17 Şubat 2023 Cuma
Seni anlatabilmek Seni: Atatürk’e yol alan derviş…
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Onlar için şimdiden «kalk gidelim havasını» çalmaya başlasınlar çalgıcılar!
Yakında pılısını pırtısını toplayıp gidecekler bunlar
Geride yıkık dökük bir Türkiye ve kalpleri kırık, hüzünlü insanlar bırakarak…
Terörü dirilterek, olayları körükleyerek çekilip gidecekler onlar!
AKP’li yöneticiler nelere öncülük ediyorlar?
AKP’li yöneticiler şiddete öncülük yapıyorlar
AKP’li yöneticilerin şiddet ve yasa dışılıklarına «hayır» demek mecburiyetindeyiz! «AKP Milletvekili, ilçe başkanını ölümle tehdit etti», «Erdoğan’dan CHP’ye tehdit», «Trafik polisi kendisine küfür ettiğini öne sürdüğü AKP milletvekilinden şikayetçi oldu», «50 AKP’li Kamer Genç’i dövdü!», «AKP Milletvekili emniyeti bastı!», «AKP’liler karakolda gazeteci dövdü» gibi haber başlıklarıyla anılan parti yöneticileri dünyanın hiçbir ülkesinde asla görev yapamazlar! Bu tür kişilere güven duyulmaz, her hareketleri
kuşkuyla karşılanır.
İnsanlarımıza demokratik haklarını kullandırmamak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar : ¤ İstanbul Çekmeköy Mehmetçik Lisesi’nde okuyan 24 öğrencinin TEKEL işçilerine destek etkinliği düzenledikleri için okullarıyla ilişkileri kesildi. (ODATV, 17.03.2010)
¤ 14.12.2009 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tutanaklara da geçen Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmada muhalefet milletvekillerini kastederek Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına hitaben : «Sayın Başkan, siz mi susturacaksınız, ben mi susturayım?» sözü ve tavrı cumhuriyetimizin kimlere emanet edildiğini belgelemektedir. Demokrasiyi, insan haklarını ve hukuku önemsemeyenlerin bu tür yansımaları Türk Milleti tarafından kaygıyla karşılanmaktadır.
Kimi, nasıl ve hangi hakla susturacaksa?
Kime, nasıl hitap ettiğini umursamadan küçümseyici bir eda ile Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türk Milletini ve hukuku aşağılayıcı bu üslup asla tasvip edilemez!
Bu anlayış sahiplerinin Türkiye’de vatanseverlere, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına yaşattıkları da, sergiledikleri hukuksuzluklar da bu susturma faaliyetlerinin bir resmi olarak yorumlanmalıdır!
¤ CHP lideri Deniz Baykal, Aydın’daki AKP’nin pazartesi günü yaptığı mitinginin ardından Başbakan Erdoğan ile ilköğretim öğrencisi 13 yaşındaki M.S.Ö. arasında geçtiği ileri sürülen ve yargıya götürülen olayı hatırlatarak, «IMF ümük sıkacak diyordun. Ama, IMF milletin ümüğünü sıkmadan sen 13 yaşındaki çocuğun ümüğünü sıkmaya başladın» dedi. (Milliyet Gazetesi, 12.03.2009)Bizim istediğimiz gibi oy vermezseniz «sizi bertaraf ederiz, yani ortadan kaldırırız», diyorlar.Görüldüğü gibi bu tıynetteki kişiler devlet gücünü kullanarak insanlarımızın vicdanlarına da hükmetmeye çalışıyorlar. Din dışı, ahlâkla bağdaşmayan davranış sahipleri size hak, hukuk ve adaletten bahsediyorlar.İşte bu sebeple 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda AKP’ye ve anayasasına «HAYIR» demek bir mecburiyettir.
Yolsuzluğa öncülük yapıyorlar
AKP’li yöneticileri simgelenen gazete başlıklarına bakın : «AKP yolsuzluk batağına saplandı», «AKP’li başkana yolsuzluk gözaltısı», «AKP’de yolsuzluk krizi dinmiyor», «AKP Yolsuzluk olayının odağında»
¤ Başbakan’ın 26 yaşındaki oğlu Ahmet Burak Erdoğan, 2,325,000 dolara bir kuru yük gemisi aldı. Başbakan’ın diğer oğlu Bilal Erdoğan ABD’de 261.000 dolara daire sahibi oldu. Ayrıca iki kardeş, Çamlıca Kısıklı’da «tapu kayıtlarına göre» 1 trilyon liralık villanın sahibi olular. Başbakan aynı yerde içi 450 metrekare olan villanın bir benzerini kendisi için satın aldı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, «Ben ticaret yapmasam, oradan para kazanmasam, bu maaşla (Başbakanlık maaşı) geçinemem» diyor.
