17 Şubat 2023 Cuma
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Paris / Fransa
¤ 09/10.02.1991 Millî Gazete’de yer alan bir yazı : Herkes tarafından bilinmektedir ki Özal bütün tercihlerini Bush’tan yana koymuş ve O’nun başarısı için «DUA » ettiğini açıkça söylemiştir.
¤ 08.04.2003 tarihinde Yeni Mesaj Gazetesi’ndeki köşesinde İbrahim Berk ; Türk askeri söz konusu olduğunda «askerlik yan gelip yatma yeri değildir» diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Irak işgalcisi ABD askerleri söz konusu olduğunda ise onlara şu dua ile mukabelede bulunmuştur : «Kahraman(!) Amerikan askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için dua ediyorum.»
Türkmenlere neden sahip çıkılmıyor?
Kerkük Feneri’nde yayınlanan bir haberle bugün akşam Musul kentine bağlı Telafer ilçesinde meydana gelen çift saldırıda içlerinde çocuklar da bulunan en az 25 kişinin öldüğü ve 100’den fazla yaralının olduğu açıklandı.
Oradaki cinayetler Türkiye’deki istikrarsız, kendi insanlarıyla mücadele etmekten başka gayesi olmayan AKP yöneticilerinin yanlış politikalarından kaynaklanmaktadır. Eğer Türkiye’de güçlü bir hükümet olsaydı boş verin ölüm haberlerini, hiçbir kimsenin burnunun dahi kanamayacağı bir zamanı, bir dönemi yaşayacaktık!
Önce bu cinayetlere bir isim koymamız gerekiyor. Geçmişte Kosova’da yaşanılanların ben canlı şahidiyim. İnsanlarımız hunharca öldürülürlerken ne Avrupa’dan, ne Amerika’dan ne de Türkiye’den gür bir sesin çıktığını o zamanlar biz hiç duymadık! Oradan Paris bölgesinde bulunan derneğe gönderilen ayakları, kolları kopmuş insanların resimleri, tecavüz haberleri yanında en çok istenilen ise, yiyecek içecek değil yaralılar için sargı bezi idi.
01 Eylül 2009 tarihinde bize bahsedilen Türkmen sanatçıları hakkında düzenlenen komplolardan, Türkmen sanatçılarının, sözde Türkmen davasına hizmet verdiğini belirten Türkmeneli Uydu Televizyonu’ndan çektiği tüm sıkıntı, ihlal, provokasyonlara ve trajedilere rağmen, dimdik ayakta durarak Türkmen halkına umutla hizmet sunduklarına dair açıklamalar bölge hakkında bize bilgi vermektedir.
Türkmenlere Türkiye’ye girmek için uygulanan vize çilelerinin devam etmesi bile AKP yönetiminin Türkmenlere ilgisizliğini belgelemektedir.
Irak ve tecavüzler
30 Nisan 2010 tarihinde Irak’ın başkenti Bağdat’ın 255 km kuzeyindeki Kerkük Bağdatyolu semtinde kimliği belirsiz kişiler tarafından kaçırılan Türkmen Doktor Haydar Zeynelabidin Kerkük’te Genel Desvelt Hastanesine görev yapmakta olduğunu biliyoruz. Kerküklü Türkmen doktorun kaçırıldığı bölgede birden fazla polis ve asayiş kontrol noktası olmasına rağmen kimlikleri belirsiz kişilerin Doktor Haydar Zeynelabidin’i nasıl kaçırabildikleri konuşuluyor! Doktorun durumu ile ilgili hala haber alınamadı. Son günlerde Kerkük’te artan kaçırma ve cinayet olaylarına tepkisiz kalan Bağdat yönetiminin tavrı yanında AKP hükümetinin duyarsızlıkları da dikkatlerimizi çekmektedir.
14 Mayıs 1999 tarihinde benim savaş diyemediğim Irak işgaliyle ilgili yazdıklarıma cevap veren şair ve yazar sevgili Jean-Jacques Rey’in ifadelerini aynen aşağıda naklediyorum. Olanlar o zamanlar Avrupa’daki duyarlı insanların da yüreklerini yaralamıştır.
Iraq et les violences
Üzeyir est un grand poète d’origine turque résidant en France,
Site : http://monsite.wanadoo.fr/SEVGI
mais il n’y a pas besoin d’être poète pour comprendre sa colère, son dégoût, et son indignation
!!! …
Nonobstant toute manipulation par l’image, j’ai toujours dit que l’intervention américaine
en Irak (contre l’O.N.U. ! )
était une énorme connerie !
