MEKİN ŞAHİN

MEKİN ŞAHİN

11 Nisan 2025 Cuma

CHP Sokaklara İndi !

CHP Sokaklara İndi !
0

BEĞENDİM

ABONE OL

MEKİN ŞAHİN

CHP Sokaklara İndi !

19 Mart 2025 tarihinde, Özgür Özel Saraçhane’deki toplantılarda Türk halkına önemli mesajlar
verdi. Bu konuşmalarında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun
tutuklanmasına karşı halkın cesaretini ve dayanışmasını vurguladı. Ayrıca, bu olayları bir “darbe
girişimi” olarak nitelendirerek, demokrasiyi savunma çağrısında bulundu. Özel, halkın iradesine
yapılan bu saldırılara karşı mücadelenin devam edeceğini belirtti ve dayanışmanın önemine dikkat
çekti.
Bu konuşmalar, halkın haklarını savunma ve demokrasiye sahip çıkma temaları etrafında şekillendi.
Özel’in bu mesajları, toplumun geniş kesimlerinden destek gördü.
Özel, Saraçhane’deki konuşmalarında halkın iradesine yapılan saldırılara karşı mücadelenin devam
edeceğini belirtti. Ayrıca, bu süreci Türkiye tarihinin en onurlu sivil direnişlerinden biri olarak
tanımladı. Saraçhane’de başlayan direnişin, Maltepe’de kitlesel bir dayanışma mitingine dönüşeceğini
ilan etti.
CHP sokaklara indi!
Halkın haklarını savunma, demokrasiye sahip çıkma ve Türk halkıyla demokrasi mücadelesini
başlatma isteği; dayanışma içinde her gün büyüyerek gelişiyor. Sınırları güncel gelişmelerin belirlediği;
Özel’in mesajları, toplumun geniş kesimlerinden destek gördü ve Türkiye halkının doğru önderlikle
geleceğine sahip çıkacağını dünya aleme gösterdi.
Özgür Özel’in Saraçhane toplantılarında üretim ve alım gücünün yeniden güçlenmesi konusuna ve
üretim- tüketim sürecinde ortaya çıkan ilişkilere dönük çözüm içeren ne proje açıklaması ve
sloganlaşan söylemi olmadı. Bu eksiklik bugün değilse sıcak sürecin gündemi kayboldukça halk
nezdinde beklenti ve sorun olarak; CHP’nin, sayın Özgür Özel’in karşısına çıkacaktır. Bu nedenle Özgür
Özel halk nezdinde konuşmalarında; toplumsal çözüm içerisinde kişilerin hak ve özgürlüklerini dile
getirmelidir. Bu perspektifi geliştikçe söylediği her söz halkta umut, siyasi rakiplerinde çaresizce
teslimiyet yaratacaktır! CHP sokaklara indikçe; halkın isyan naralarında Özgür Özel büyüyerek
umudun adı olabilir. Yeter ki popülizme teslim olmadan, demokrasi güçlerine önder olmayı kendine
hedef yapsın.
CHP çok kültürlü partidir. Ortak idealleri tam bağımsız Türkiye ve halkın tek tek özgürleşmesidir.
Ortak çabanın yol yürümesinde farklı çözüm ve görüşler var. Önemli olan CHP’ni yöneten kadroların
kendi içinde birliği, bütünlüğü hukuk ve adalet zemininde korumasıdır.
Aylardır Türkiye ve CHP üzerine kurulan oyunları detaya inerek yazdım. Özellikle ‘’kayyum atama’’
iddiaları ve sonrası parti kadroları arasında parçalanma ve bölünme yaratarak; CHP PM ve Özgür
Özel’in kendi partisini yönetemeyen eleştirisiyle zaaf yaratmak isteniyor.
İki nokta çok önemli!
1.13 yıl genel başkanlığı döneminde, gösterdiği perfermasyon ve ilişkilerle alevi camiasında Piro
olarak değerlendirilen Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik tavır.
2. CHP üyesi olarak iki dönem Ankara büyükşehir belediye başkanlığı yapan Mansur Yavaş’ın CHP
dünyasından uzaklaştırılması.
Süreç bu kişilerin aleyhine dönüşürse, bu iki aktöre gereksiz saldırılar devam ettirilirse; seçimlerde
olumsuz gelişmeler kaçınılmaz olabilir. Sayın Özgür Özel bu tür ayakları yere basmayan
‘’kahramanlara’’ izin vermeyerek; birliği ve bütünlüğü korumakla mükelleftir.
CHP sokaklara indi. Gücünü halktan alır ve CHP o yüzden sokakların partisidir.

