01 Haziran 2025 Pazar
MEKİN ŞAHİN
Sevdiğimiz biri kardeşini kaybettiğinde baş sağlığı dilerken ‘’ ne diyeyim sözün bittiği yer’’ deriz. Bilgisayar ekranını açtığımda çok şaşırdım. İstanbul’da 47 kişiye dönük 5. Dalga operasyon yapıldığı flaş haber olarak veriliyordu. Haberin ana başlıklarını görünce dahada şaşırdım. Seyhan belediye başkanı ve Ceyhan belediye başkanı İstanbul operasyonuna bağlı olarak göz altına alındı yazıyordu. Doğruluğunu teyit için birkaç arkadaşımı aradım.
Haber doğruydu. Zaman ilerledikçe youtube düşen haberleri irdelemeye başladım. Göz altına alınma nedeni ‘’ İstanbul Beşiktaş operasyonu çerçevesinde tutuklu iş adamı Aziz İhsan Aktaş’ın itirafçı olarak verdiği ifade olduğunu öğrendim.
Etkin pişmanlık adına itirafçı İhsan Aktaş’ın basına yansıyan ifadesi doğru ya da yanlış ama ‘’felaket’’ iddialar var. Süreç ilerledikçe her şey daha iyi anlaşılacak!
Atalar derdi ki ‘’ Adana nire Kayseri nire!’’ İstanbul nere Adana nere!
Seyhan ilçesi ve belediyesi Türkiye’nin birçok ilinden büyük. Adana il nüfusunun merkezde en büyük ilçesi. Seçimlerin sonucunu belirleyen ilçe.
Adana Belediyesi 5 Haziran 1986 tarihinde çıkarılan 3306 sayılı yasa ile Büyükşehir Belediyesi statüsüne girdi. Seyhan ve Yüreğir adlarıyla iki ayrı ilçe kuruldu. Kuruluş sonrası dönemlerde belediye başkanlıklarını 1989-Yalçın Akyol, 1994-Ahmet Cevdet Yağ, 1999-Yıldıray Arıkan, 2004-2009-Azim Öztürk, 2014-Zeydan Karalar, 2019-Akif Kemal Akay yaptı. 31 Mart 2024 yerel seçimde, Oya Tekin seçildi.
Tabloya bakıldığında Seyhan ilçesinde sol partilere oy veren seçmenin ağırlıklı olduğunu görüyoruz. İlk defa bir Seyhan Belediye başkanı bir itirafçının iddiasıyla göz altına alındı.
Adana CHP dünyası şaşkın.
Adana halkı şaşkın.
Hiç kimse ne diyeceğini bilmiyor. Umarız tüm iddialar iftira çıkar ve başta Oya Tekin olmak üzere CHP dünyası Türkiye’yi soyup soğanlara kral çıplak demeye devam eder.
Bu tür süreçlerde yıpranan seçilmiş kişiler kadar kurumsal olarak CHP yara almaktadır.
Elbette faşizmin CHP mevzilerine ve o mevzileri yöneten başkanlarına, bürokratına sahip çıkmayı inadına savunmayı ve korumayı sürdüreceğiz!
Bu saldırıları top yekûn kaldırmanın yolu ise iktidar olmaktan geçer.
Erken seçim mücadelesi kaçınılmaz olmuştur.
CHP acilen dikey ve yatay örgütlü konumunu gözden geçirerek, halkla bütün olduğu dikey ve yatay örgütlü parti olma çalışmasını başlatmalıdır. Başaramazsa faşizm Türkiye halkını keyfine göre yönetmeye devam eder.
Boynu kırılanda CHP olur!
Size bir kardeşimin anlattığı fıkrayı yazayım:
‘’Motosikleti olan Mehmet komşu ilçeye gitmek için evinden çıkar. Çıkmadan önce hava soğuk diye, göğsünü korumak için ceketini ters giyer. Ceketin önü arkada, arkası önde. Bir an önce ilçeye ulaşmak ister. Hızı artırır. Bir kavşakta motosiklet kayar. Mehmet yol ortasında boylu boyunca baygın yatar. Kazayı gören durur. Yardım etmek ister. Yol ortasında uzanan Mehmed’e bakarak, bunun boynu ters dönmüş diyerek boynu düzeltmek isterler. Boynu tüm güçleriyle çevirirler. Mehmet’in boynu kırılır ve ölür.’’ Müdahale yapanlar işin farkına varır ama iş işten geçmiş Mehmet ölmüştür!