Ils ont bonne mine, nos “défenseurs” de la liberté ! …
Ils se conduisent encore pire que leurs ennemis !
Et je dirai qu’ils sont punis par où ils ont péché et voulu justifier l’injustifiable :
la propagande médiatique !
Jean-Jacques Rey
vendredi 14 mai 1999 00:13
Kirli siyaset ve insan hakları ihlâlleri
Türkiye’de siyasi iktidar, önce iftira ya da çamur at sonra lekelenen insanları gündemde tut politikasıyla ayakta durmaya çalışıyor! Gerek iç hizmetler, gerekse dış Türkler konuları rafa kaldırılmış durumda! Gazetelerde ve televizyonlarda dedikodu ve beyin yıkayan programlar arasında insanî programlar hiç yer almıyor! Siyasi gerginlik, iktidarda kalma uğruna sergilenen kargaşalıklar bütün problemlerin üzerlerini örtüyor! Batı Trakya’da, Kosova’da, Balkanlar’da Irak’ta çökertilen veya silinmeye çalışılan Osmanlı mirasından, Türk kimliğinden, buralarda veya Kerkük’te insanlarımızın çektikleri acılardan, korkulardan iktidarın haberi yok. Kendi çocuklarına 20 – 25 gönderten Recep Tayyip Erdoğan’dan Kerkük’le ilgilenme gibi bir vaziyet, bir tavır görmeyi tahmin etmiyor ve asla düşünmüyoruz. Onlar 80 yaşındaki CHP’nin genel başkanı Deniz BAYKAL’ı layık olmadığı komplolarla nasıl halkın gözünden düşürürüz, CHP’yi, CHP’lileri nasıl yıpratırız, MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’yi nasıl etkisizleştiririz, MHP’yi, MHP’lileri nasıl bölük pörçük ederiz gibi akla gelmeyecek takiplerin, tertiplerin ve senaryoların peşindeler…
Kuzey Irak’ta Türkmen nüfusunu azaltmak, ya da Türkmen nüfusu korkutarak göçe zorlamak, bölgeyi insansızlaştırarak at koşturmak bir Amerikan projesidir. Son yıllarda hep intihar bombacılarından bahsediliyor. Bir ALLAH’ın kulu çıkıp da bunun kaynağını, yönlendiricisini, gayelerini, silahları ya da patlayıcıları nereden, nasıl temin ettiklerini araştırmıyor! Ölenler, kaçırılanlar, yaralananlar, elleri, kolları kopanlar, gözlerini kaybedenler, ayakları koparılanlar aynen Kosova’da olduğu gibi unutulup gidiyor. Sadece «başınız sağolsun, geçmiş olsun» gibi mesnetsiz, kalple, akılla, insanî duygularla, duyarlılıklarla, dinle – imanla bağlantısız, temenni ve mesajlarla geçiştiriliyor. Diğer cinayetlerin, vahşetlerin yollarını açan bu umursamazlıklar ve aymazlıklar karton adamlar tarafından hiç farkedilmiyor. Kendilerini dindarlığın en üst noktasına oturtarak cennet turizmiyle, din edebiyatıyla ceplerini şişirenler, insanları aldatanlar, inananları kandıranlar, çıkarcılar hepsi elbirliğiyle bu kötülükleri ve şer kaynaklarını, zaman zaman uşaklık yaparak, yer yer emir kulluğuna soyunarak besliyorlar!
Kâlpleri fethetme yerine düşmanlıkları körükleyenler kendilerine kötülük hazırlarlar
1976 yılında Yassıada’da Deniz Yedek Subay eğitimi gördüğüm sırada zamanın Başbakanı Adnan Menderes’in yaşadığı, yargılandığı ve cezalandırıldığı yerleri gördüm. «Bana astsubaylar yeter!» şeklindeki açıklamalarıyla tanınan Adnan Menderes’in hazin sonu henüz zihinlerden silinmedi.
Geçmişte, yani 09/10.02.1991 tarihinde Millî Gazete’de yer alan bir yazıyla : «Herkes tarafından bilinmektedir ki Özal bütün tercihlerini Bush’tan yana koymuş ve O’nun başarısı için «DUA » ettiğini açıkça söylemiştir.» ifade edilen ABD yakınlığının sonuçta neyi hazırladığını gördük. Toz pembe gibi görünen o dönem Turgut Özal’ın hayatını bir şekilde sonlandırmıştı.