Peki, millet nasıl geçinsin?¤ Vatan Gazetesi’nin, 16.02.2009 tarihli, CHP Merkez Yönetim Kurulu üyesi Ali Kılıç’ın «Deniz Feneri» davasıyla ilgili açıklamalarıyla ilgili haberine dikkatlerinizi çekiyorum :”Bu dosyayı incelediğimizde çok ilginç bilgilerle karşılaşıyoruz.100 trilyon gibi bir para kaybolmuş, birilerinin hesaplarına aktarılmış. Alman mahkemelerine göre bu siyasi anlayışın adresi AKP’dir. Suçluların ortakları Akman gibi, yandaş medyanın önde gelen isimlerinden Zekeriya Karaman gibi AKP yandaşlarıdır. CHP Merkez Yönetim Kurulu üyesi Ali Kılıç’ın sorusuna da bakın : Başbakan’ın oğlunun gemicik’i Deniz Feneri parasıyla mı alındı?
Yani birileri yolsuzluk yapacak siz bunları içinizde sindirerek dinden, imandan bahsedeceksiniz! Sadece destek olmak değil, bir de bunlara destek olacaksız, bu olacak iş değil!
İşte bu sebeple 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda AKP’ye ve anayasasına «HAYIR» demek bir mecburiyettir.
Ahlâkta çöküntüye öncülük ediyorlar
AKP’liler hizmet mekânlarını nasıl kullanıyorlar?
Deniz Baykal’a mesnetsiz oyunlarla, montajlanan görüntülerle iftira edenler nedense kendi yaptıklarını hiç umursamıyorlar!AKP’li yöneticilerin hoş olmayan tavırlarıyla insanlar kaygı içerisinde yaşamaya itiliyor! Zafer sarhoşluğu içerisinde, hizmet mekanlarında başka
Bir kadınla cinsel ilişkiye «hanım kardeşle diyaloğa» girdik diyenler değişik kimliklere girerek, zihinlerin kabul edemeyeceği suçları işliyorlar.¤ Hanım kardeşle diyaloğa girdik! İstanbul Güngören’de dilden dile dolaşan; AKP’li Belediye Başkan Yardımcısı Rahmi Berber’in makam odasında bir kadınla ilişkisini gösteren güvenlik kamerası kayıtları ortaya çıktı. AKP’li Güngören Belediye Başkan Yardımcısı Rahmi Berber, makamında bir kadınla cinsel ilişkiye girdiğini gösteren güvenlik kamerası kayıtlarının bulunduğu iddiaları üzerine, bir hafta önce istifa etti. (Hürriyet Gazetesi, 25.02.2009)
Zihinsel engelli kıza tecavüze kalkışmak¤ Ak Parti eski ilçe başkanı, tecavüz iddiasıyla linç edilmek istendi! Tunceli’nin Ovacık İlçesi’nde Ak Parti eski İlçe Başkanı’nın zihinsel engelli kıza tecavüze kalkıştığı iddiaları halkı ayaklandırdı. (Hürriyet Gazetesi, 10.06.2010)
Eşini aldatan AKP’li vekil mahkum oldu
AKP Trabzon Milletvekili Ali Aydın Dumanoğlu, başka bir kadınla yaşayarak kişisel haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle eşinin açtığı davada 4 milyar lira manevi tazminat ödemeye mahkum oldu.
Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü karar duruşmasına Sevil Dumanoğlu’nun avukatı Tahsin Türkçapar ile Aydın Dumanoğlu’nun avukatı Mustafa Kale katıldılar. Avukat Türkçapar, müvekkilinin Aydın Dumanoğlu’ndan ayda 1 milyar lira nafaka aldığını ve başka geliri olmadığını ifade etti. Davalı tarafın ileri sürdüğü ve müvekkilinin İngiltere’de sosyal güvenlik yasalarından yararlanarak yardım aldığı yönündeki iddialara ilişkin dosyada hiçbir belge bulunmadığını söyleyen Türkçapar, Aydın Dumanoğlu’nun ise aylık 10 milyar lira maaş aldığını ve gayrimenkul gelirleri olduğunu savundu. Türkçapar, delillerin toplandığını belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istedi. (Radikal Gazetesi, 14.09.2004)
İslâm’a ve Müslüman’a güven duyulmamasına öncülük ediyorlar
AKP’li hangi kadın yönetici sevgilisiyle otomobilde sevişirken kocasına yakalandı?