CHP adına yola çıkanlar, bir mevziinin başına geçenler makamına ters oturma hakkına sahip değildir. Oturduğu yerin kendi kişisel mevzi olmadığını, Türkiye halkı adına CHP üzerinden o makama geldiğini hiçbir koşulda unutmamalı. Yoksa dün desteği veren halk oturduğu koltuğu düzelteyim derken makama oturan kişiyi yok eder.
Başta CHP camiası olmak üzere, desteğini esirgemeyen yurttaşın emeği boğazında düğümlenir!
Emekçilerin partisi, üretenlerin ayrılmaz bir parçasıdır. Emek dünyasının tarihsel görevini yerine getirmeyi vazgeçilmez amaç ve temel politika olarak benimser. Parti en bilinçli, en ileri ve en kararlı önderlerle ve kendini aynı davaya adayan emekçi dostlarından oluşur.
Partinin amaçlarını, yapısını; emekçi sınıfın bütününün temel çıkarları belirler. Partinin; emekçi sınıfının bütünsel çıkarları dışında, kişilere ayrı çıkarlar yoktur.
Kişilerin yapacağı hataya tahammülü hiç yoktur!
CHP kişilere makam kazandırmak için kurulmuş bir parti değildir. CHP Türk halkını partisidir. Gücünü her koşulda halktan alan, halkla iç içe yaşamın kavgasını veren; halkın acısına ve sevincine sahip çıkan, çağdaş dünya koşullarını halkı için yaratmaya çabalayan emek dünyasının partisidir.
O gücünü varoşlardan, köyden, fabrikalardan ve halkından alır.
O gücünü kendisine sahip çıkan gönüllü yurtseverler den alır.
O gücünü örgütlü olmaktan alır.
O gücünü devrimci çözümlerden ve halkçılıktan alır.
O gücünü eleştiri öz eleştiriden alır.
Acı ama gerçek. Olması gerektiği gibi seviyede değiliz. Köyde, fabrikada, varoşlarda, esnafta, gençlikte ve tüm emek dünyasında dikey ve yatay örgütlü değiliz.
Türkiye halkının içinde kendini bulduğu uzun, orta, kısa ve taktiksel programa sahip değiliz.
İdeolojik, siyasal ve örgütsel birliğe sahip değiliz.
Halka giden yolda ortak dile sahip değiliz.
Bu eksiklerimizden dolayı makam sahipleri dolaylı dolaysız CHP’ne verilen demokrasi mücadelesine zarar veriyor. Her şeyi pamuk ipliğine bağlı olarak sürdürüyoruz. CHP’li yol arkadaşlarım; başlattığınız umut bir köşede hala duruyor. Onu büyütmek ve Türkiye halkına kucak açarak iktidar yapmak, çelikleşen örgüt yaratmak sizin iradenizde. Önce örgütümüzün partileşmesi. Sonra faşizme karşı cephe ve ittifakların kurulması. O kurucu iradeyle faşizm tasfiye edilerek; demokratik halk cumhuriyetinin kurulması sizin yılmaz iradenize bağlıdır. Mevzilerimize ve o mevzilerdeki yol arkadaşlarımıza yapılan saldırı bizi yıldırmamalı. Hata ve yanlışlar bizi daha güçlü yapacaktır. O hata ve yanlış bizi çelikleştirecek ve doğru önderlikle, halkın örgütlü gücünü bizim irademizle birleştirerek halkın iktidarını kuracağız!
Tarih, gelecek için kavga verenleri kaybolup gitse de insanlık onuru adına vuruştuğu için unutmaz. Çünkü insanlar eylemleriyle, düşünce ve dünyaya bakışıyla, güzeli ve iyiyi buldukları oranda halkla bütünleşmiştir.
Şeyh Bedrettin nede güzel söylemiş “gerçek iktidarlar; insanlar üzerinde değil, yürekler üzerinde kurulur”
MEKİN ŞAHİN
Nar ağacı kış ayları yapraklarını döken meyve ağacıdır. Şubat sonrası önce yaprakları sonra kıpkırmızı çok hoş çiçekleriyle; uzak yakın çok cazibelidir. Kuşu, kurdu; yılanı, çıyanı ve insanı kendine çeker. Meyvesi çok olur. Ancak bakıma göre meyve niteliği çok değişkendir. Kimi çatlar ikiye ayrılır. Kimi çok sağlam dış görüntüye sahiptir ama kabuğu açıldığında içinin çürümüş olduğu görülür. Tam sağlamı ise insan damağına ve sağlığına güzellikler katar. Kökü, gövdesi, dalı, yaprakları, çiçekleri ve çeşitli meyveleriyle bir ülke gibidir!