Devamını Oku

Şimdi Susma Zamanı

Şimdi Susma Zamanı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

MEKİN ŞAHİN

Şimdi Susma Zamanı

31 Mart 2024 tarihi sonrası devleti yönetenler halkın geleceğini çürütürken, bu çürümeyi ortadan
kaldıracak politikalar bir türlü halka sunulmadı. Nedeni bilinmeyen, gelecekte Türkiye halkına ve CHP
dünyasına bir şey kazandırmayan ‘normalleşme ‘ gündeme oturdu. Zaman kazanan AKP, tüm gücüyle,
eline geçen her şeyle CHP ve CHP yerel önderlerine, belediye başkanlarına saldırdı.
Hukuk ve adaleti çürüten kararlar Türkiye’yi akıl almaz gelişmelerle karşı karşıya bıraktı. Öyle ileri
gidildi ki CHP’ne kayyum atama çabaları sürdü.
Belediye başkanlarının alınmasına gençlik ve halk CHP önderliğinde miting, protesto ve yürüyüşlerle
tepki gösterdi.
Kayyum arama çabalarına olağanüstü kurultayla yanıt verdi.
Başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere seçilmiş önemli İlçe belediye başkanları cezaevinde. Hükümet
kaybettiği seçimlerin acısıyla, intikam duygusu mantığın önüne geçmesi yüzünden çok yönlü hukuksuz
saldırıyı kesintisiz devam ettiriyor.
Sayın Özel ve yeni seçilecek MYK dün yaşanan tüm eksik, yanlış ve bireysel egemen olma
çabalarından ders çıkartarak Türkiye ve Türkiye halkının çağdaş dünya yönetimleri arasında yer alması
mücadelesini sürdürülmelidir.
CHP dünyası kurultay öncesi ne yaşanmış olursa olsun, topyekûn demokrasi mücadelesi öne çıktığı
gerçeği göz önüne alınarak, iç çatışmayı dondurmak zorunda.
Değişim ve dönüşüm iddiasıyla CHP yönetimini kazanan genel başkana ve diğer yöneticilere fırsat
verilmelidir. Kişiler kendi egosunu korumak adına akıl almaz şeylere dört elle sarıldığını görüyorsunuz.
Bu ortamda sağlıklı tartışma olmaz.
Özellikle halkın umut aradığı bu süreçte kırıcı ve ötekileştirici tartışma hiç olmaz.
Şimdi susma zamanı!
……………………………….
Siyasetçinin en zayıf olduğu an kendisini gücün tepesinde hissederek, halktan kopmaya başladığı an.
Cumhuriyet aydınları bu bilinçle köyden kente, mahalleden fabrikaya, sokakta başlatılacak özgürlük
mücadelesini neden ve niçinleri halka anlatma ve halkta yeniden örgütlenme misyonunu üstlenmesi
kaçınılmaz oldu.
Yıllar önce bir kardeşimizin Asri mezarlıkta ki cenazesi esnasında il başkanına katılımcı kitleyi işaret
ederek; şu kalabalık bir arada olsak, sadece Adana değil Akdeniz bölgesi CHP mevzii olur dedim. İl
başkanı evet. Doğru diyorsun dedi.
O vakit değerli yol arkadaşları ortak dil yaratarak ülke ve Türkiye halkını ayağa kaldırma görevini
yerine getirmelidir!
Doğruyu başkalarının yanlışı üzerine oturtacak politika yerine, sorunların çözümünü doğru politika
olarak savunalım.

Devamını Oku

Yüzüklerin Efendisi!

Yüzüklerin Efendisi!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

MEKİN ŞAHİN

Yüzüklerin Efendisi!

