21 Kasım 2024 Perşembe
ÖNCER ÜNLÜ – BAŞYAZAR
Geçen yazımın konusu ülkemizde ki orman yangınları ve nedenleriydi.
Yazının daha mürekkebi doğru dürüst kurumadan, Akbelen Ormanlarının kıyımı ve köylülerin direnişini görmezden gelemezdim. Özellikle ağaca sarılmış yaşlı teyzemin görüntüsü ve yine bir avukatın jandarmaya seslenişi azıcık yüreğinde vicdanı olanın içini sızlatmaya yeter ve artar bile.
Güzelim bir orman düşünün, içinde yarım asrı devirmiş değişik çamlar, börtü böcekler, değişik bitkiler, çeşitli hayvanlar yaşıyor. Sizler de 21.yüz yıla gelmişsiniz, sıcaklıklar yıldan yıla artış gösteriyor, mevsimler değişiyor, hava olayları değişiyor, kuraklıklar fazlalaşıyor ve tüm bunlara rağmen bir taraftan ormanları yakıyorsunuz bir taraftan da keserek bitiriyorsunuz.
Orman yangınları başladı diye herkese kapatılan ormanlara, hızarların girmesi serbest değil mi?
24 Temmuz sabahın erken saatlerinden itibaren Muğla’nın Milas ilçesinin Akbelen Ormanı’nda başlayan ağaç kesimi şu ana kadar devam ediyordu. Hız kesmeden devam edecek gibi de duruyor.
Ormanın yok edilmesinin nedeni daha önce özelleştirilen Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine kömür sağlamak için maden açmak. Bu arada unutanlar ya da hiç bilgi olmayanlar için anımsatalım; bu iki termik santralin yıllarca baca gazı arıtma tesisi olmadı, çevreye ve insan sağlığına ilişkin yüzlerce habere konu oldu.
Ormanı yok etme hikayesinin başlangıcı 2020 yılı. 2014 yılından beri termik santralleri işleten YK Enerji, linyit kömürü çıkarmak için orman alanında devletten izin alıyor. İzin alımından sonra ise köylülerin direnişi başlıyor. Eylül 2021 de bilirkişi raporuna göre, mahkeme yürütmeyi yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Bu arada zaten yürütmeyi durdurma kararına rağmen ağaçlar kesilmeye devam ediliyor. Şirketin itirazları üzerine daha sonra 2022 yılında yapılan bilirkişi incelemesi, gerçekten pes dedirtecek cinsten.
Raporda madencilik faaliyetinden Akbelen Ormanlarının olumsuz etkileneceği söyleniyor fakat aynı raporda kömürün çıkartılması için bölge maden sahası olur deniyor. Böyle bir karar ancak geri kalmış bir orta doğu ülkesinde olur. Zaten bizim yerimizde orası.
İşin trajikomik yeri ise, Limak şirketinin başkanı Ebru Özdemir’in WWF- Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın Mütevelli Heyetinde yer alması. ” Güler misin ? ” ” Yoksa ağlar mısın ? ” Bu gün Vakıftan yapılan bir açıklamayla Ebru Özdemir’in üyeliğinin iptal edileceği ve heyet üyeliğinden çıkarılacağı açıklandı. Belirli bir süre sonra vakıf karar değiştirirse, bir şey diyemem. Burası Türkiye …
TEMA Vakfı, 780 dönümlük Kızılçam ağacının kesileceğini söylüyor. Bir düşünün:
“Yıllardır Ege’de, Kaz Dağları’nda, Karadeniz’de, Artvin’de, ne ormanlar yok edildi, ne zeytinlikler söküldü “. Bir tarafta çocukları gibi ağaçlara sarılan insanlar, yine bir tarafta da rant için, daha fazla para için ağaçları kesenler.
xxxxxx
Bu arada ilgili şirket basın açıklamasında; ” bu santrallerin elektrik üretiminde çok önemli olduğunu, santraller çalışmazsa binlerce kişinin işsiz ve mağdur kalacağını, Türkiye’nin bir bölümünün de 2024 yılından itibaren elektriksiz kalacağını belirterek, 3100 işçi çalıştırdıklarını, bölgeye bu güne kadar 3 milyon fidan diktiklerini ” açıklamalarına ekliyor. Şirket açıklamasında büyüklere masallar anlatırken, keşke küçüklere de şunları söyleseydi:
” Ormanın, iklimin, denizin ve çevrenin mutlaka korunması gerektiğini, temiz havanın insanların geleceğinde ölümcül role sahip olduğunu, çevreye ekonomik zarar verdiklerini, iklimin değişmesine direk etki yaptıklarını da ” açıklasaydı ya!