Bakım gerektiren zamanı iyi seçilirse onu yetiştirene çok şey verir.
Türkiye Nar ağacı gibi çok çekicidir. Dünyanın en güzel coğrafyası üzerinde kurulmuş Türk devletidir. Sınırları içinde çok farklı kültürlerle; insana cenneti sunar. Maalesef 75 yıl devleti yöneten sağ siyasi partiler; cumhuriyet kuruluş hedeflerini bırakarak emperyalizme hizmet eden politikalara dört elle sarılarak; tam bağımsız Türkiye yerine emperyalizmin yeni sömürgeci anlayışının bir parçası yapmıştır. Sonuç, cennet coğrafya insanı bu işbirlikçi yönetimler yüzünden cehennemi yaşamaktadır.
2025 yılına geldiğimizde, Türkiye’nin onlarca çözüm bekleyen sorunu var.
Anadolu’da yaşayan halklardan biri Kürt halkıdır. Selçuklular zamanından itibaren Türklerle, Türk kökenli hanedanların kurduğu devletlerde ve Türkiye Cumhuriyeti devleti içinde birlikte yaşadılar. Özellikle Anadolu’da Türklerle Kürtler daha iç içe ve dayanışma içinde yaşamaktalar. Anadolu’nun çok geniş coğrafyasında bir aradalar. Birbirlerini düşman değil kardeş bildiler. Buna karşın Kürtler çözülmesini istedikleri talepleri var.
Osmanlının son dönemi, cumhuriyetin ilk dönemi çıkan birçok isyanın etkisi yüzünden Kürtlerin talepleri çözüme kavuşmamıştır. Her talep bölücü talep kabul edilmiş. Karşılık bulmamış. Anadolu’da hedefleri olan emperyalizm bu çözümsüz talepleri kaşıyarak Türkiye’de iki halk arasında çatışma yaratmak istediler. Ama ne yaptılarsa bu savaşı başlatamadılar!
Çünkü bu ülke, Türklerin öncülüğünde kurulmuş devlet çatısı altında yaşayan tüm halkların ülkesidir. Çözüm bekleyen tüm sorunlar ve çözümleri tümünün ortak yaşamını ilgilendirir. Birlikte, omuz omuza örgütlenerek yaratacakları güçle demokratik yönetimi inşa etmek zorundalar. Ayrışarak, savaşarak, çatışarak hiçbir sorun çözülmez aksine yenilerini ekler.
Türkiye’de çok farklı kültür bir arada yaşamaktan mutlu. Eksiklik birlikte yaşama davranışını güçlendirilecek adımı atmaktan korkuyoruz. Korku her koşulda bir tabu yaratır. Doğrunun önüne set olur. Bin yıl birlikte yaşıyorsak korkunun yarattığı tabuyu yıkarak, doğru olanı korkmadan sahiplenmeliyiz. Birlikte ve kardeşçe yaşamayı vaz geçilmez yapmalıyız. Hep birlikte şovenizme son noktayı koyarak, yurtsever algısıyla demokratik devlet yönetiminin önünü açmalıyız. Devlet Bahçeli bir çağrı yaptı. Arka perdesi bilinmiyor.
Flu! Ama ülkede kardeşçe yaşama algısını ateşledi.
Görünen iki ‘’milliyetçi’’ örgüt. Birbirlerinin var olma nedenleri.
İster ABD ve ittifakları ister Türk devletinin derin aklı böylesi sürecin önünü açtı.
Süreci güvenli limana götürecek çabaları; dünya konjonktürü göz önüne alınarak korkusuzca sürdürmek zorunlu olmuştur!
CHP başta olmak üzere diğer sol örgütler bu sürecin dışında kalarak sonucu doğru zemine çekemez. Çözüm getiren alternatif politikalarla ön almalılar.
Yoksa AKP-MHP faşizmi bu süreci yarattıkları cehennemi devam ettirmek için kullanacaktır. DEM ve arka perdesi, çözüm gelecek inancıyla AKP-MHP faşizminin isteklerine fiilen destek verecektir!