Her geçen gün seviyenin düştüğü, toplumsal değerlerin düşerek ahlaki algının her alanda
yozlaştığı bir çağa girdik. Suç bilgi çağında değil suç bilgi çağını yaratan koşulların insan
kimliğinden koparılarak, bir avuç kurumsal yapının dünyayı ekonomik, sosyal, siyasi ve
kaynakları denetleyerek yönetme iddiasıdır. Her çağ kendinden önceki çağlar üzerinde
yükselerek; yeni çağa özgü sistem ve yönetim biçimlerinin önünü açtı. Onlara ev sahibi
olarak yön verir. Kökleri derin olan sistemde, yetişen insanı değiştirmek, dönüştürmek ve
özgürleştirmek çok zor.
Tabuları kolay yıkamazsın.
Dünyada milyonlarca canlı var. Mevcut bilgilerimiz ışığında sadece insanın dünyayı kendi
niyetine göre değiştirdiği söylenebilir. İnsan tek başına yaşama gücü sınırlıdır. Kürkleri
olmadığı için vücudunu kaplayan giysi, kanatları olmadığı için uçmak için hava araçları
üretti. Tek başına ne neslini çoğaltabilir ne ölümcül koşullara direnebilir. Bu şu anlama
gelir. İnsan sürekli ve kesintisiz değişim ve dönüşümle dünya insanlığını kıyametlere kadar
yaşatır ve korur.
Bilgi çağında bilgi desenleri ve teknoloji etkinliği yaşamı ciddi biçimde etkiliyor. Bireysel
inisiyatif geliştikçe İMC yok oldu. Eğitimden sağlığa, üretimden devlet yönetimine
ötekileşen ve ticari bakışın hükmü arttı. Sonuç tüm dünyada felaket.
Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında doğdu. Hedef tam bağımsız Türkiye. Kolay olmayacak
serüven. Ekonomik ve siyasi bağımsızlığı sağlayacak psikoloji var. Ama Osmanlı ekonomi
mirası, aydınlanma süreci çok kötü. Sil baştan yaratmak gerekir. Mustafa Kemal ve CHP
koydukları hedefe zor olsa da yol almaya başladı.
Osmanlı dönemine göre çok ilerledi ama dünya emperyalist-kapitalist sistemin geçmişiyle
karşılaştığında ağır giden dönem 1950 DP hükümetine kadar sürdü. DP hükümetleri
dönemiyle birlikte emperyalizm, T.C. devletinde iç olgu haline gelerek; çıkarlarına uyan
yönetim ve üretim sisteminin Türkiye’de yerleşmesini sağladı.
Bilgi çağında çok kültürlü ulus devlet iddiası ülkede çökertilmek isteniyor. 12 Eylül 1980
darbesiyle emperyalizm hedefinin alt yapısını oluşturdu!
1. Demokrasi ve özgürlük isteyen kişi ve kurumlar birlikte tüm siyasi partileri kontrol eden
yeni anayasa ve siyasi partiler kanunu yapıldı.
2. Kendi kendine yeterli üretim sistemini önce tarımı, sırasıyla sanayi ve bankacılık
yöntemini bitirerek, dış bağımlılığı artırdılar.
3. Kişi hak ve özgürlük talepleri askıya alındı, 1960 anayasasıyla elde edilen örgütlü toplum
hakkı silindi.
4.Ekonomik, sosyal ve siyasal sürecin yeni aktörleri önce bireyleri sonra STK ve benzeri
kurumları yozlaştırdı.
5. Halkın devlete bağı ve güveni sarsıldıkça yerini dinci ve ırkçı söylemlerle kapattılar.
Türkiye’de devrim yasalarıyla kapatılan ve yasaklanan tarikat dönemi yeniden devlet eliyle
inşa edildi.
6. Türkiye yurttaşı yeni dönemin istenilen insan modeline dönüştürüldü. Yeni modelin
felsefesi ‘’benden gayrısını şeytan kapsın’’. Bugünün Türkiye’sinin fotoğrafını
yaratılmasında en önemli etken, ‘’benden gayrısını şeytan kapsın’’ yozlaşması oldu.
AKP-MHP hükümeti yozlaşmaya yol vermenin en üst versiyonunu devam ettiriyor. Devlet
