ÖNCER ÜNLÜ – BAŞYAZAR
Bu gün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
Bundan tam 103 yıl önce, 23 Nisan 1920′ de ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz açıldı. Bu kurulacak olan yeni ve bağımsız bir devletin ilk adımıydı. Arkasından tarihe kalıcı izler bırakan adımlarımız geldi ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’imiz ilan edildi.
Çocukları çok seven ulu önder, Cumhuriyetin ilanından sonra, tüm çocuklarımıza dünyada eşi benzeri olmayan bir armağan verdi ve 23 Nisan gününü “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak kutlayacağız dedi.
6 Şubatta meydana gelen ve hala içimizde fırtınalar koparan, derin yaralar bırakan büyük Maraş ve Hatay depremlerinin ardından, bu yıl 103. kez kutladığımız bu bayram gününde tüm ülkemizin yüreği, gerçekten buruk ve hüzün kaplı. Depremin ardından binlerce çocuğumuzu toprağa verdik, yüzlercesinden de hiç bir haber yok ölü mü diri mi? diye.
Yaşasalardı, nur yüzlü, yerlerinde duramayan, çalışkan, geleceğimizin ışıkları olacak kızlı, erkekli, bu minikler, bu yavrular eminim ki; bu gün ellerinde bayraklar, balonlar, üzerlerinde rengarenk, bin bir desenli elbiseleriyle, etekleriyle, şortlarıyla, formalarıyla annelerinin, babalarının, abilerinin, ablalarının dedelerinin, ninelerinin ellerinden tutarak okullara, caddelere, meydanlara, bayram yerlerine gidecek coşkulu bir şekilde bayramı kutlayacak, anılarında hiç unutmayacakları bir bayram yaşayacaklardı.
Kim bilir ? Sarı saçlı, beyaz yanaklı, bir kızım kürsüde şiir okuyacaktı, kısa siyah saçlı, bir oğlum, sınıfta arkadaşlarıyla öğretmenlerinin öğrettiği ” 23 Nisan Marşı’nı ” söyleyecekti. Belki ikizler törende halay çekeceklerdi, belki de “Türkmen Gelini ” türküsünü söyleyeceklerdi. Kim bilebilir ki! Bazısı, “Yumurta Taşıma ” oyunu oynayacak, bazısı da ” Çuval ” la yürüme yarışmasına katılacaktı. Belki 3. sınıf öğrencisi Elif kız, 23 Nisan konulu resim yarışmasında birincilik ödülü alacak, 4.sınıf öğrencisi Arda oğlan da kaymakamın koltuğuna oturacaktı. Ana sınıfına giden, İsmail, Beren, Hira, Kadir, Hilal, Göksel, Yusuf, Öykü ve arkadaşları da öğretmenleri eşliğinde ront oynayacaklar, aileleri de onları ölümsüzleştirip videoya çekeceklerdi.
Ne acı ki bu saydıklarımın hiç biri gerçekleşmedi. Belki bu günahsız minikler, cennette meleklerle bu oyunları oynuyorlardır.
Belki bugün yurdumun dört bir yanında gümbürdeyen davul zurna sesleri vardır. İnanıyorum ki o davulların, zurnaların içinde de bir hüzün var, onlar da isteksizce çalıyor çalmak istemiyorlar muhtemelen ama görevlerinin de bilincindeler.
Belki, binlerce kızımız, oğlumuz, öldü ama inanıyorum ki onlarda bir yerlerden, okullardaki, bayram alanlarındaki törenlerde vıcırdayarak, bıcır bıcır konuşarak, en güzel giysileriyle bayramın heyecanını yaşayan, köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir, okul okul, halay çeken, horon tepen, zeybek oynayan, ata barı gösterisi yapan taydaşlarını, arkadaşlarını büyük bir mutlulukla, heyecanla seyrediyordur.
Bugünün küçükleri yarının büyükleri olacak kızlarıma, oğullarıma bakıyorum her daim hepsi capcanlı, dipdiri. Gözlerinde şimşek şimşek Atatürk, gönüllerinde buram buram Atatürk sevgisi, Atatürk meşalesi; dağıyla, taşıyla böceğiyle, kuşuyla, yanık yüzlü insanlarıyla adım adım, karış karış canım memleketim… Türkiye’m!..
Kurtuluş Savaşı’nda ninelerimiz, dedelerimiz, analarımız, bacılarımız, kardaşlarımız savaşırken, bu yerler bizim, öz yurdumuz bir karış toprağını kimseyle paylaşmayız demiş; dünyaya kafa tutan o büyük adam Mustafa Kemal Atatürk.
Gazi Mustafa Kemal, bu bayramı tüm çocuklara adarken şunu çok iyi biliyordu. Onlar, bugünün çocuklarıydı ama yarının da büyükleri olacaklardı. Her biri ülkenin yönetiminde görevler alacaktı, ülkeyi daha da yükseklere çıkaracaklardı.
Sevgili Çocuklar,
Her 23 Nisan Çocuk Bayramı geldiğinde hep beraber sevinin, eğlenin, bayram yapın, ülkemizin kurtuluşunu kutlayın. Evet bugünün çocuğusunuz ama yarının da büyüğü olacaksınız. Büyüdükçe yüce önderi daha da iyi anlayacaksınız, atalarınızın sizler için çektiği cefaları, sıkıntıları daha iyi idrak edeceksiniz. Bu yüzden sizlerin birinci görevi zamanı geldiğinde ülkemize, Türkiye Cumhuriyet’ine canınız pahasına sahip çıkacaksınız. Onu koruyup yücelteceksiniz. Ülkemiz sizlerle güç bulacak, sizlerle yaşayacaktır. Bunu yediğiniz ekmek, içtiğiniz su gibi bilmelisiniz.
Sevgili Çocuklar,
Unutmayın; bu bayram sadece dünyada biz de vardır ve bizim çocuklarımıza hediye edilmiştir. Dünyanın diğer ülkelerindeki çocuklar bile her yıl 23 Nisan’da ülkemize gelip, sizlerle bayram coşkusuna katılmakta ve ülkelerine döndüklerinde Türk çocuklarının ne kadar şanslı olduğunu ömürleri boyunca anlatmaktadırlar.
Sevgili kızlarım, oğullarım;
Şimdi çocuksunuz ama geleceğe de şimdiden hazırlanmak durumundasınız. Hem de en güçlü olarak. Bilimden ve ilimden kopmadan, çağın ve teknolojinin getirdiklerinden faydalanarak, güçlü ve geçerli bilgilerle donanarak ATA’mızın sizlerden isteklerini ve beklentilerini yerine getirmek durumundasınız. Görevlerinizi başarıyla yerine getirirseniz, işte o zaman bu ülke uğruna şehit düşenlerin ruhları ve kabirleri huzura erer.
Sevgili çocuklarım, bu güzel günde yüzlerinizde çiçek çiçek gülücükler açsın, neşeniz, sevgi naralarınız dünyanın her noktasına kesintisiz biçimde ulaşsın, çınlasın. Hep birlikte, beraberce nice güzel, aydınlık dolu günler, nice güzel bayramlar görelim. Aydınlık ufuklara doğru önce küçük adımlarınızla, yarın da büyük adımlarınızla yürüyün, koşun ve ulaşın.
NOT: Sportif faaliyetlerde bulunmak için, Kıbrıs’tan gelip, Adıyaman Isios Otel’de ölen çocuklarımızı da bir kez daha rahmetle anıyorum.