¤ AKP Antalya İl Yönetim Kurulu üyesi olan eski hostes 41 yaşındaki E.D.’nin, kendisinden 8 yaş küçük bir doktorla otomobilde sevişirken, kocası Ö.D. tarafından yakalandığı ortaya çıktı. Bu olaydan sonra 18 yıllık evli E.D ile Ö.D. çifti boşanırken, 17 yaşındaki oğullarının velayeti babaya verildi. (Medya Faresi, 10.12.2006)
AKP Milletvekili, eşinden ayrılıp sekreterle evlendi
¤ AKP Gümüşhane Milletvekili Sabri Varan, 4 çocuğunun annesi 18 yıllık eşi hemşire Nuriye Varan’dan boşandıktan 17 gün sonra, aşk yaşadığı bir milletvekilinin eski sekreteri olan Nesrin Hanım’la evlendi. (Hürriyet Gazetesi, 27 Eylül 2006)
Eşi AKP Milletvekili Halil Ürün’ü karakola şikayet etti
¤ AK Parti Milletvekili Halil Ürün’ün eşi Esma Ürün karakola giderek “Kocamın bir kadınla ilişkisi var. Tartışınca beni fena yumrukladı” diye şikayet etti. (Tüm Gazeteler, 11.05.2006)
Erzurum AKP’de 2. Seks Skandalı
¤ Erzurum’da görevden alınan Vali Sami Bulut ile İl Genel Meclisi’nin AKP’li Başkanı S.K.’nın uygunsuz basıldığı iddiasının ardından bir skandal daha ortaya çıktı. MHP İl Başkanı Zekai Kaya’nın “fuhuştan yargılanıyor” iddiasına, “tanığım” karşılığını veren İl Genel Meclisi’nin AKP Grup Başkanvekili Mustafa Macit’in davada “sanık” olarak yargılandığı belirlendi. Macit evli olmasına rağmen 22 yaşındaki C.K. ile sevgili oldukları ve bürosunda cinsel birliktelik yaşadıklarını da ‘sanık ifadesi’nde doğruladı. (Gazete Turka, 09 Ekim 2009)
Sabahattin ÖNKİBAR : ÇİFTE BOMBA… Sekreterinden bebeği olan ünlü politikacı kim?
¤ Ankara’da bir dedikodu aylardır herkesin dilinde ama kimse onu dillendiremiyor ve yazamıyor, çünkü korku var. Adam güçlü bir politikacı ve çok etkili! Dedikodu şu efendim: Bu çok bilinen ve sık sık ekranlara çıktığı için herkesin tanıdığı isim sekreterinden bir çocuk peydahlamış. Söylenene göre doğum da yurt dışında olmuş. Dinlediğime göre CHP’den iki milletvekili bu olayı belgelemek için haftalardır iz sürüyormuş ve dahası bazı belgelere de ulaşmışlarmış. Kanıtlanmadığı için ismini açıklamayacağımız bu ünlü politikacı son dönemde servetini de yüze katlamışmış! CHP’li milletvekillerinde bu konuda da önemli veriler varmış!.. Bekleyin, yakında çok ses getirecek bu bebek ve servet bombaları patlayacak! (Yeniçağ Gazetesi, 30 Haziran 2010)
Laiklik karşıtlığına öncülük ediyorlar
Başbakan’a 3 eşli danışman¤ Avrupa Milli Görüş Teşkilatı Genel Başkanlığı yapan, “şeyhülislam seçilen”, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığına getirilen Ali Yüksel’in “üç eşli” olduğu ortaya çıktı. (Mynet Haber, 04.08.2010)
M. Emin Koç : AKP, nikâh ile zinayı her bakımdan eline ayağına doladı…¤ “İmam nikahlı evliliği” zina olarak niteleyip 2 yıl hapis getiren AKP, genelevlerde işlenen “vesikalı zina”ya zina demiyor, ceza getiremiyor. Zina, Zührevi Hastalıklar ve Fuhuşla Mücadele Tüzüğü çerçevesinde “vesikalı, vergili ve SSK’lı ortamlar”da icra edilirse o zina olmuyor AKP’ye göre… Yani, “vesikalı” olunca işlem, zina olmuyor, fuhuş olmuyor; “faturalı bedel”i karşılığında sosyal ve bedensel bir ihtiyacı karşılamak oluyor.