yaşamının her alanında savaş ve kaos var. Yüzüklerin Efendisi gibi iç ve dış dengeleri
Türkiye’yi çıkmaz sokağa götüren emperyalist taleplere göre kuruyor.
Devleti yöneten siyaset böyle iken muhalefet eden siyaset onlardan farklımı? Halka
sundukları tüm sözlü iddiaları tam bağımsız Türkiye isteğinin ötesinde, ben AKP-MHP
hükümetinden daha fazla size hizmet ederim çabasını yansıtıyor.
Türkiye halkı bir kez daha aldatılıyor!
Özellikle 2007 yılı sonrası teslim alınan CHP yönetimleri, hukuk ve adaletin askıya
alınmasına fırsat vererek aldatılıyor.
Çünkü Türkiye’de iki şey belirleyici. Kişisel çıkar ve elde ettiği makam gücünü bireysel çıkar
adına kullanma. Yüzüklerin efendisi; yedek kulübede görev bekliyor.
CHP il ve ilçe başkanlarını tek tek ele aldığında çok güzel iddia sahibi olduğunu görürsün.
İş partide doğruyu ve tabanın, halkın iradesini savunmaya gelindiğinde o güzel insanların
yerine bireysel egoların geldiğine tanık oluyorsun. ‘’Genç ve pırlanta’’ ama ‘’ benim
karakterim özgürlük’’ iddialarını kaybetmişler.
Türkiye’nin tüm illerinde ve Türkiye genelinde hüküm veren örgüt kimliği kaybolurken;
sesleri çıkmıyor. Kendilerinden isteneni kayıtsız şartsız yerine getiriyorlar.
Parti adına seçilmişler karar veriyor. Hiçbir il ve ilçe örgütü hatta genel merkez ‘’ fermanı
veren yerel yöneticiyse; hadi oradan CHP örgütü bizim, ben bu örgütün başıyım’’
diyemiyor.
Diyenler; kişisel çıkış sağlayan kolpacı soytarılar tarafından siyasi katliama tabi tutuluyor.
CHP bizim olmaktan çıktı. CHP bir avuç işbirlikçi ve onlara yön veren kimi dış güçlerin
kontrolüne geçti. 2009 öncesi Deniz Bey adına örgüt ve parti üyelerinin ilişkiye geçtiği iki
kanal vardı. İki kanalın başı Deniz Baykal’ın çok güvendiği yol arkadaşlarıydı. Hangi kanal
gidersen git, oluşan güç Deniz Baykal’ın olurdu. Bilgi çağına yön veren emperyalist odaklar
aynı yöntemi uyguluyor. İster ABD yanlı ister İngiltere yanlı ol. Sonuç emperyalizmin
çıkarlarına bağlanıyor.
Türkiye her şey güzel olacak umudu kaybetti. Tam bağımsız Türkiye odaklı yeni siyasi
süreç kaçınılmaz. Türkiye’de siyasetin geldiği bu çizgiyi görmeyen sadece kendini aldatır.
Kahredici sömürge yaşamının tüm acılarının ortağı olmaktan kendini kurtaramaz. Göğüs
göğüse süngü savaşı dönemi başlamıştır!
Sayın Özgür Özel son yirmi günün getirdiği fırtına üzerinden yeniden genel başkan oldu.
Hayırlara vesile olsun. Kurultay ne amaçla yapılırsa yapılsın; Türkiye halkına umut verecek
manifestoyla CHP hedefini dünya kamuoyuna duyuracaktı.
Önceden bizler gibi yurtsever uyarılarına rağmen yapmadı! Feodal siyasete dört elle sarıldı.
İmamoğlu ile kalktı, İmamoğlu ile yattı. Bir ailede çok çocuk varsa; biri öne çıkarsa diğerleri
öne çıkanı tutuyorsunuz tepkisiyle aile bütünlüğünü bozar. Şu an görünen Özgür başkanın
yanında; İmamoğlu bir yana diğerleri bir yana şeklinde.
Sıcağı sıcağı bir uyarı daha yapalım: Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırılarla PİRO
taraftarlarını ve Mansur Yavaş’ı yok sayarak sağdan gelen seçmeni ötekileştirirsen;
‘’Türkiye ittifakı’’ sözleriyle faşizmi ve faşizme yön verenleri bitiremezsiniz! Yüzüklerin
efendisi gibi hayalde yaşamaya, sıkıştığında farklı zaman evrelerine sığınmaya gerek yok!

