ADNAN DENİZ
EĞİTİMCİ/YAZAR
Bir ekim sabahının sessiz ve alaca karanlık bir mekanında yürüyorum.Evlerde sessiz soluklar, sokaklarda ışıklar yanıyor ve çoğu insan uykunun en tatlı rüyasına dalıp gitmişler.
Uyurken herkes ne kadar mahsum diye düşünüyorum.Sanki birazdan kopacak çığlıkların,açlıkların,acıların,mutsuzluğun sebebi bunlar değiller.Birazdan bir çocuk ağlayacak,bir anne feryadı figan edecek,bir baba işe gidecek ve bir çocuk okul peşinde geleceğinin planlarını yaparken,bir genç kız aynada saçlarını tarayacak,daha çok sevsinler diye beni.
Bir çöp arabası geçti yanımdan,üstündeki çöpcülerin yüzleri yaşanmış bütün ızdırapların çizgileri ile dolu doluydu.Bir köpek havladı amaçsız.Köpekliğinin en büyük delilini havlayarak göstermek ister gibiydi.Dişini gösterse de arasıra ısırma cüretini kaybetmiş sanki sahibine yalvarır bir sesle açlığının dayanılmaz hafifliğini duyurmak ister gibiydi.
Bir horoz ötmeye çalıştı.Genç bir horozdu anlaşılan biraz mahçup ve biraz ürkek,biraz gülerekten kendini sanki tavuklarına kanıtlamak ister bir durumu vardı. Ve tavuklar gıdaklayarak sesleriyle yumurtanın önemini vurgulama peşinde olanca bir gayretin içindeydiler.
Bir bakkal,son demlerini yaşadığını biliyor, mecburiyetin yarattığı kişilik hissi ile dükkanının darabasını açmaya çalışıyordu.
Yollardan araçlar geçmeye başladı.Sürücülerin yüzlerinde gelecek kaygısının yarattığı ızdırapları okumak hiçte zor değildi.
Bir adam geçti yanımdan koşar gibiydi.Verdiğim selamı yarım ağız alıyor gibi yapıp,hızlı hızlı gözden kayboldu.Kanal boyu bir su akıyor,üzerinde ördekler sabah sarhoşluğu ile ne yapacaklarını kestiremeden yüzmeye çalışıyordu.Ağaçlar birer birer veda ediyordu yapraklarına.Ne bir ağıt nede bir ayrılık şarkısı vardı matemlerinde.
Gökyüzü,yeni yeni aydınlanıyor,Güneş sabahın en halsiz haliyle mızmızlanıyordu.Bazı evlerden yumurta kokusu,bazılarından yanmış ekmek kokusu yükseliyor,midem açlığın tamtamlarını çalıyordu.Bir bakkala günaydın dedim.Bakkal bütün cüretiyle bir şeyler satmanın en koyu sözlerini bana sarf ediyordu.
Yollar,insan ve hayat devam ediyor,yeni yeni insanlar yeni umutlarla sokaklara akıyor ve dünya yeni bir güne başlıyordu.Fırıncının yanından geçtim şimdi.Ekmek mis gibi kokuyordu.Almakla almamanın ince bir çizgisinde gidip geliyordum.Ekmeğin bütün kalorisi üzerime bindi.Ve yinede bir ekmek almaktantan kendimi alamadım.Eve doğru yürüdüğünde yorgunluğumun bana verdiği kilo verebilme ümidi bütün varlığını sarmıştı bile.O gazla bütün yokuş bitivermişti önümde.
Yeni bir gün başladı derinden derine ve yeni ümitler yükseliyordu yarınlara ve herşeye rağmen yaşamak güzeldi.Ah…şu yürüyüşünün yorgunluğu da olmasa.