Bir ay önce yayınlanan “Hayatsız Kadınlar Dosyası” başlıklı bir rapora göre, Türkiye’de faaliyet gösteren “56 genelevde kayıtlı yaklaşık 3 bin hayat kadını” çalışıyor. Buradaki işlemler, “zina kapsamı”na, dolayısıyla “ceza”ya girmiyor.
Rapora göre, “üç büyük ilde, yaklaşık 30 bin kadın daha genelevde çalışmak amacıyla vesika” bekliyor. Dahası var; Türkiye genelinde vesikalı ya da gizli çalışan hayat kadınlarının sayısı 100 bine yaklaşıyor. Raporda, Türkiye’nin kadın nüfusunun 35 milyon civarında olduğu hesaba katıldığında, “her 350 kadınımızdan birinin fuhuş batağının eşiğinde olduğu” belirtiliyor. Raporda, “2001 yılında ölen genelev patroniçesi Matild Manukyan’ın 1944 yılından itibaren bir çok kez vergi rekortmeni olduğunun altı çizilerek, bu sektörde dönen paranın hesabını varın siz hesap edin” deniliyor.
Görev ihmallerine ve ilgisizliklere öncülük ediyorlar
¤ Mersin’in Silifke İlçesi’ne bağlı Yeşilovacık Beldesi’nde, taşımalı eğitim gören 59 öğrenci, yedikleri yemekten zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. (Kent Haber, 01.11.2005)
¤ Bursa’da Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bağlı Çocuk yuvasında 94 çocuk yemekten zehirlendi (Hürriyet Gazetesi, 25.11.2006)
¤ Ağrı’nın Tutak ilçesinde öğlen yemeğinde kuru fasulye ve pilav yiyen 104 öğrenci, bir süre sonra zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. (Sabah Gazetesi, 21.02.2007)
¤ Mersin’de İmam Hatip Lisesi’nin yatılı öğrenci yurdunda kalan 79 öğrenci ile bir öğretmen yedikleri yemekten zehirlendi. (Radikal Gazetesi, 19.12.2008)¤ İstanbul’un Sarıyer ilçesindeki Adile Sadullah Mermerci Polis Meslek Yüksek Okulu’nda yedikleri yemekten zehirlenen 29 öğrenci hastaneye kaldırıldı. (NTV, 04.02.2009)¤ Malatya’nın Darende İlçesi’nde 145 ilköğretim öğrencisi yemekten zehirlendi. (Haber Türk, 22.04.2009)
¤ Yozgat Musabeyli ilköğretim okulunda 45 Öğrenci Yemekten Zehirlendi (TRT Haber, 14.10.2009)
¤ Bingöl’ün Genç ilçesindeki Yayla Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda 68 öğrenci besin zehirlenmesi nedeniyle hastaneye kaldırıldı. (Mynet Haber, 15.10.2009)¤ Mamak İmam Hatip Lisesi’nde yatılı öğrenim gören 34 öğrenci, zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. (Hürriyet Gazetesi, 09.04..2010)
¤ Kayseri’de, yedikleri yemekten sonra rahatsızlanan 8 Kuran kursu öğrencisi hastanede tedavi altına alındı. (Hürriyet Gazetesi, 05.05.2010)¤ BAlikeSİR’in Ayvalık İlçesi Alibey (Cunda) Adası’ndaki Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Alibey Çocuk Yuvası’nda kalan 21 çocuk yemekten zehirlendi (Hürriyet Gazetesi, 12.08.2010)
¤ Konya Merkez Karatay İlçesi Karaman Caddesi üzerinde bulunan Bozkırlılar Eğitim Vakfı Yatılı Kız Kuran Kursunda eğitim gören kız öğrencilerden 29’u zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. (Haber7, 06.05.2010)
Ortaya çıkan olaylardan ders alınmış olunsaydı, sonraki olaylara şahit olmayacaktık. AKP yöneticileri okulları, devletin kurumlarını bir ticari araç olarak görüyorlar ve her alanda insanı, insanlığı devre dışı bırakarak, tahribatlara ve olumsuzluklara sebep oluyorlar! Bunlar taşeron firmalarla, tecrübesiz kadrolarla, partizanlıklarla sergiledikleri bu görüntüleri genişleterek Türkiye’yi bugünlere getirdiler!