Devamını Oku

Merhaba Ateş böceği!

Merhaba Ateş böceği!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

MEKİN ŞAHİN

Merhaba Ateş böceği!

Yıllar önce bir nedenle yazdığım bu makaleyi sizlerle yeniden paylaşma zarureti doğduğundan;
özellikle okuyarak gerçeği görmenizi özellikle rica ediyorum!
Günlerdir bir şeyi anlatmaya çalışıyorum. Nafile. Gözler kör, kulaklar sağır olmuş. Söz var barış
getirir, söz var kelle götürür. Ulan ülke elden gidiyor, sizler kendi egonuza takılmış gidiyorsunuz.
Fyodor Dostoyevski (suç ve ceza yazarı) siz suçu yaratan koşulların insanları için çok güzel
değerlendirmesi var. ‘’ Hepiniz birer gevezeden ve farfaracı dan başka bir şey değilsiniz! Küçücük bir
acınız olsa, on paralık yumurtası için ortalığı birbirine katan tavuklara dönersiniz! Üstelik burada bile
başka insanların güçlerini çalarsınız!
Ruhlarınızda bağımsız bir yaşamdan ve adaletli olmaktan iz bile yok! Damarlarınızda da kan yerine
komplo, ihanet ve hainlik dolaşıyor! İlk işiniz, ne pahasına olursa olsun insana benzememektir. ‘’
Ve yaptığınız her şeyle kendinizi öldürürsünüz.
Ama burada yeni bir öykü başlıyor. Bir insanın yavaş yavaş yenilenmesinin, yeni bir hayat bulmasının,
bir dünyadan başka bir dünyaya geçmesinin, hiç bilmediği yepyeni bir gerçekle tanışmasının öyküsü.
Cezayı yaşamak!
Sizlere bir hikâye anlatmak istiyorum. Bir ülkede güzel bir il var. İl coğrafi olarak güzel, insanları sıcak
kanlı ve geniş kaynaklarıyla yaşayanlarına umut veren kentmiş. Kentin merkezinde küçük küçük
kentler varmış. İşte bu kentlerin ikisin de şehrin merkezinden geçen ırmaktan gelen iki yönetici
varmış. Her ikisi de kendi kentinde hizmet yaparmış. Ancak kentin tepesinde hizmet vermek
isterlermiş. Uzunca süre işler böyle sürmüş gitmiş.
Derken ülkede kaos başlar. Devleti yönetenler sıkıyönetim ilan eder.
Her şey devleti yönetenlerin keyfine kalır. İstediğini görevden alıyor. İstediğini tutukluyor. İstediğini
işten atıyor. Yönetimin bu tutumu, iki kentten birini yöneteni telaşa düşürür. Görevden alınma
kaygısına düşer. Ne yapacağını şaşırır. Arayışa başlar. Derken aklına birçok işi birlikte bitirdiği deli
Hasanlı gelir.
Koşar onun yanına. Deli Hasanlı sorar. O da anlatır. Deli Hasanlı peki konuyu Brükselliye ileteyim der.
İletir. Aldığı yanıt hiçte hoş değil. Brükselli ben bir şey yapamam artık der. Delihasanlıda aldığı yanıtı,
telaşe içindeki yöneticiye söyler. Yönetici şaşkın ve kızgın. Ne diyeceğini bilemez. Kararır, yüreği güm
güm atmaya başlar. Bir süre sessizlik sürer.
Sessizliği yönetici bozar.
Yalvarırcasına delihasanlıya ricada bulunur. Benimle birlikte diğer yöneticiyi de görevden aldırın.
Delihasanlı sorar; neden! Telaşe içinde ki yönetici der ki; ikimizi birlikte görevden alırlarsa, bana yar
olmayan başkasına da yar olmaz der.
Ve ısrarı sürdürür.
Delihasanlı tamam Brükselliye ileteyim der. İletir de. Aldığı yanıt çok sert olur. ‘’Sakın bir daha bu
nedenle yanıma gelme!’’ der. Sonucu telaşe içinde ki kent yöneticisine iletir.
Rivayet o ki, o günden beri; telaşe içinde ki yönetici içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için
yapmadığı şey kalmıyormuş. Ama unuttuğu bir şey varmış. Sürekli bindiği dalı kesiyormuş. Dostu
düşman, düşmanı dost sanmanın cezasını çekiyormuş.
Şimdi bu hikâye de ki gibi bir şey olsa, yapılan doğrumu? Elbette doğru değil. Hatta hainliktir. Bir
bilen çıksa benzerini kamuya açıklasa doğrumu? Elbette doğru değil! Bir deyiş var ’’kan kanla
yıkanmaz’’. Yanlışta; yanlışla giderilmez. Öyleyse Ego bırakılmalıdır.
Çünkü egoya ayıracak vaktimiz yok!
Ama hala sütte leke var, bende yok diyenler Mart kedisi misali hala bağırıyor. Bana yar olmayanı
kimseye yar etmem diyor!
Faşizmin getirdiği yük o kadar ağır ki, o yükü ancak diri, dik ve dirilterek taşıyabiliriz. Unutulmasın ki,
aile içinde ki sorunlar; aile içinde çözüme kavuşur. Aksi durum da her alanda kavga başlar ki, başlayan
kavganın ne kazananı ne de taraflarına faydası olur.
Bu yanlışın üstünün örtülmesi anlamına gelmez. Hatanın üstü örtülmemeli. Üstüne gidilmeli. Hatayı
yapan da hak ettiği uygulamaya tabi tutulmalı.
Suç ve Ceza, tam anlamıyla insan ruhunun resmidir. İşlediğin suçun ne kadar korkunç olduğunun
bilincine vararak derin bir vicdan azabıyla birlikte pişmanlık duymak ve suçunun cezasını çekmeyi
istemektir.
Oturduğu, bıraktığı, bırakacağı koltuğun gücüyle volta atanlar, günü geldiğinde tepeden
baktıklarından unutamayacağı dersi alacak. Kartal yüksekte uçarak boğazına yapışan kargayı
oksijensiz bırakır. Karga yüksekten öyle düşüş yaşar ki parçaları kendini dört gözle bekleyenler
tarafından yutulur! Bir yandı, bir söndü. Merhaba ateş böceği!