Özgür Özel halkla kurduğu bağı bu süreci çözüme götüren kanal yaparak, Türkiye’de ortak yaşamın ortak dili olmalıdır!
Yoksa Türkiye’nin geleceği ABD ve ittifaklarının yeni oyunlarıyla önümüze gelen gündemlerin peşinde koşmaya devam ederiz.
MEKİN ŞAHİN
Bin yıllık ağaç sürgünü, çorak olmayan toprakta kurudu. Çorak toprak kayalara dönüştü. Taşa tohum ekilmeyeceğini bile bile yıllarca tohum serpildi durdu.
Toprak kokusunu bilmeden çıkmayan ışkından verim beklendi. Ama o ışkın bir türlü çıkmadı. Her sıkışmada ‘’biz saksıda yetişmedik’’ dendi. Oysa ayağa kalkmak ve diklenmek zorluklar karşısında doğru tavırla direnen ve onu yenebilen umut olmak gerekir.
İnsan yaşamını, menfaat üzerine kurmak isteyenler; aynada ki zahiri gerçek sanır.
İnsan tarihine gedik açarlar. Ancak gedikleri açan sözler, deyişler, araçlar uzun gündem yaratamaz. Her yeni dirilişle bin parça olur. Parçaları geleceğe gitmez. Geçmişte kaybolur gider. Aynadaki zahir; gerçekle, geçmişle, gelecekle hiç bir zaman örtüşmez.
CHP 1992 yılında yeniden açıldı. Açıldığı günden itibaren sürekli taşlaşan toprağa tohum attı durdu. Tohum bir türlü topraktan çıkarak ışkın vermedi. Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu bütün çabalara rağmen halkla ciddi bağ kuramadı. Özgür Özel genel başkan olduktan sonra, CHP dünyasının ve Türkiye halkının hiç istemediği politik tavır sergiledi. Çok ciddi eleştiri almaya başladı.
Ancak 19 Mart 2025 tarihi milattan sonrayı başlattı.
Üniversite gençliğinin başlattığı direniş, Türkiye halkına ve CHP genel başkanına öyle enerji yüklediki, sokaklar halkın isyanı ve Özgür Özel’in direniş çıglığıyla sel oldu. 1992 sonrası ilk defa CHP genel başkanı halkla yürek ve düş bağı kurdu.
Kurulan bağ çok önemli. Bu bağ Türkiye’yi düştüğü çukurdan ve batmaktan çıkaracak bir bağ. Her geçen gün kurulan bağ güçlenerek, büyüyerek devam ediyor.
İstanbul Saraçhane çağrılarına, hukuku eriten Ekrem İmamoğlu tutuklanmasına tepki karşılık verdi.
Ancak Anadolu’da yapılan mitinglerde halk CHP genel başkanının kurduğu bağa karşılık verdi. Yozgat’ta nitelik kazandı.
Ama ilk defa bir CHP genel başkanı spontane gelişen 23 Nisan kutlamasında, Ankara valiliği engeli üzerine yaptığı çağrı, Ankara halkını sokağa taşıdı. Halk kurucu meclis binasından barikatları aşa aşa Anıtkabir’e ataya gitti.
Bağ öyle bir noktada ki, Özgür Özel bir çağrısıyla halkı sokağa indiriyor ve gösterdiği hedefe yönlendiriyor.
Özgür Özel 1950 sonrası halkla güçlü bağ oluşturan ikinci genel başkan oldu!
Kurulan bağ CHP’nin 1970 dönemini yansıtıyor. Özgür Özel bu fırsatı iyi değerlendirmeli. Kendini genel başkanlığın ötesine taşıyabilir.
CHP iktidarını ve Türkiye halkını insanca yaşayacağı bir düzen kurabilir.
Çözüm projelerini sokaklarda halkla buluşturmak ve anlatmak değişim ve dönüşümün ilk adımı olacaktır
Hukuk ve adalet; üretim sistemlerine hizmet eder. Belirleyen üretim sistemidir. Milli gelirde adaletli paylaşım; özel sektör, devlet sektörü ve kamu sektörü sentezinden geçer.
Sayın genel başkan kurduğu halk bağını çelikleştirecek şey üretimin yeniden koordinesidir.
Kurulan bağdan gelen sese kulak vermek yolumuzu aydınlığa taşıyacaktır.
