17 Kasım 2022 Perşembe
Oğuz Şahin: "Yenilenebilir Enerji: Belediyeler ve Toplum İçin Kazan-Kazan"
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
ROL-MODEL OLMAK
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Eğitim mi önemli? Karakter mi?
. . . ÖMÜR DEDİĞİN . . .
ADNAN AVCI
Fâtih Sultan Mehmed’in babası, Sultan İkinci Murad Han bir ara maddî imkân olarak biraz sıkıtıya girmişlerdi. İhtiyaç olan miktardaki parayı da Çandarlı Halil Paşa’dan borç olarak almıştı.
Padişahın Çandarlı’dan borç aldığını görünce Fazlullah Paşa, Sultan Murad Han’a şöyle bir teklîfte bulunmaktan kendini alamaz şöyle der:
– Devletlû Sultanım, padişahlara hazine gerektir. İzin verir ve ferman buyurursanız, hazine biriktirmeye çalışalım.
Padişah bunun üzerine:
– Nasıl ve nereden hazineye gelir toplayacaksın Paşa? diye sormuş.
Fazlullah Paşa da cevâben şunları söylemişti:
– Bu vilâyet halkının mal ve parası çoktur. Padişahlar için arada sırada bir yolunu bulup onlardan para ve mal toplamak uygun düşer.
Padişah, Paşanın bu teklifine son derece hayret etmiş, ona şu karşılığı vermişti:
– Ey Fazlullah, bu söz nasıl sözdür, bu fikir, nasıl fikirdir. Böyle bir şeyi neye dayanarak söyler, nasıl teklîf edersin? Bilmez misin bizim vilâyetimizde üç helâl lokma vardır: Biri ma‘denler, biri vergiler, biri de gazalarda alınan ganimetlerdir.
Bizim askerimiz gāzi askerlerdir, bunlara helâl lokma gerektir. Bir padişah ki askere haram lokma yedirir, asker artık haramî olur. Haramînin ise dayanıklılığı olmaz. Bir küçük mukāvemet ve direnme ile karşılaşsa, hemen kaçar. Bundan sonra neticenin ne olacağı ise bellidir.