Bugün Türk subaylarını, kahramanları, vatanseverleri yargılayan, CHP Genel Başkanına komplo kuran zihniyetin geleceğinin resmini tahmin etmek ise hiç güç değil!
Belediye başkanlığı döneminde hakkında kalpazanlıktan zimmete, görevi ihmalden resmi evrakta sahteciliğe kadar bir çok yolsuzluk dosyaları bulunan Recep Tayyip Erdoğan’ın 08.04.2003 tarihinde Yeni Mesaj Gazetesi’ndeki köşesinde İbrahim Berk’in naklettiği ; «Kahraman(!) Amerikan askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için dua ediyorum.» şeklinde dualarla ABD’ye destek olma gibi ya da 31 yerde açıkladığı tarzda, Türkiye’yi de içine alan Ortadoğu ülkelerini parçalama projesi olan BOP’a eşgüdüm başkanı olmak gibi bir misyonu yüklendiğini ifade etmesinden sonra, AKP’li yöneticilerden Amerika’nın dilediklerini yaptırtamadığı Türk Ordusu’na saygılı olmalarını, ya da dış Türkler konusunda duyarlı olmalarını beklemek nafiledir.
Unutulan Türkler ve unutturulan tarih
Bugün Yunanistan’da bulunan Recep Tayyip Erdoğan’ın hangi konularla ilgilenip, hangi konuları umursamadığını ele alarak AKP’lilerin unutulan Türkler ve unutturulan tarih konusunda bulunduğu noktayı tespit etmek gayet kolay!
06 Ağustos 2007 tarihinde yani AKP’nin iktidar olduğu süre içerisinde İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Rifat Sait’in bana gönderdiği bir mesajı sizinle paylaşmak istiyorum.
Basın açıklaması
Yunanistan devleti Rodos’taki Türk Muradiye Camisi’ni kiliseye çevirme kararı aldı. Bu kararı kınıyoruz. Bu konuda kamuoyu oluşturup, Yunanistan’ın bu kararından vazgeçirmeye çalışmak yararlı olacaktır. Kamuoyu çalışmalarında devlet yetkililerimiz, tüm İslam alemi ve Balkan camiası birlikte hareket ederse etkili olur düşüncesindeyiz. Rodos, İstanköy ve OnikiAda Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI’nın ilgili yazısı aşağıdadır. Bilgilerinize saygı ile sunulur.
Rifat Sait
İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu
Genel Sekreteri
Rodos’taki Muradiye Camisi Kilise oluyor
Yunanistan’a bağlı Rodos adasındaki Osmanlı Türkleri’nden kalan mimari ve kültürel miras Yunanlılar tarafından yok ediliyor ve kimlikleri değiştiriliyor. Bu kapsamda Muradiye Camisi’nin minare ve duvarları yıkıldı ve mezarlıkları talan edildi. Daha önce Rodos’taki Türk cemaatine ait olan cami 1990 yılların ortalarına kadar ibadete açıktı. Ancak imam ve muezzinin ölümünden sonra kapısına kilit vuruldu. Caminin onarımına yasak getirildi. Bundan sonra da Rodos Başmetropolitliği’ne bırakılarak kiliseye dönüşmesi için çalışmalar başlatıldı. Restorasyon çalışmaları tamamlandığında “Kıbrıs evi” adıyla kilise olarak hizmete açılacak. Restorasyon işlemleri Avrupa Birliği fonlarından sağlanan bütçelerle gerçekleştiriliyor.
Bu bilgiler ışığında; uygar Avrupa Birliğini ve Yunanistan ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi konusunda önemli adımlar atan iş adamlarımızı Yunanistan’daki Osmanlı Türkleri’nin kültürel mirasımızın korunması konusunda duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Rodos, İstanköy ve OnikiAda Türkleri
Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı
Avrupa’da yaşayan insanlarımız umursanmıyor!
«Avrupa’da kaç Türk işçisi iş kazası geçirdi? Kaç insan özürlü hale düşürüldü? Kaç kadın dul kaldı… Kaç anne metrolarda dilencilik yapıyor? Kaç çocuk annelerinden ve babalarından koparıldı? Kaç kişi hapishanelerde, kaç kişi öldü? » bunu dert edinen yok! Bana bazı kardaşlarımız bu hükümet yıkılırsa biz ne yapacağız? Eleştirini biraz hafiflet diyorlar… Ben de onlara buradan cevap veriyorum, eğer sizin dininiz, inancınız, kişiliğiniz yıkılırsa ya, o zaman ne yapacaksınız? Size 20 – 25 gönderten bir kişi bulsanız bile bugünkü saltanatınız, rahatınız ve umursamazlığınız asla işe yaramayacak!