Kayalaşan toprak kendini yeniledi. Ekilebilir toprak oldu. CHP’nin toprağa atacağı tohum çıkarak ve ışkın vereceğini gösterdi.
MEKİN ŞAHİN
Kafa iyi. İçmiş. Dil ağızda zor dönüyor. Göz bebekleri, gözün 360 derece dönmesinden yorgun düşmüş. Zorluyor kendini. Sallanmadan yürümek istiyor. Ama olmuyor.
Tam o anda çocukluk arkadaşı karşısına dikiliyor.
Birbirlerine bakıyorlar.
Şaşkınlar.
Arkadaşı yanına yaklaşıyor. Sessizce kulağına eğiliyor. ” Kim bunlar.”
“Siyasetçinin adaylık için topladığı kişiler.”
“Siyaset kim lan!” Diye arkadaşı soruyor.
Arkadaşının gözünün içine bakarak,”valla, billa; görüyonya, siyasetin sonu halay halay!” Diyor.
Ne güzel tanımlamış.
Oynayan, halay çeken, alkış çalan ve boğazını parçalayacak kadar bağıran var. Ama hiç biri neden yaptığını bilmiyor.
Türkiye siyaseti bu tanıma ne kadar denk düşüyor.
Haydi beyler!
Bir adım ileri, iki adım geri, yap. Sonrada Adana üç ayağı diye yuttur.
Ne ritim var, nede üç ayağı oynayan halay başı.
Ülkenin bitmez, tükenmez sorunu var. Ama çözüme dönük tek bir proje yok. Her yiğit sorunu bir yere çekiyor. Ben çözeceğim, benim söylediğim doğru diyor.
Sonuç: Hiç bir şey çözülmüyor!
Cumhuriyetin kuruluş hedefinde ki kendine yeten Türkiye algısı neden kayboldu?
Üreten Türkiye yerine tüketen Türkiye yaratıldığı için kayboldu.
Üretim girdilerinde, teknolojide ülke dışı güçlere bağımlılık arttığı için kayboldu.
Oysa çözüm hiçte karmaşık değil.
İlk adım karmaşık ilişkilere son verilmektir.
İlk adım:
İstanbul menkul kıymetler borsasını kapat.
Kapatki spekülasyon yöntemlerle ülke milli geliri sömürülesin.
İthalatı zorlaştır.
Zorlaştırki, yerli malını koru. Yerli sanayini koru. Tarım yapan köylüyü koru.
İhracatı güçlendir!
Güçlendirki, ürettiğini dış pazarlarda satarak gelir sağla. Halkın reel alım gücünü artır.
Ülke içinde yaşam koşullarını yurttaş adına zenginleştir.
Üretimi planla.
İç tüketimi, dış tüketimi bu planlamaya göre etkinleştir.
Sadece üç ana başlıkta atacağın adımlarla ne olacağını gör.!
İMKB’nı kapat.
İTHALATI, koruyucu kurallara bağlı yap.
İHRACATI, plânlı üretimle dünya pazarında etkin kıl.
Sonuç:
Üretim yapmadan, parayla para kazanma dönemi biter. Para üretime döner. Spekülasyon biter.
Borsa kullanılarak; Türkiye ekonomisiyle oynayamaz ve kontrol edemezler.
Bataklığı kurut be Kardeşim.
Türkiyenin cesur insanlara ihtiyacı var!
MEKİN ŞAHİN
İnsanı ürküten belirsizliktir. Zaman ilerledikçe belirsizlik daha ürkütücü olur. Duygu yükünün böyle yansıması, gelişmenin nereye gideceği öngörüsüzlüğü; anlık tepkilerin kontrolsüz patlamasına neden oluyor. Ülkede son yedi ay içinde iki aykırı çıkış yaşandı.
Bahçeli’nin ‘’terörsüz Türkiye’’ çağrısı. Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmasına rağmen 19 Mart 2025 tarihinde tutuklanması. Bahçeli’nin çağrısı sadece Türkiye’de şaşkınlık yaratmadı. Oyunu kuran odaklar dışındaki dünyada aynı şaşkınlık
yaptı.
İki ‘’milliyetçi’’ örgüt birbirini düşman ilan etmişken ilginç biçimde Türkiye’de barış sağlamak adına ‘’terörsüz Türkiye’’ sloganında buluştu. Çağrı ve slogan doğru. Ama ‘’terörsüz Türkiye’’ sloganın içi nasıl dolacak bu konuda netlik yok.
