21 Kasım 2024 Perşembe
ÖNCER ÜNLÜ
BAŞYAZAR
Herkese Merhaba,
Öncelikle belirteyim ben sendikalı bir öğretmen değilim ,meslek hayatımda iki defa kerhen sendika üyesi oldum. İlkinde kıramayacağım bir arkadaş yüzünden; ikincisinde de o zamanki sayın okul müdürünü, kendisini ziyarete gelen ağır misafirlerinin yanında mahcup etmeme adına üye oldum. Bu iki olayda da istifa ettikten sonra bu iki şahsın büyük tepkisini çektiğimi de kıvançla buraya yazıyorum. Niye mi üye değilim? İnanmadığım ve içinde buram buram boş siyaset kokan yerler ilgimi çekmez.
Biraz genel kültür bilgisi vereyim sonra asıl sorduğumuz soruyu yanıtlarım. Ülkemizde özellikle kamu sektöründe en geniş sendikal örgütlenme olan ” eğitim- bilim iş ” kolu, Osmanlı Devleti’ne kadar giden bir tarihsel geçmişe sahiptir.110 yıllık bir geçmişe dayanan özellikle öğretmenlerin örgütlenmesi de gelmiş geçmiş tüm iktidarlar boyunca ya yasaklanmış ya da kendi vesayetleri altında faaliyet göstermiştir.2001 yılında çıkartılan kısaca sendika kanunu diye isimlendireceğim kanunla ilk olarak 2002 yılına baktığımızda 4 sendikanın faaliyete başladığını görürüz. 2022 yılına geldiğimizde ise eğitim alanında yaklaşık 54 tane sendika olduğunu görürüz, aynı siyasi parti enflasyonu gibi…
Kamu alanında devletin uygulamalarına karşı işçi ve memurlar sendikaları aracılığıyla sendika üyelerini ilgilendiren ekonomik, toplumsal ve kültürel çıkarları korumak ve geliştirmek için örgütlenirler. Bu örgütlenmeyi sadece üyeleriniz ve haklarınız çerçevesinde ele alırsanız sendika kavramının maalesef felsefesi hatalı olur. Sendikaların ana hedefi bir sivil toplum kuruluşu olarak öncelikle kendi alan ve üyelerine daha sonra da ülke genelindeki sorunlu alanlara duyarlılık geliştirmek olmalıdır. Eğitim sendikaları, kamuda ve özel sektörde çalışarak eğitim-öğretim faaliyetlerine katılan öğretmenlerin; çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek, geliştirmek, dayanışmayı kuvvetlendirmek amacıyla kurulmuş sivil toplum örgütleridir. Genel amaçları ise; üyelerinin ortak ekonomik, sosyal, özlük, mesleki, hak ve çıkarlarını koruyup geliştirerek onlara daha saygın bir yaşam düzeyi sağlamayı hedefleyen projeleri uygulamaktır.
Eğitim sendikalarının genel tüzüklerine bakarsanız temel aldıkları değerler bağlamında amaçlarının farklı olduklarını görürsünüz. Sendikaların bir çoğu ideolojik felsefelerden hareket ederek örgütlenme yoluna gitmişlerdir, azınlıkta kalanlar da bağımsız ve depolitik olmayı seçmişlerdir. Bu ideolojik durum sendikalar arasında zaman zaman sürtüşmelere yol açmakta ve sonucunda maalesef sendikalar arasında güçlü bir işbirliği sürecinin oluşmamasına yol açmaktadır.