Bu tür iğreti ve basiretsiz AKP politikalarını onaylamak istemiyorsanız 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda AKP’ye ve anayasasına «HAYIR» demek mecburiyetindesiniz!
Hukuksuzluklara öncülük ediyorlar
Bunlara Mevlâna diliyle : «Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol» demeliyiz
¤ Mâide Sûresi, 8. âyet : Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun, bu Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.
21.08.2010 tarihli Yeniçağ Gazetesi’nde yer alan : «Ülkücü katili AKP’linin milletvekilliği düşmeli! AKP Kars Milletvekili Mahmut Esat Güven’in 1977’de ülkücü Hüseyin Uçar’ı öldürmekten hüküm giymesi ve buna rağmen 2007’de AKP’den milletvekili seçilmesi kamuoyunda tartışma yarattı. Hukukçular, “Yasanın hükmü açık. Güven’in vekilliğinin düşürülmesi gerekir” diyor.» haberiyle Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP Grup toplantısında gözyaşlarıyla anlattığı “12 Eylül” darbesinin ardından idam edilen gençlerden ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nun ailesine yazdığı mektubu okuyup ağlarken, onu alkışlayanlar arasında ülkücü katili AKP Kars Milletvekili Mahmut Esat Güven de vardı. Gerçek yüzlerini gizleyen bu adamlara layık oldukları cevabı vermek için 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda AKP’ye ve anayasasına «HAYIR» demek mecburiyetindesiniz!
Teröristlerin ve canilerin ifadeleriyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman evlâtlarını suçluyorlar!
¤ Nisâ Sûresi, Âyet 58 : Allah size , mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.
¤ 14.12.2009 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tutanaklara da geçen Deniz Baykal’ın ifadeleri AKP zihniyetinin hukuksuzluklarını ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan tertiplerin boyutlarını açıklıyor : Bakınız, şimdi bu gizli tanığın dosyası şu: Kasten adam öldürmeye teşebbüs ve ruhsatsız silah taşımaktan dokuz yıl, Eyüp 1. Ağır Ceza 1995/78; ablasını öldürmekten yirmi yıl hapis… Akhisar Ağır Ceza 1989/32; nüfus kâğıdında sahtecilik yapmaktan mahkûmiyet, Kırklareli Asliye Ceza 1998/215; öz yeğenini satarak fuhşa aracılık etmekten iki yıl altı ay hapis, Erzurum 1. Asliye Ceza 1998/391 ve Danıştay suikastından müebbet hapis. Atatürk’e “İngiliz piçi” diyen Osman Yıldırım’ın suç dosyası bunlar.
¤ 14.12.2009 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tutanaklara da geçen Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmada muhalefet milletvekillerine hitaben : «Sivas’tan öteye gidebiliyor musunuz?» sözüne dikkatlerinizi çekiyorum.
Pekiyi iktidarda hangi parti var : «AKP… »
Başbakan kim? : Recep Tayyip Erdoğan!
Muhalefet partileri Sivas’tan öteye gidemiyorlarsa bunun sorumlusu kim? Yani Türkiye’nin Sivas’tan ötesini güvenliksiz bir hale getirenler kimler : AKP ve Recep Tayyip Erdoğan. Bu «Sivas’tan öteye gidebiliyor musunuz?» sözü bir suç itirafıdır.
AKP’yi ABD kurdurdu, destekledi ve iktidara taşıdı yorumları dahi onları rahatsız etmiyor!
¤ Nisa Sûresi, 139. âyet : Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki
bütün izzet yalnızca Allah’a aittir.
¤ 15.12.2009 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde H. Tayfun İçli tutanaklara da geçen bir konuyu dillendiriyor : İsmini neden veremiyor ben size söyleyeyim. İsmini şunun için veremiyor: Şimdi AKP ne zaman kuruldu? 14 Ağustos 2001. Kriz ne zaman oldu? 20 Şubat 2001. Kemal Derviş ne demişti: “Yeni bir senaryoya gereksinimimiz var.” İşte, AKP yeni bir senaryonun gereği olarak kuruldu.