Her kafadan bir ses çıkıyor. Ciddi belirsizlik var. Belirsizlik iki tarafı endişelendiriyor. İki taraf için aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık hesabı; sürecin önünü açacak bir türlü atmıyorlar. Ekrem İmamoğlu farklı siyasi tavrı olan politikacı. Bireysel hedefleri
sıkıntıya gireceğini gördüğünde çok panik davranıyor. Sıkıntıyı açmak için ilk akla gelen politik adımı atarak fiilen saldırıyor. Oysa çok yönlü düşünerek karar alsa ve aldığı kararı
yedire yedire uygulasa; sıkıntıları aştığı gibi önüne kimse engel çıkaramaz.
Yapmadı!
Alelacele CHP genel merkez yönetimine üyelerle eğilim yoklaması kararı aldırdı. Sonra Türkiye turuna çıktı. Her gittiği yerde seçim tarihi netmiş gibi çok sert ve üst perdeden
konuştu, mesaj verdi.
Ekrem İmamoğlu’nun bu çıkışı ABD’yi ve AKP genel başkanını ürküttü. Onlar ortak karar alarak; alt yapısını hazırladıkları iddialarla 19 Mart 2025 tarihinde önce göz altına alındı.
Sonra yüze yakın İBB çalışanı, iş insanı ve iki ilçe belediye başkanıyla birlikte tutuklandı.
Tutuklama içeriği flu. AKP-MHP ittifakı bir yanda DEM ile görüşürken, DEM’e ait olan kent uzlaşısı İmamoğlu ve Şişli belediye başkanını tutuklamak adına terör suçu sayıldı.
Ayrıca Beylikdüzü ve İBB’de verilen ihalelerde suç iddiaları.
Ancak iki hususta direk Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye başkanlarıyla bağlantı yok.
Sadece iddia var.
Gelinen bu noktada soruşturmayı sürdüren savcılık makamı, düğmeye basan AKP genel başkanı; iddialara muhatap yapılan Ekrem İmamoğlu işin rengi olmayan belirsizlik ortamında sadece bekliyorlar. Taraflar endişe içinde, çıkış yolu arıyor.
Bulanık suda balık avlanma başlatıldı!
Türkiye gündeminin iki olayı birbirinden bağımsız görülse de çözüme kavuşmasında karşılıklı etkilemektedir. İkisinin çözümünü kökten çözecek şey demokratik devlet yönetiminin inşa edilmesidir. Kürtler arz ve taleplerini demokratik devlet yönetiminde dile getirerek çözüme kavuştururken, Ekrem İmamoğlu gibi siyasetçiler hukuk kurallarının askıya alındığı yönetimle muhatap olmaz, hukuk ve adaletli karar veren yargıyla muhatap olur. Belirsizliğin ve endişenin olmadığı ortamda iddialar karşısında savunmasını yapar. Türkiye’de siyaset ne hale gelmiş.
Her şey kişilerin iki dudağının arasında. Kürtler Bahçeli’nin başlattığı sürecin sıkıntıya düşecek endişesiyle sessizliğe gömüldü. Türkiye’de yaşanan hukuksuz gelişmeleri sadece politik açıklamalarla geçiştiriyor. Bu arada ciddi sağlık sorunu yaşayan Devlet
Bahçeli’nin bir an önce sahalara inmesini bekliyor. Kürtlere bir el uzatıldı. ‘’Terörsüz Türkiye’’ yaratalım dendi. Ama Kürtleri bezdire bezdire süreci götürüyorlar. Bahçeli’nin sürece hız vereceğini düşünüyorlar.
Bulanık suda balık avı sürüyor.
CHP Türkiye demokrasi mücadelesinin ana gücü ve demokratik devlet inşasının anahtarıdır. Yukarıda bahsettiğim olaylar zinciri dışında Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümü CHP hükümetiyle sağlanır.
CHP sokaklara indi. Her mitingde toparlanıyor ve umudun ateşini yükseltiyor. Son Yozgat mitinginde olması gereken yapıldı. Toplanan halkın niceliğinden çok nitelikli olması önemliydi. Türkiye tarımının sorunları ve çözümsel beklentileri dalga dalga Türkiye’ye yayıldı.
İşte CHP bu olmalı! Bulanık suda balık avlamayı kökten bitirmeli.