Sendika başkanlarını hasbelkader yanıma dost sohbetine çağırsam; ” Beyler!2002’den itibaren biz öğretmenler için ne yaptınız ?” diye sorsam acaba ne yanıtlar verirdiniz. Sizlerin yerine ben söyleyeyim de yazımı okuyacak öğretmenler arkadaşlar da doğru ya da yanlış diye kendilerine yanıtlarını versinler. Yaptığınız; her yıl başında üyelerinize takvim, ajanda, kıytırık bir tükenmez kalem, isme yazılı basit bir kupa hediye etmektir. Benim sevgili öğretmenlerim de bunları zevkle alır. Ramazan ayında büyük bir maharetmiş gibi iftar sofrası düzenlersiniz milletin yarısı aç kalkar. Her okulun öğretmenler odasına 4 tane afiş asarsınız çocukların bile inanmayacağı cümlelerle süslersiniz. Aynı siyasi partilerin sokaklara bayrak asması gibi…. Velhasıl ağlanacak halimize gülüyorum. Üye kaydetmeye gelirsiniz dönüp dönüp aynı kelime ve cümleleri kurarsınız işi siyasete dökersiniz. Eğer öğretmen sendikanızdan istifa edecekse etmesin diye elli çeşit formül üretirsiniz bu arada o öğretmen bayansa zaten mobbing mutlaka vardır. Şimdi bana diyeceksiniz ki; sendika avukatlarımız var, ücretsiz danışmanlık veriyorlar, ya da nöbet ücreti getirdik haftada 3 saat yok ücretleri iyileştirdik yok şöyle yok böyle…Geçiniz efendim.
21 Temmuz 2012’de M.E.B. bir yönetmelik yayınladı sınıf tekrarını kaldırdı. O günden bu güne okuma yazma bilmeyenler geçti ve de geçiyor niye aile kalmasın dedi diye. Bu konuda ne yaptınız ? Sayın sendikalar! Eğitimin kalitesi gittikçe rezaletleşirken. Bu nedenle her yıl sonu kurullarında sınıf başarıları hep %100 ne hikmetse. Tıp çalışanları bile bakanlıklarına bastırıp saldırı halinde saldırganlara az da olsa ceza verilmesini sağlayan kanunu çıkarttılar, sizler neler yapıyorsunuz? Eğitimciler hakarete uğrarken, dövülürken… Hala ek ders ücretlerimiz komik, bu konuda ne yaptınız? Sınıf öğretmeni 1 gün rapor alıyor, 7 saat ek ders ücreti kesiliyor. İki gün rapor alırsa tüm haftanın ücreti gidiyor ,kalan üç günü hayrına çalışıyor. Sonrada tüm sendikaların temsilcileri okulları ziyarete geldiğinde sizlerin ihtiyaç ve sıkıntılarını biliyoruz diye ahkam kesiyorlar. Çevremde konuştuğum bir dolu sendikalı arkadaşım bile sendikalarının ya da diğer sendikaların öğretmenlerin sorunlarına bir çözüm sunmadığı konusunda hem fikir. Sendika sayıları her yıl artıyor öğretmenlerin hem maddi hem de manevi itibarlarına bir çözüm üretilmiyor diye isyandalar. Alfabeyi öğrettiğimiz diğer meslek sahiplerinden daha az maaş alıyoruz. Var mı çözümünüz? Bu yaşıma kadar gördüğüm hangi sendika iktidara yakınsa o sendika tayinde, terfide, atamada, kadrolaşmada etkili gerisi hikaye. Bu arada lütfen kendinize sorun; memurların aidatlarını devlet karşılamazsa acaba üye sayılarınız kaça düşer ? Benim eğitimcilerimin de yüzde doksan beşi de aidatlar bizden çıkmıyor diye ne soruyor ne araştırıyor Bu yazıyı yazmadan önce, gece gördüğüm rüyada tüm sendikalar ideolojilerini bırakmış üyelerinin haklarını, saygınlıklarını korumak, refah düzeylerini ve eğitimin kalitesini arttırmak için bir araya gelmiş ve hummalı bir çalışma içine girmiş geleneksel sendikacılık yerine Avrupa’daki gibi bilimsel sendikacılığın gerekliliği üzerine kafa patlatıyorlardı. Sabah uyandığımda; ” hayır olsun ” dedim kendi kendime….
Bir düşünür demiş ki: ” Araziye uymayı huy haline getirmiş bir öğretmen kimliği, saygın bir kimlik değildir.” Bu söze katılıp katılmamayı size bırakıyorum…