¤ 15.12.2009 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Canan Arıtman ise «kadınlarımızla ilgili» ülkemizin AKP ile hangi olumsuz şartlara itildiğine işaret ediyor :
¤ AKP’nin yedi yıllık iktidarında kadınlarımız, cumhuriyet tarihi boyunca hiç olmadığı kadar çok ağladılar, ağlatıldılar. Anaları AKP ağlattı. Sıfır terör teslim aldınız. Bugün ülkeyi getirdiğiniz nokta: Kanı yerde bırakılmış yüzlerce şehit, yangın yerine dönmüş kentler, belediye otobüslerinde cayır cayır yanan gencecik bedenler. Teröristler Anadolu’nun ortasında evlatlarımızı şehit ederken siz hâlâ PKK’yı aklamaya çabalıyorsunuz. Siz, anaların şehit olan evlatlarına “kelle”, onları katleden caniye “sayın” deyip, yurdun her yerinde PKK paçavralarının bayrak diye dolaştırılmasına göz yumup şehit analarının ellerinden Türk bayraklarını zorla aldınız. Şehidim 120 liralık asker maaşının 100 lirasını garip anasına yollarken sizin çocuklarınız gemicikler aldı, kuyumcu dükkânları açtı.¤ İktidarınızda binlerce kadın ağlayamadı bile çünkü öldürüldüler. Aile içi şiddet nedeniyle öldürülen kadın oranı İktidarınızda yüzde 1.400 arttı. 2002’de yılda 66 kadın öldürülürken bu sayı 2009’un ilk yedi ayında 953 oldu.¤ Kadınlar evde oturup ha bire çocuk doğursunlar ki çok çocuk, çok işsiz, çok yoksul olsun ve erzak ve kömür torbalarıyla oylar devşirilsin, iktidarda kalınsın. ¤ Kadınların yaşadığı ağır insan hakkı ihlalleri, maruz kaldıkları ayrımcılık, demokrasiyi araç olarak görenlerin umurunda değildir. Eğer gerçekten demokrasi hedefleniyorsa açılımların kadınlara yapılması gereklidir. Kadınları hedeflemeyen, kapsamayan açılımların demokrasiyle hiçbir ilgisi yoktur. Zaten “Ananı da al git.” dediğiniz o kadınlar sizin açılımınızın ne olduğunu çok iyi anladı ve ilk fırsatta gereğini yapıp AKP’yi siyaset sahnesinden süpürecekler. İşte, ancak o zaman kadınların ve anaların gözyaşları dinmiş olacak.¤ 14.12.2009 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tutanaklara da geçen Muğla milletvekili Gürol Ergin’in başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’a : «Sen “Türk’üm” diyemiyorsun… Bir kere “Türk’üm” de!» ifadeleri bizi yönetenlerin hallerini anlatmaya yetmektedir.
¤ AKP, Türkiye’de ilk defa Müslüman olduklarını söyleyerek ABD menfaatlerine hizmet eden bir parti unvanını aldı! Kur’an hükümlerine aykırı tavırlara girdi! Emperyalist bir proje olan ve İslam’ı yozlaştırmayı amaçlayan «Ilımlı İslâm» projelerine öncülük etti.
Bir Hıristiyan projesi olan «Medeniyetler ittifakı» projelerine destek oldu.
14.12.2009 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Recep Tayyip Erdoğan’ın tutanaklara da geçen : «Türkiye “Medeniyetler İttifakı adında bir proje başlatacak.” denseydi buna kimse inanmazdı. Ama şimdi 100 ülkeyi aşkın üyenin olduğu, İspanya’yla birlikte şu anda Medeniyetler İttifakı’na eş başkanlık yapıyoruz, bu noktadayız. » açıklaması da bir itiraf olarak yansıtıldı! Eşbaşkanlık saplantıları bunlarla sınırlı değil! ¤ Ahzâb Sûresi, 48. âyet : Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Onların eziyetlerine aldırma. Allah’a güvenip dayan, vekîl ve destek olarak Allah yeter.Recep Tayyip Erdoğan, bizim tespit edebildiğimiz kadarıyla 31 ayrı yerde ve zamanda ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nde Eşbaşkan olduğunu ve bu projede görev üstlendiğini itiraf etti. 16 Şubat 2004 tarihinde KANAL D’de yayınlanan TEKE TEK programında Recep Tayyip Erdoğan : «Şu anda Amerika’nın da “BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ” var ya “GENİŞLETİLMİŞ ORTADOĞU”, yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız olabilir. Bunu başarmamız lazım.» diyerek hedefini ilan etmiştir.
Amaç Amerika’nın bölgede oynadığı oyunlara ve uygulamak istediği bölme ve parçalama planlarına destek olmak… Yani Türkiye’nin doğusunu da içine alan bir Kürdistan devleti kurmak, Diyarbakır’ı da başşehir yapmak… Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanlık koltuğunda oturan şahıs ABD’den aldığı Eşgüdüm başkanlığı görevi gereği, hepimizin tanıdığı BOP haritasının açılımını yaparak «Diyarbakır bir yıldız olabilir» demektedir.
28 Ocak 2005 tarihinde “DAVOS : KLAUS SCHWAB’LA Söyleşi’de” Recep Tayyip Erdoğan : «Türkiye işlevini “Büyük Ortadoğu Projesi” içinde, bu bölgede etkin bir şekilde yerine getirecektir. Her görüşmede, attığımız her adımda bunun uygulamasını yapıyoruz.»
Bu «BOP konusu» Abdullah Gül tarafından da dile getirilmektedir
¤ Mâide Sûresi, 80. âyet : Onlardan çoğunun, inkâr edenlerle dostluk ettiklerini görürsün. Nefislerinin onlar için (ahiret hayatları için) önceden hazırladığı şey ne kötüdür : Allah onlara gazap etmiştir ve onlar azap içinde devamlı kalıcıdırlar.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül : «BOP içinde ABD ile birlikte hareket ediyoruz… “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” Türkiye’nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek…» (Radikal Gazetesi, 14.03.2006)
Emperyalistler kendilerine ve milletlerine yabancılaştırılan çıkarcı insanları kullanarak ülkeleri işgal ediyorlar¤ Nisa Sûresi, 144. âyet : Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Bilindiği gibi Amerikalılar önce toplumları aşağılık kompleksine itiyorlar, sonra kendi üstünlüklerine ait tahrip projelerini zihinlere yerleştirmek istiyorlar. Kültür harbi dediğimiz metotlar kullanılarak görsel ve yazılı yayınlarla zihinler alt üst edilmektedir. Türkiye gibi ülkelerde, toplumun dil, din, kültür ve tarih birliğini bozarak amaçlarına ulaşmalarını kolaylaştıracak yol izlemektedirler.
Sümerbank gibi Atatürk’le anılan fabrikaların veya kurumların kapatılması Türk Milletini hatıralarından koparma girişimleri birer emperyalist projelerdir. Irak’ta, Afganistan’da, Japonya’da, Vietnam’da Amerika bomba yağdırarak hedefindeki ülkelerdeki tarihi unsurları ve bağları yok etti. Türkiye’de de AKP’yi kullanarak Türk Milletinin hatıra kaynakları kurutulmaktadır. Bu tür tarihi kurumları zarar etse bile yaşatmak devletin asli görevidir. Psikolojik harp vasıtaları kurularak gözleri gerçekleri görmeyen, kulakları zulüm iniltilerini hissetmeyen insanlar üretiliyor. Onlar din maskesi takarak kendilerini tatmin edici söz ve üsluplar kullanmak suretiyle rahatlıyorlar.
İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmekten bahsederek vasıtalı (işgal etmek istedikleri ülkenin siyasetçilerini kullanarak) veya vasıtasız (doğrudan ülkeleri işgal ederek) yollardan hedeflerindeki ülkeleri ele geçirmektedirler.
Irak’a «özgürlük ve demokrasi» getirmek bahanesiyle girdiler. 1,5 milyon insanı acımadan imha ettiler. Amerikan askerlerince tecavüz edilen kız çocuklarının ve anaların çokluğundan rahatsızlık duymayan, camilerin bombalanması karşısında hiç seslerini çıkarmayan AKP milletvekilleri değil miydi?
Siz hiç Türkmen soykırımları karşısında AKP’lilerin devlet adamlığı tavrı gösterdiklerini, Türkmen katliamlarına duyarlılık gösterdiklerine şahit oldunuz mu? Irak’ta bombalanan türbeler, tarihi mekanlar, Osmanlı eserleri ve çalınan ya da silinen tarihle ilgili tepki gösterdiklerini hiç gördünüz mü? Bu duyarsız ve İslâm’a uymayan hâl ve ahvalleriyle halka şirin görünmek için Necip Fazıl Kısakürek’in şiirlerini okuyarak onun ruhunu da incitmektedirler!