Devamını Oku

Kırmızı Gül Açtı

Kırmızı Gül Açtı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

MEKİN ŞAHİN

Kırmızı Gül Açtı

Dünyanın her yanında olduğu gibi dini ideoloji yapan hükümetler, halkı soğuk kazana atılan kurbağa yapar. Yavaş yavaş yoksullaştırır. Adalet ve hukuk biter. Ötekileşen bir algıyla tek tip düşünen yurttaş yaratırlar. Bir biçim sadaka sistemi kurulur.
Türkiye ve Türkiye halkı; yıkıcı karanlıkla karşı karşıya. Sorunlar çözümsüz değil. Niyet sorun karşısın da dik durmaktır. Her şeyi göze alarak, gövdeni taşın altına koymaktır. İnsanlık onuruna aykırı yapılan her şeye, kime yapıldığına bakılmaksızın karşı çıkmaktır.
Gelene ağam, gidene paşam dememektir.
Yolları batağa saplanan kimileri kendini Köroğlu sanıyor. Kafasını kuma gömerek, ayna da kimin güzel olduğunu soran çirkin kraliçe gibi. Oturduğu yerden kahraman olmak istiyor. Oysa bilmediği şey; kahramanlığın yolu yüreğini orta yere koymaktan geçer. Yüreksiz olan ne kahraman ne de dostluğu olur. O karşısına çıkan kolpacıya teslim olur. Oysa yaşamın gerçekleri kaybolmaz. Gerçek bir yolunu bulur orta yere çıkar.
Ayvaz vurur kör oğlu nam kazanır derler.
Doğrumu?
Söylemek çokta kolay değil.
Kör oğlu Ruşen Ali; babasını kör edenlere baş kaldırmış ve Osmanlı paşasına Bolu’yu dar etmiştir.
Efsane hikâye böyle anlatır.
Köroğlu şunu bunu yanına alarak, şunun ya da bunun yiğitliğiyle; zalimin zulmüne isyan etmemiştir.
Kör olan baba efsanenin başlangıcı görülse de asıl olan Osmanlı devlet yönetimindeki tımar sahibi beylerin Anadolu’da halkına yaptığı zulme, halkın isyanının adıdır Köroğlu!
CHP olağanüstü kurultaya gidiyor. Kurultay bir süreç sonunda çok amaçlı hedefin ilk basamağıdır.
Her şey toz bulutu içinde. Siyaseti yeniden düzenleyenler, CHP’de yeni bir düzenleme yapmak ister.
Yalnız bu gerçeği kendini CHP’nin ağır topu olanlar görmüyor. Ya da bireysel hedefi nedeniyle görmek istemiyor.
CHP kimliği üzerinden politika yapılması engellenirken, anti-demokratik uygulamayı eleştiren CHP ‘’ağır toplarına’’ anti-demokratik uygulamanın benzerini kendi örgütsel işleyişinde yaptırıyor.
Her sürecin önüne kişisel ego konuyor. Tıpkı ‘’ Ayvaz vurur Köroğlu nam kazanır’’ efsanesinde ki gibi CHP ve CHP’ne inananların gücü kişilerin gücü yapılarak; halkın özgürlük ve yaşama mücadelesi adına verdiği savaş yok sayılıyor.
Bir tehlikeliyi özellikle CHP’ni yöneten kardeşlerimle paylaşmak isterim.
Geçmişe gidelim!
‘’Erdoğan’ı yenmek için, AKP tabanından oy alacak bir cumhurbaşkanı adayını CHP çıkarmalı diyerek; Ekmeleddin’in aday yapılmasını sağlayan kimlerdi?
1917 yılı Anayasa referandumunda yetmez ama evet sürecini kimler hazırladı?
