ADNAN DENİZ
EĞİTİMCİ/YAZAR
Günümüz insanı bazen o kadar tuhaf davranışlarda bulunuyor ki, şaşırmamak mümkün değil. Kişilerin kendi doğrularıyla ve inançlarıyla yaşaması ve bu kişilik oluşumu doğrultusunda davranışlar üretmesi beklenir. Aslında bu oluşum kişinin karakteridir. Karakterli insan dendiği zaman kişilik özelliklerinden taviz vermeyen ve ortak doğrularla toplumdan onay gören davranışlara sahip insanlar anlaşılır.
Toplumumuzda insanlar bukalemun gibi durmadan değişebilmekte ve kendi özelliklerinden taviz verebilmektedir.Bu davranışları doğrultusunda belki bazı maddi menfaatler elde edilebilinir.Ancak şurası gayet açık ve net bilinmelidir ki,bu tür insanlara gösterilen ilgide aynen bu tür kişilerin yaptığı gibi sahte ve yalandan ibarettir.
Bu tür davranışlar devamlı yanında yalanı beraberinde taşır. Dini anlamda münafıklık, riya”da diyebileceğimiz içi başka dışı başka insanların ortaya çıkmasına neden olur. Aslında bu toplum açısında çok korkunç bir hezeyandır. Çünkü devamlı kişileri birbirine düşüren, kendi çıkarı için arkadaşlarını ya da aile üyelerinden birini anında harcayabilecek tipte insanların ortaya çıkmasına yol açar.
Aslında kişilerin kim olduğunu, dünya ve ahiret hayatından ne beklediğini bilmesi zaruridir. İşte bu bilinç hiçbir konudan kişinin kendi değerlerinden taviz vermesine imkân vermez. Kişiler yaşadıkları hayattın vicdani ve ahlaki muhasebesini yapmak zorundadırlar. Eğer bu tür bir hesaplaşmayı yapabilirlerse ne karakterlerinden taviz verirler nede yalan, riya ve insanları birbirine düşürmek gibi davranışlara meyil gösterirler.
Günümüz insanı başkalarının mutsuzluğu üzerine mutluluk kurmak istemektedirler. Bunun örneklerinden en belirgini hep ben olgusudur. Eğer kişiler hep ben diye hareket ediyorlarsa o toplumda yaşama barışını tesis etmek çok zordur.””kendin için istemediğini, başkası içinde isteme””aslında bu düsturla yola çıkıldığı zaman insanların birbirini anlaması ve sevmesi daha da kolaylaşır.
Hayattan ne istediğimizi bilmek çok önemlidir. Bütün kişsel tavizlerden sonra zengin ama onursuz bir insan gibi mi yaşamak, yoksa kendi karakterinden taviz vermeden, çalışarak, alın teriyle kişiliğinden taviz vermeden onurlu yaşamak mı? Aslında, konu gayet basittir. Ruhen ve vicdanen rahatlığı, yalan dolanla kurulmuş kişiliksiz bir hayata tercih etmektir.
Kendimizle çelişmeden yaşayabilmenin yolu budur. Yani, hayatı her şeye rağmen kişiliğinden taviz vererek yalan dolanla maddi bir arenaya çevirmek değildir.
Toplumda aslında bu tür kişileri rahatlıkla tanımamız mümkündür. Nasılmı? O tür insanların arkadaşlarına bakarak ve onların toplum içerisindeki durumunu değerlendirerek bu kişileri bulmak pekâlâ mümkündür.
Siz siz olun kesinlikle karakterinden taviz veren ve bunun sonucunda insanları birbirine düşüren, yalan ve riyadan kaçınmayan insanlardan uzak durun. İnsanları gözlemleyin ve kişiliksiz bir şekilde devamlı kişileri çıkar kapısı olarak gören insanlara yaklaşmayın. Kendinizle çelişmeden yaşamanızın yolu bilin ki kendiniz olabilmektir.