Üç yıldır eğitimde yaşananlar tam bir çıkmaz, gelecek için tam bir kaygı dolu! Okula yeni başlayanlar ilkokul sona gidiyor, ortaokulda olanlar liseye, lise sıralarındakiler de üniversite hazırlıkları yapıyor şimdi!
Bu kuşaklar yüz yüze eğitim yapmaktan uzak kaldı, okul bahçesinde oynayamadı, arkadaşlarıyla birlikte gülemedi/ tartışamadı/ paylaşamadı…
Corona virüs, ardından yüzyılın yıkımı; bir yandan öğrencileri, bir yandan ailelerini, bir yandan da yaşadıkları toplumun gelecek umutlarını yaraladı, belirsizleştirdi, deneyimsizleştirdi!
En önemlisi de “iktidar”, eğitimin bu denli çöküşüne izleyici kaldı! Şu an deprem bölgesinde yaşananlar düşünüldüğünde, hiç de umursar olunmadığı ortada!
***
Eğitim, salt kişinin kendisi için değildir; yaşadığı toplum içindir, yaşadığı süreç içindir, gelecek içindir, yaşananları sorma/ sorgulama içindir, yaşadıklarını “iyi” anlamak içindir!
“İşleyen demir ışıldar” özlü sözü, eğitimin tanımına/ gerekliliğine de ışık tutar! Yurttaşları eğitimsiz olan toplumların bireyleri gelecek öngörüsünden, bilimsel sorgulamadan, sorun çözmeden de uzak olurlar! Korkulu olurlar, çözümsüz olurlar, yazgıcı olurlar, biatçı olurlar, mutsuz olurlar…
Çözülmesi en kolay sorunlar karşısında bile karamsarlık yaşar!
***
Deprem bölgesinde yaşananlar en çarpısı örnek! Aradan bir ayı aşkın süre geçmesine karşın, “yıkımın” korkusunun aşılamamış olmasının, her gün yeni bir kaygıyla karşılaşılmasının, geçen süreçte sorunların çözülememesinin/ “iktidarın” beceriksizliğinin nedeni “bilginin” üretildiği “eğitim” değil mi?
Bilgisizlik “korkuyu” oluşturuyor, “korku” da mutsuzluğu, oradan oraya savruluşu…
Geçtiğimiz günlerde anlattı biri… Yakın zamanda Japonya’ya gitmiş. Yetmiş-seksen katlı bir apartmanın en üst katındaki kafede ağırlamışlar! İkiyüz-ikiyüzelli metre yükseği onbeş-yirmi saniyede çıkacak asansöre bindiğini, ağırlama başlamadan da “arkadaşlar, şu an yerden ikiyüz metreden yüksekteyiz. Bölgemiz deprem kuşağı olduğundan dolayı her an bir deprem sarsıntısı yaşanması olası. Ama hiç sıkıntı değil! Yapımız çok yüksek sarsıntılara karşı bile güvenlidir. Rahat olabilirsiniz” diye açılış konuşması yapılıyor!
İşte, “eğitim” denilen olgu bu!
***
Mutlaka izlemişsinizdir! Deprem bölgesindeki ortaokul ya da lise son öğrencilerinin “kitap bulamıyoruz, sınava hazırlanamıyoruz, derse çalışamıyoruz” kaygılarını çözmek için “göstermelik” birkaç nokta dışında öğrenciler destek göremediklerini konuşuyor sürekli…
Duyan ya da çözmek isteyen var mı bilmiyorum! Varsa nerede, kim? Bu kuşağın kendini/ geleceğini yenileyebilmesi, yaşadığı topluma iz bırakabilmesi için “eğitim” hakkının alınmasının bedelini kim/ nasıl üstlenecek; soruyorum, yanıt…