Casiye Suresi’nde ‘Mülk Allah’ındır’ Ne Demek? 

Casiye Suresi’nde ‘Mülk Allah’ındır’ Ne Demek? 

ABONE OL
Aralık 16, 2023 09:50
Casiye Suresi’nde ‘Mülk Allah’ındır’ Ne Demek? 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

Casiye Suresi’nin 27’nci ayetinde ”Ve lillâhi mülkü‘s-semâvâti ve’l-arz” uyarısı var.

Bu uyarıdan çıkarılan anlam şu: İnsanlar ya da toplumlar, göklerden ve yeryüzünden mülk edinmiş olsalar da, edindikleri mülkleri canlarının istedikleri biçimde kullanamazlar. Çünkü görünen her şey Allah’ın.

Canlarının istedikleri biçimde kullanmak isterlerse ne olur?

Cevap: ”Yevme tekumu’s-sâatü; yevmeizin yahseru’l-mubtılûn” cümlesiye bildirilen şey olur.

O zamanın insanları, yeryüzünde mülk edinmenin ne demek olduğunu biliyorlardır. Bu ayet, mülk edinmek istemeleri, edindikleri mülkü kullanmaları, mülkün asıl sahibi olan Yaratan’ın isteği doğrultuda olacağı uyarısını verir.

Yeryüzü mülkü hakkındaki uyarıyı -o zamanda- anlayan ve uyarıyı dikkate alan olmuştur. Peki o zamanın insanları, göklerde mülk edinmenin ne demek olduğunu anlamışlar mıdır?

Eğer, ayette belirtilen ”mülkü’s-semavat” kelimesinin anlamı günümüzün mealcilerinin ve tefsircilerinin anladığı gibi ise, anlamamışlardır. Belki de, bu ne demek, diye birbirlerine sormuşlardır.

Bizim de ayette verilen mesajın ne demek olduğunu anlayabilmemiz için sözcükleri irdelememiz gerekiyor.

Mülk: Türkçe’ye geçmiş olan bu sözcük, -fert bazında-, alınıp satılan, alanın üzerinde kullanma hakkı bulunan her şeydir. Devlet bazında ise, ya hukuki antlaşmalarla kazanılanlardır; ya da savaş sonrası ganimet adı altında sahip olunanlardır. Üretilerek sahip olunanlar da mülktür. Konutlar, fabrikalar, taşıyıcılar gibi.

Semavat: Bu sözcük, Türkçe’ye ‘gök’, ya da ‘felek’ anlamında giren ‘sema’ isminin çoğuludur.

Semavat sözcüğüne, meal ve tefsirlerde, ne tuhaftır ki, ‘gökler’ anlamından başka anlam verilmiyor.

‘Se-me-e’ fiili, yükselmek, yukarı doğru mesafe açılmak anlamında kullanılır. Yükselmek vasıtalı olabildiği gibi vasıtasız da olabilir. Mesela; Ay’ın veya Güneş’in ufukta göründükten sonra yukarıya doğru yükselmesi, çıktığı yerden vardığı konuma mesafe açılması gibi. Yerden yukarıya doğru yükselinebilinen konum SEMAdır.

Arz: Bu sözcük, Türkçe’de -coğrafi terim olarak- dokuz gezegenden birinin adı olmuş. Bu ad bu ayette, yeryüzünün belirli yerindeki kara parçasıdır.

Orası, Mekke toplumunun yaşadığı bölgedir…

Semavat, o bölgede yukarıya doğru mesafesi uzayan yerler olur…

Oraları Mekke’nin yaşam alanını çevreleyen tepeler ve dağlardır.

Demek ki, toplum içinde birileri, tepelerin ve dağların yüksekliklerini de sahiplenmek, yaşam alanına dahil etmek istiyor.

Ayete yapılan bu yorum garipsenebilir.

O zaman ‘semavat’ sözcüğünü, tüm mealcilerin ve tefsircilerin anladığı gibi tabakalardan oluşmuş GÖKLER şeklinde anlayalım. Semavat ve arz (karalar-kıtalar) Allahındır diyelim.

O zaman semavat ve arz sözcüğüne ‘bihar’ sözcüğünün de katılması gerekir.  Ayet cümlesi MÜLKÜ’S-SEMAVATİ VE’L-ARZİ VE’L-BİHARİ şekline girer.

Gökler… Tüm yeryüzü… Ve denizler.

Semavat ve arz Allah’ın mülkü ise tüm bihar da (denizler de) Allah’ın mülküdür.

Arabistan kıtası dört tarafından denizlerle çevrilidir. Batısında Kızıldeniz var. Güneyinde Arap denizi var. Doğusunda Umman denizi var.  Kuzeyinde Akdeniz var.

Devlet bazında göklerde ve denizlerde mülk edinme, KITA SAHANLIKLARInın oluşturulmasıdır. Bir devletin kıta sahanlığını diğer devleti rahatsız edecek şekilde genişletmeye kalkması, ayette belirtildiğine göre, SAAT denen olayın oluşmasına sebep oluyor. Havada uçak düşürülmesi, denizde teknelerin müsadere edilip götürülmesi… Uluslararası sularda hakimiyet isteme, savaş gemilerinin ortaya çıkarılmasına yetiyor. Aklıselim belirmez ise, ÇATIŞMA kaçınılmaz oluyor.

Saat: Bu sözcük vaktin bir parçasına verilen addır. Türkçe’de vaktin hangi parçasında olunduğunu gösteren nesneye ‘saat’ deniyor. Ayetteki anlamı, zarar, ziyan, yıkım ve ölüm oluşturan zaman dilimidir. Sebebi ise, hukukun işlememesi, mal-mülk hırsının yaygınlaşması, insanların birbirleriyle kapışma ortamına çekilmesidir. ”Ayetteki ”yevme tekumü‘s-saatükelimesi bunu gösterir.

Saate yakınlaşmak istenmiyorsa, yerde, yükseklerde ve denizlerdeki tüm mülkün, mülkün asıl sahibi olan Allah’ın olduğunun bilinmesi, elde edilen yerlerin Allah’ın isteği doğrultuda kullanılması gerekiyor.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP