Emekli yaşamının “son kıyısında”; anlayın!

Emekli yaşamının “son kıyısında”; anlayın!

ABONE OL
Aralık 8, 2023 19:17
Emekli yaşamının “son kıyısında”; anlayın!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

OKTAY EROL

Çok çalışarak, üstelik “enflasyon altında ezdirmeyeceğiz” denilerek yedibinbeşyüz lirayla “iyi yaşa” diye direktiflerde bulunarak “yaşamın bir kıyısına” terk edilen emeklilerin her geçen gün soluyacak alanları daralıyor!

Yaşamanın da, yürümenin de, sevmenin de, ayakta kalmanın da, doymanın da, yaş almanın da bir “bedeli” var! Tüm bunları, “emekli” olacak yaşa değin varan herkes “hak etmiş” demektir! Yaşamının geri kalan “sürecinde”, karşılaşacağı zorlukları, sağlık sorunlarını, temel gereksinmelerini, dinlencelerini, sosyal katılımlarını karşılamanın  “bedelini” ödemiş olmalıdır ki; “emeklilikte” kimseyi gereksinmeden, zorlanmadan yaşamını sürdürmelidir…

Şimdi soru şu: emekli olan biri, bu sayılanları gerçekleştirebiliyor mu, yaşamının “son kıyısından” hoşnut mu?

***

Milyonlarca “emekliden” kaçı onbin lira aylık alıyordur acaba? Onbin lira… Bundan altı/ yedi yıl önce bir araç alacak bir bedel, bu yıl kurbanlık bedeliydi!

Hani “o” çok çalışanların bir türlü anlaşamadıkları, köşesinden/ kıyısından/ üstünden/ altından kırparak haftalarca süren görüşmelerin ardından, çalışanı köle/ patronu sahip yapan karar sonrasında çıkan anlaşma “çalışanlara” sorulmadan, asgari ücretlilere “bu yeter mi” diye duyarlılık gösterilemeden sonuca bağlanır da “al sana kalan” denir de, ancak bir “kurbanlık” almaya yeter ya…

Emeklilerin durumu daha da “acınası” durumda! TÜİK, nelere dayandırılarak oluşturulduğu belirtilmeyen verilerini açıklayacak, bugüne değin açıkladığı tüm “verilerin” normal yaşam koşullarının oldukça gerisinde kaldığı bilinecek, ardından da “küçülen ekmeğiyle, daralan yaşam alanıyla” alay edercesine “”enflasyona kimseyi ezdirmedik” denecek!

***

Gerçekten, bazen düşünürken “kendim” olmaktan çıkıyorum, “aklımdan” kuşkulanıyorum, bu denli emek/ emekçi karşıtının “alaysı” tutumlarına anlam vermekte zorlanıyorum!  Bunca “tutarsızlık” azmış gibi, bir de “tarihin en büyük emekli zammı, hükümet emekliyi sevindirecek” benzeri başlık atan gazetelere de, bu tümceyi yineleyen ekran gaspçılarına da “söz” bulamıyorum!

Özellikle hem emekli, hem de asgari ücretin “büyük” olduğunu ileri sürenler şimdi ne yapın biliyor musunuz? Çocuksuz, iki kişilik bir ailenin; kira, market, elektrik/ su/ doğalgaz/ telefon masrafı, market, pazar giderini üst-üste koyarak toplasın!

Bu iki kişilik ailenin ne giyecek gömleğe/ pantolona, ne dinlenecek denize/ yaylaya, ne gezecek parka/ sergiye, ne karşılayacak eşe/ dosta gereksinmesi olmasın! Sabah evin içinde, gün içinde evin içinde dört duvar arasında, akşam yine aynı gece havasında yaşamlarının sonunu beklesin!

Bunu yaptığınızda; böyle “emeklisi” olan toplumların “doyumsuz” kaldıklarını, birçok “sağlıksızlığı” birlikteliğinde getirdiğini, yetişen kuşağın gelecek kaygılarını artırdığını, emekliyi yaşamının “som kıyısında” açlıkla sınadığınızı bilmiyor/ anlamıyor/ düşünemiyor olamazsınız!

Bana “yanılıyorsun” demeyin; emekçi yanım acılanıyor!

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP