OKTAY EROL

OKTAY EROL

03 Nisan 2024 Çarşamba

“Muhalefetin” utangaç tutumu etken…

0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Muhalefetin” utangaç tutumu etken…

“Muhalefetin” utangaç tutumu etken…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

OKTAY EROL

Yurttaşın yaşadıklarını görüp de “büyümede de, gelir dağılımda da ne yapacaksanız yapın artık, insanların doyacak/ düşünecek/ dayanacak yerleri ‘eldekini tüketeli’ çok oldu; yurttaşa gün gösterin artık” diyenleri bildiğim kadar, “biz bu gidişten hoşnutuz, dara düşsek de, ekmek bulmakta zorlansak da, daha yaklaşan kış için hazırlık yapamasak da biz iyiyiz” diyenleri de biliyorum!

Öyle ki, acıyı yaşadıkça haz oluyor, sokakta cinnet geçirenleri duydukça “dört köşe” olup seviniyor, ekmek büfeleri önünde ki kuyrukları bayram sayıyor, pazarın atıklarını bekleyenleri severek izliyor izlenimi veriyorlar!

Burada kimi sorgulayacağız, kimi suçlayacağız, “bunlar neden böyle düşünüyor” diye kimin kapısına dayanacağız? “İnsan kendini geliştirmek, yaşananı görmek istemiyorsa ne yapılabilir” denebilir! Peki, insanın kendini “geliştirecek” yerleri başkalarının tutusu/ egemenliği altındaysa, başkalarının konutuna göre yönleniyor, “iktidarın” eğitim sistemi böyle bir etmeni ortaya çıkardıysa, “muhalefet” her zaman olduğu gibi edilgenliği/ utangaçlığı/ ödün vermeyi yeğlemişse…

***

Açıkça söylemem gerekirse, “iktidarın” ortaya koyduğu sistem de, “muhalefetin” yurttaşla arasındaki iletişimsizlik de insanları “doğru algılamadan” uzaklaştırdığına inanıyorum! “İktidarın” hesabına yurttaşı “oyalamak” gelebilir, bu yurdun yurttaşı dururken “sığınmacıya” verdiği özgüven gelebilir, şatafattı bırakmamak için temel gereksinmelere ard/ arda zam yapabilir/ yeni vergiler koyabilir, üstelik tüm bunları “ülkemizin ekonomisi büyüyor, ilk onda yer alama yarışımız sürüyor, tek haneli enflasyon rakamlarına döneceğiz, beş yıl sonra rahatlayacağız” sözlerin yinelenmesi sürebilir!

Peki, “muhalefet”; sen ne iş yaparsın! Kuru, etkisiz, yinelenen bir sürü söz… Bugün televizyon ekranlarını açın, bir “muhalefet” sözcüsünün konuşmalarını Google arama motorunda sorgulayın, daha öncesinden yüzlerce kez konuşulduğunu göreceksiniz! Hep birbirini öykünme, hep birbirini yineleme, hep bir yurttaşı “kandırmaca/ oyalamaca” yöntemi…

***

Sizler ne yapıyorsunuz, neler düşünüyorsunuz, nelerin peşindesiniz dargelirlinin yarın ekmek büfesi önünde alacağı bir ekmek kadar “ilgimi” çekmediğini bilseniz iyi olur! “İktidarı/ muhalefeti”, siz yurttaşının oylarını aldığınız kentleri geziyor musunuz, üreticisi/ emeklisi/ öğrenci velisi/ küçük esnafı/ pazar satıcısı ne yapıyor biliyor musunuz, bunlarını yaşamlarını yıllardır “etkisiz sözlerle” anlatarak ne yaptığınızı, insanları nasıl bir yaşamın cenderesine sürüklediğinizi görebiliyor musunuz?

Bu sokaklarda, alanlarda, tarlalarda, bilinmezliklere yürüyor insanlar! Birçokları “yarın” için “neler olacağını/ hangi fahiş fiyatla karşılaşacağını/ neyin kapısını çalacağını/ başka nerede yaşamının daraltılacağını” bilmediğinden planlar yapamadığını dile getiriyor!

Buralara insanlar kendi istekleri için “tıpış tıpış” gelmedi, kendiliğinden “iktidarın” yanlışlarına sarılma gereği duymadı; elinde yetki olan “iktidarın” beceriksizliği/ umarsızlığıyla/ şatafat seviciliğiyle, “muhalefetin” utangaç/ bana değmeyen yılan bin yaşasın tutumuyla buraya geldi! Yalan mı?