AKP-MHP faşizmine karşı başarılı mücadele ancak sağın muhalif partileriyle ittifaktan geçer diyerek Altılı masanın çığırtkanlığını yapanlar kimlerdi?
Altılı masa dağıldıktan sonra, ittifakın yeniden kurulması için CHP’de değişim kaçınılmaz diyerek Kemal Kılıçdaroğlu’nu yerden yere vuranlar kimlerdi?
31 Mart 2024 yerel seçim sonrası Özgür Özel beyi alkışlayarak ‘’normalleşme’’ çıkışını destekleyenler kimlerdi?
Özgür Özer beyi oturduğu koltuğun hakkını veremiyor diyerek eleştirenler; ‘’benim iki santraforum var’’ diyerek halka umut vermek isteyen Özgür Özel’i Mansur yavaş karşıtı karar almasını sağlatanlar kimlerdi?
Ekrem İmamoğlu’na sıra geliyor, engellemenin yolu cumhurbaşkanı adayı olması diyerek Ekrem beyin tutuklamasına giden yolu, her şeyi körükleyerek açanlar kimlerdi?
CHP’ne kayyum atanacak diyerek 6 Nisan 2025 tarihli olağanüstü kurultay kararı alınmasını sağlayanlar kimler?
Kurultay süreci yaklaştıkça, 13 yıl CHP genel başkanı olan kişiye (eksik-yanlış-hataları tartışılır) ‘’aday olursa, yüzüne tükürürler ya da taş yağmuruna tutarlar’’, ‘’ aday olursa vatan hainliği yapmış olur’’ diyerek her şeyin istedikleri gibi gitmesini sağlayanlar kimlerdir?
Deniz Baykal öncesi Kemal Kılıçdaroğlu’nu parlatan ve malum kaset sonrası CHP oylarını Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olduğunda %34’le çıkıyor diyerek basına manşete taşıyan kimlerse;
Ekmeleddin’le başlatılan süreci devam ettirenler aynı kişilerdir!
Bunlara hizmet edenler ise (bir kısım hariç) kendini hükümet karşıtı yada CHP yanlı gösteren sözde siyaset analizi yapan gazeteci ve YouTube videolarıyla halkı yönlendiren kişilerdir!
Sayın Özgür Özel CHP kültürüyle yetişen Anadolu çocuğu. Siyasi geçmişi derin olmamakla birlikte CHP gurup başkan vekilliği döneminde elde ettiği tecrübe ve birikimle demokrasi ve özgürlük isteyen milletvekili olarak genel başkan oldu. Ama üzerinde gölge oyunlarını oynatan odaklar dolanıyor. 2010 yılı sonrası gölge oyunu oynatan odakların uzağında kalarak yoluna devam edecek mi? Yoksa onların kurduğu oyuna dahil olacak mı?
Kararı kendisi verecek! İlk sınav 6 Nisan 2025 tarihli kurultayda, CHP dünyasını bir arada tutan adımlarıyla olacak.
CHP’ni parçalayarak BOP yolunu Anadolu’da açmak isteyenlerin karşısına Şahin bakışlarıyla, Kartal’lar gibi yükseklere çıkacak mı?
Cumhuriyet aydını, Yurtsever CHP öncüsü ve yol arkadaşı olarak isteğimiz ‘’benim karakterim özgürlüktür’’ ruhuyla, anti-emperyalist mücadele bayrağının yükselmesidir!
Kırmızı gül açtı
vakit varken tomurcukları
topla.
Tomurcukları toplamazsan
yarın
bir gün;
ölür gider!
Ve her gün arkasından
bakar
kalırsın.
Kendin için düşün yap!

Devamını Oku
teslabahis casinoport pashagaming betkom mislibet casino siteleri
istanbul eşya depolama