Onlara destek çıkarak BOP işgal projelerine «eşbaşkanlık» yapanların inançlarını ve inanç seviyelerini artık sorgulamanız gerekmiyor mu? Şehitlerimize «kelle» diyen Recep Tayyip Erdoğan’ın : «Kahraman(!) Amerikan askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için dua ediyorum.» şeklindeki yakarışına katılmıyorsanız 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda AKP’ye ve anayasasına «HAYIR» demek mecburiyetindesiniz!
Avrupa’da Amerikan isimleri sorgulanıyor
Amerika’nın dünya insanlarına reva gördükleri ve sergilediği görüntüler artık tepkiyle karşılanıyor.
21.08.2010 tarihli Le Parisien gazetesinin birinci sayfasında ve manşetten verilen bir haberin içeriğinden bahsetmek istiyorum. Yirmi yıl önce Amerikan seri televizyon filmlerinden etkilenerek film kahramanlarının isimlerini çocuklarına veren Fransızlar bugünlerde sorgulanıyorlar. Kevin, Dylan, Shirley, Sandy, Jordan, Steven, Bryan, Jennifer, Cindy, Kelly, Samantha gibi Amerikan isimleri taşıyan 400 000 genç isimlerinden dolayı, iş bulamadıklarını ve dışlandıklarını söylüyorlar. Yani bugünlerde Fransa’da Amerikan isimlerine, Amerikan ismi taşıyanlara işverenlerce iyi bakılmadığı konuşuluyor. 1991 yılında 15 000 çocuğa aktör Kevin Costner’den etkilenerek Kevin ismi verilirken, 2010 yılında bu sayı 500’e düştü. Bugün Fransa’da Kevin ismini taşıyanların sayısı : 153 000 ki bu en çok konulan isimler içinde 44. sırada yer alıyor.
Taviz verenler madalya ile ödüllendiriliyorlar
¤ Bakara Sûresi, 14. âyet : (Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit «(Biz de) iman ettik» derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise : Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler.
¤ 03 Haziran 2010 tarihli Yeniçağ Gazetesi’ndeki köşesinde Sabahattin Önkibar’ın «Önce Yahudi cesaret madalyasını iade et Recep Bey!»
başlıklı yazısı AKP’yi iktidara getiren güçleri ve niyetlerini de ortaya koymaktadır. Bakın bahsi geçen yazıda Sabahattin ÖNKİBAR ne diyor? :
«Böyle bir şey filmlerde ve romanlarda bile olmaz ama Türkiye’de oluyor! Adam hem Yahudi cesaret madalyalı hem de Hamas sevdalısı!Yahudi madalyası deyip geçmeyin; bu öyle sıradan bir şey değil. 104 yıldır sadece 10 kişiye verilmiş, Recep Bey 11. isim! Bugüne kadar madalyayı alanların tamamı Musevi önder, tek istisna Recep Bey!.. Niye acaba?»
¤ 22 Ağustos 2010 tarihli Yeniçağ Gazetesi’ndeki köşesinde Sabahattin ÖNKİBAR : «Hanefi Avcı’nın AKP’yi bin kere kapattıracak kitabı!» başlıklı yazısı AKP’nin vahim durumunu yansıtmaktadır.
Avrupa’da tanıdığım duyarlı sanatçı, gazeteci, yazar ve öğretmenler Türkiye’deki kültür yozlaşmalarına, Amerikan etkisine ve AKP’nin teslimiyetçi ve tehlikeli politikalarına söyleyecek bir söz bulamıyorlar. Ülkemizin «savunma reflekslerini» kıran, bir «AKP devleti» tesis etmeye çalışan, Türkiye’yi karanlığa götürmekte olan AKP politikalarına «DUR» demek için, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda AKP’ye ve anayasasına «HAYIR» demek mecburiyetindesiniz!
Selam ve sevgilerimle.
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Concepteur industriel – Architecte d’intérieur
İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı
55, rue Louise Michel
78711 Mantes la Ville
FRANCE
uzeyir.cayci@free.fr
http://uzeyircayci.sitemynet.com/fleur/index.htmhttp://www.artmajeur.com/serap/