Ölümlere sebep olanlar intihar bombacıları değil!
Fakir bir gencin eline paket veriyorlar. Git bunu filan yere götür… Oraya bir kişi gelecek senden bu paketi alacak, paranı oradan alacaksın, deseler… O pazar yerine veya stadyuma girse, ona paket verenler uzaktan kumandayla elindeki paketi patlatsalar… Bu parçalanan fakir genç intihar bombacısı mı oluyor?
Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da Amerikan askerlerince öldürülen, içlerinde çocuklar ve kadınların bulunduğu masum insanlar dünyaya «terörist» olarak duyurulmaktadır. Vatanseverliğiyle tanınan gazeteler ve televizyonlar dahi bu yalanlara alet olarak kendilerine ulaşan haberleri aynen kitlelere aktarıyorlar.
Bölgede oynanan oyunlarla ilgili teşhis ve adlandırma iyi bir şekilde yapılırsa suçlulara, canilere, katillere ve işbirlikçilerine ulaşmak zor olmaz! Vahşetleri, uyuyan beyinleri uyandırarak gerçekleri görmeye zorlamak insan olarak hepimizin görevidir.
Çin’den itibaren başlayan ve Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmeye yönelik Amerikan projesi (BOP) bölgede uygulanıyor. Bu projenin kanla beslendiğini içinde hamile kadınların, çocukların, yaşlıların, özürlülerin ve hastaların da bulunduğu, vahşice öldürülen bir buçuk veya iki milyon Müslüman insanla görüyoruz!
Unutmayın ki bu projenin uygulandığı yerlerde hayvanlar ve bitkiler de imha edilmektedir. Masum halkları öldürmek için seçilen yerler ise, stadyumlar, okullar, camiler, dini törenler veya bayramlar, cuma ve bayram namazları, pazar yerleri, düğün yerleridir. Eğer bu tür yerlerde bir katliam olmuşsa bilin ki, bunun sorumluları emperyalist ülkeler ve bunlara destek olan işbirlikçileridir. Bir diğer husus, bulunduğumuz çağda güvenlik için geliştirilen uzay teknolojisi ve istihbarat araçlarının üstünlüğüne rağmen bu tür cinayetler işlenebiliyorsa sorunu bu gücü ellerinde bulunduran ve insanî çizgiden uzaklaşmış, terörü, cinayeti siyaset haline getirmiş ülkelerde aramanız gerekecektir. Stadyum veya diğer yerlerde bulunan insanları ellerindeki imkanlarla koruyamayan yöneticiler «hain» olarak isimlendirilmelidirler.
Birkaç yıl önce Fransa’ya gelen ve doğu illerimizde görev yapan iki valimizin bana naklettikleri bu sözlerimi doğrulamaktadır. İncirlik’ten kalkan Amerikan helikopterlerinin doğu bölgelerinde terör gruplara silah ve mühïmmat dağıttıkları resmen tespit edilmiş, bu konu çeşitli kurumlarımıza aksettirildiği halde her hangi ciddi tedbirin alınmadığını bugüne kadar ortaya çıkan olaylar kanıtlamıştır.
Bu konulara duyarlı olanları Türkmenlere ve dış Türklere sahip çıkmaya çağırıyor ve uyarıyoruz.
Ben burada iktidar mensuplarının tek tek anayasa ihlâllerini, ya da suç dosyalarını açıklamayacağım. Onların altından kalkamayacakları suçlarla tedirginlik duyduklarını ve yeni yeni suçlara koştuklarını da görüyorum.
Yurt dışında yaşayan Türklerin, fert fert Tüm Silahlı Kuvvetleri mensuplarının, tekel işçilerinin, eczacıların, doktorların, yargı mensuplarının, emniyet görevlilerinin, itfaiyecilerin, Sümerbank emekçilerinin, tüm vatandaşlarımızın, dolayısıyla her birbirimizin Anayasa ve yasa ihlâlleri içinde bulunan AKPli yöneticilerden, AKP milletvekilllerinden ve destekçilerinden Yargıtay Başsavcılığına ve savcılıklara milyonlarca başvuru yaparak şikayetçi olmak hepimizin görevidir!
Size soruyorum : İnsanlık öldü mü?
İstanbul, 14.05.2010