Robot teknolojileri dünyada gün geçtikçe daha yaygın şekilde kullanılıyor. Teknolojideki gelişmeler doğrultusunda robot kullanımı sağlık alanında yaygın olarak yer alıyor. Bu gelişmelere paralel olarak robot teknolojisine, diz ve kalça protezi ameliyatlarında da başvuruluyor.
Robotik cerrahinin, klasik cerrahiye göre birçok avantaj sunduğuna dikkat çeken Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Okan Karaeminoğulları, KozanBilgi.Net okurlarına robotik protez cerrahisine ilişkin önemli bilgiler verdi.
Dünyada gün geçtikçe yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanan robot teknolojilerine, sağlık alanında oldukça sık başvuruluyor. Bu gelişmelere paralel olarak robot teknolojisi, ortopedi alanında başvurulan diz ile kalça protezi ameliyatlarında kullanılıyor.
Robotik protez cerrahisi ile klasik protez cerrahisinin farklarını açıklayan Bayındır Sağlık Grubu Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Okan Karaeminoğulları, “Aslında robotik ve klasik protez cerrahisinde temel olarak yapılan iş aynı ve her iki cerrahide de hastanın hasarlanmış diz ya da kalça eklemi, protez ile değiştiriliyor. Ancak robotik protez cerrahisinde yer alan aşamalar, klasik cerrahi ile arasında büyük fark taşıyor. Ameliyatın planlanması, hastaya ait verilerin değerlendirilmesi ve ameliyatın 1 derece ve 1 mm hassasiyetle gerçekleştirilmesi, ortopedi uzmanı tarafından robotik sistemler yardımıyla yapılıyor. Ameliyatta yapılacak kemik kesileri ameliyattan önce bilgisayar ortamında tasarlanıyor. Bu sayede komponent pozisyonlar ideal şekilde ayarlanabiliyor ve kemik kesileri robotik kol yardımıyla yapılıyor. Robotik diz ya da kalça cerrahisi planlanan hastalarda, ameliyattan önce hastanın her iki ekleminin tomografisi çekiliyor ve özel yazılım sayesinde eklemin üç boyutlu bir modeli oluşturuluyor. Bu model üzerinden kemik kesileri, protez boyutu ve yerleşimi ile ilgili bir plan oluşturuluyor. Ortopedi uzmanının son gözden geçirmesi sonrasında plan robota yükleniyor” dedi.
ROBOTİK CERRAHİ İLE PROTEZİN ÖMRÜ DAHA UZUN OLUYOR
Robotik protez cerrahisi ile protezin ideal pozisyonda yerleştirilebildiğini ve böylece protez aşınmalarının ve gevşemelerinin daha geç ortaya çıktığını dile getiren Prof. Dr. Oğuz Okan Karaeminoğulları, “Robotik protez cerrahisi hasta açısından birçok avantaj sağlıyor. Hastalar ameliyat sonrasında daha az ağrı hissediyorlar ve daha hızlı iyileşiyorlar. Ama belki de en önemlisi, robotik sistem yardımı ile yapılan cerrahide, protez aşınmaları ve gevşemeleri daha geç ortaya çıktığından, daha uzun protez ömrü sağlanabiliyor.” diye konuştu.
ROBOTİK PROTEZ CERRAHİSİ KİMLER İÇİN UYGUNDUR?
Eklem protezi planlaması yapılan her hastanın, eğer genel durumu uygunsa robotik cerrahi için de uygun olduğunu söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Okan Karaeminoğulları, “Ayrıca, yüksekte doğuştan kalça çıkığı olan hastalarda da uygun planlamayla robotik cerrahi gerçekleştirilebiliyor. İleri kemik kaybının eşlik ettiği diz sorunları olan hastalar ise robotik protez cerrahisi için uygun olmayabiliyor. Son olarak robotik cerrahi, henüz diz ve kalça protezi revizyon ameliyatlarında kullanılamıyor.” dedi.
AMELİYAT SONRASI EGZERSİZ YAPMAK BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
Prof. Dr. Oğuz Okan Karaeminoğulları, robotik protez cerrahisi sonrasında dikkat edilmesi gerekenleri açıklayarak sözlerine son verdi: “Ameliyat sonrasında yaklaşık 3 gün hastanede kalınıyor. Taburculuk sonrası reçete edilen ağrı kesici, mide koruyucu ve kan sulandırıcı ilaçların kullanılması gerekiyor. Diz protezi ve kalça protezi için ise yaklaşık 30 gün kan sulandırıcı iğne ya da hap kullanılarak, ameliyat sonrası toplardamarda pıhtılaşma oluşma riski en aza indiriliyor. Yara yerini su geçirmeyen pansumanlar ile takip etmek ve protez dikişleri 15 gün civarı aldırmak gerekiyor. Protez cerrahileri sonrası kas kontrolü ve kişinin kendine olan güveni yerine gelene kadar bir yürüteç yardımı almak gerekiyor. Ayrıca ameliyat sonrası verilen egzersizleri evde de devam ettirmek büyük önem taşıyor.”
Bayındır Sağlık Grubu Hakkında:
Bayındır Sağlık Grubu’nun temeli, 1992 yılında o zamanki adıyla Bayındır Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlayan Bayındır Hastanesi’ne dayanmaktadır. İş Bankası grup şirketlerinden olan Bayındır Sağlık Grubu, kısa sürede sağlık alanında referans kurumlardan biri haline gelmeyi başarırken, bunda tam zamanlı çalışan deneyimli hekim kadrosunun yanı sıra, hedeflenen nitelikli hizmet anlayışını sağlamak için kurum tarafından özümsenen temel değerler de önemli rol oynamaktadır. Etik değerlere saygılı, kanıta dayalı tıp ve hasta odaklı hizmet anlayışına sahip Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi ile başlayan bu anlayışını kısa sürede Bayındır Kavaklıdere Hastanesi, Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi’nin yanı sıra, İstanbul’da Fenerbahçe, Beşiktaş, Şirinevler, İş Kule, Tuzla ve İzmir Alsancak olmak üzere 6 farklı lokasyonda bulunan Bayındır Diş Kliniklerinde de başarıyla uygulayarak, vermekte olduğu sağlık hizmetinin etki alanını genişletmiştir.