Utanmasalar ormanları koruyanları ” Vatan Haini ” ilan edecekler. Sosyal medyada yaptırdıkları alan haberlerle de hedef saptırmaya çalışıyorlar. Yok köylüler ağaçlar kesilsin istiyormuş, dışarıdan gelenler bizi karıştırıyor diyorlarmış, ne güzel ağaçları kesip para kazanıyorlarmış… Ne inandırıcı ya!
xxxxxx
Enerji Piyasası uzmanları ise bizlere şu bilgiyi veriyorlar:
“Bu ağaçlar, Türkiye’nin tamamının enerjisinin %1’ni üreten iki santral için kesiliyor. Yani ki santralin toplam kurulu gücü 1100 megavat oluyor. Kısaca iki santralin toplamı Türkiye’nin elektrik üretiminin % 2,1′ ine denk geliyor.
Temel sorun bu iki santral kapatılacağına özelleştirildi ve alan şirketler de karlarını maksimuma çıkarana kadar bu santralleri kömür yakarak işletmek istemelerindendir.
xxxxxx
Köylü teyzem, bütün gücüyle sarıldığı asırlık çam ağacından kendisini koparmaya çalışan jandarmaya yalvaran sesle; “Jandarma oğlum, sen vatanı koruyacaksın, vatan için sen varsın. Bunlara kıyan eller kırılsın, yapmayın evladım. Sen kimin için buradasın ?” diyordu.
Yine Akbelen Ormanı’nda Avukat A. Ali Cangı da jandarmaya; “Bak görün, vicdanınız el veriyor mu? Yok mu içinizde köylü çocuğu ? Gitti kaç yıllık ağaç “…
Türkiye ormanlarını yok ederken , A.B. ülkeleri ne yapıyor ?
Karbondioksit salınımını nasıl en aza indiririz? Konusuna yoğunlaşıyorlar.
Türkiye enerji üretiminde çağa ayak uydursa yenilenebilir enerjiye daha fazla yatırım yapsa, top yekun enerji tasarrufuna girse emin olun bunun gibi çevre canavarı olan kömür santralleri kapatılır. Çocuklarımız geleceğe daha güvenli bakar.
Düşünün ki, “Bir Avrupa ülkesinde bu kadar büyük bir orman iklim krizi ağırlaşırken yok edilebilir mi “?
Düşünün ki, “Bir Avrupa ülkesinde yargı ağaç kesimi davaları için ret kararı verebilir mi “?
Düşünün ki, “Doğal protesto yapılırken zararsız köylülere gaz sıkılır mı “?
xxxxxx
Son sözü TEMA Vakfı başkanı Sayın Deniz Ataç söylesin:
” Her yerden her şeyi çıkarmak, Türkiye’nin başına gelmiş en büyük beladır” demiş.
Doğru söze ne denir ki ?
AKIL, VİCDAN, ADALET, İNSANLIK !
Neredeyseniz bir an önce gelin.
xxxxxx
NOT : Yazımı bitirdikten sonra öğrendiğime göre bölgeye giden C.H.P. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, köylülerin zoruyla orman kesim bölgesine geçmiş, yine C.H.P. milletvekili Mahmut Tanal’da tartıştığı kişilere ” provokatör ” demiş.
Yine, Kılıçdaroğlu gitmiş. Ya ülkeyi kurtaracak 6’lı masanın diğer ayakları nerede ? Eminim onlar daha önemli işlerle uğraşıyorlardır. Nasıl olsa Ankara’dan iki nutuk attılar, iki de twit salladılar yeter de artar bile…