denli zorluklar oluşturduğunu görmüyor/ bilmiyor olmalı ki “kimseyi enflasyon altında ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” diyebiliyor! İşte burada da “muhalefet”, enflasyon altında ezilen milyonlardan örnekler vererek “iktidarın” sözlerini çürütmeye çalışıyor!
Öyle de, bir anlamı olmuyor! Mevlana’nın sözlerini üzerinde biraz oynayarak yazayım; suskunluğum soylu oluşumdandır, her lafa verilecek karşılığım var, ancak bir söze bakarım söz mü diye, bir de söyleyene bakarım inandırıcı mı diye… Evet, “inandırıcı” mı? Verdiği sözün arkasında mı, dediklerini çabucak unutturmaya mı çalışıyor, yoksa anımsatan kızıyor mu, soyut sözlerle geçiştiriyor mu?
***
Şu sözü anımsıyorum: önseçim güvencesi olan bir genel başkan olacağım, söz veriyorum! Bu sözleri söylene, ardından sözlerinin arkasını getirmeyip, geçmişin saçma/ sapan aday belirleme yöntemiyle partiyi de, parti tabanının da, seçim sürecinin üstüne kara bulutlar yayana Mevlana’nın bir diyeceği olurdu kesinlikle! Belki de “içte gerginlik, dışta barış olmaz” derdi; kim bilir!
“İçte” denilince yalnız “iktidara” yakın medyada yazılmıyor, “geciken” adaylar konusu… Günlerdir bir türlü açıklanmayan “adaylar” konuşuluyor! Üstelik o denli “çirkin” şeyler ileri sürülüyor ki; böyle bir durum içinde yer alanların yurttaşı da, yurttaşın yaşadığı sıkıntıyı da anlaması/ düşünmesi olanaksız!
***
Günlerdir “kesinleşmeyen” adaylıklarını içlerine dert eden aday adayları Ankara’dan bu yanan gelmiyor! Yaşadıkları kentlerden, çocuklarından uzakta! Kimin gözüne gireceklerini, kime kendilerini anlatacaklarını bilmekten uzaklar! Deniyor ki; parti de “üç baş” var, bunlar genel başkan, Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu… “Başlardan” her biri kendi “adamlarının” aday olması için bastırıyor! Özellikle Chp’nin güçlü olduğu yerlerde bu anlaşmazlık daha da açık yürüyor! Bir yandan da grup toplantılarında yerinde durmaz yaramaz çocuk gibi haykırıyor; bölgeniz çalışın, seçimleri alın!
Evet, Özgür Özel tek başına değil! Evet, birlikte yola çıktıklarına danışarak karar verecek! Ama böyle verdiği sözleri bir yana atarak değil! Baştan bu yana “genel merkezin belirleyeceği aday her zaman küskün oluşturur, parti tabanını sarsar, inandırıcılığı körler” diye delleneniyoruz! Bir kez dinlemeyi deneseniz, bir kez tabanın varlığını anımsasanız “her şey güzel” olacak da; is-tek-siz-si-niz!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.