SELMA ERDAL
Dijital çağ bize sınırsız bilgi erişimi sunduğunu söylüyor. Oysa bugün sosyal medyada gördüğümüz haberler, videolar, gündemler bir algoritmanın filtresinden geçmeden önümüze düşmüyor. Peki bu algoritmalar gerçeği mi gösteriyor, yoksa bize bir “gerçeklik” simülasyonu mu sunuyor?
Tıklama çağında gerçek, algoritmaların insafına terk edilmiş durumda. Biz her gün “bilgileniyoruz” sanırken, aslında bir dijital diktatörlüğün içinde, seçilmiş, filtrelenmiş, manipüle edilmiş bir bilgi evreninde dolaşıyoruz.
Bugün sosyal medya akışınızda gördüğünüz her şey; haberler, arkadaş paylaşımları, trendler… Belki size “rastgele” ya da “doğal” gibi geliyor. Oysa bu içerikler bir algoritma tarafından seçilip önünüze getiriliyor.
Bu algoritmaların da tek kriteri var:
Gerçek olup olmadığı, doğruyu yansıtıp yansıtmadığı önemli değil.
Bu yüzden sosyal medyada en çok gördüğümüz içerikler ya sansasyonel, ya öfke yüklü, ya da çarpıcı başlıklarla süslenmiş yarı gerçekler…
Tıklama çağında gerçek; reytinge kurban edilmiş durumda…
Dijital platformlar karar veriyor:
Hangi bilgi önünüze düşecek, hangi video viral olacak, hangi gündem konuşulacak…
Bizlerse içinde bulunduğumuz dijital çağdaki algoritmik diktatörlüğün sıradan yurttaşlarıyız.
Daha kötüsü, bu dijital diktatörlerin adını bile bilmiyoruz.
Ne kriterlerini biliyoruz, ne hangi verilerimize dayanarak karar verdiklerini, ne de kimi kayırdıklarını hiç bilmiyoruz.
Tıklama çağının en korkutucu gerçeği şu:
Çünkü algoritmalar neyi gösterirse biz onu “gerçek” sanıyoruz.
Öncelikle bu algoritmalar neden var? Kimin çıkarına hizmet ediyor?
Yanıt yine basit:
Öfkemizden, korkumuzdan, merakımızdan veri devşiren, bizi daha çok tıklatmak için gerçeği eğip büken devasa bir sistemin içindeyiz.
Bir habere tepki verdikçe, bir videoyu paylaştıkça, bir hashtag’e öfkeyle yorum yaptıkça algoritma seviniyor.
Çünkü her tepkiniz bir veri; her tıklamanız bir kazanç.
Siz bilgi peşindesiniz, sistem sizin verinizin peşinde…
Algoritmalar olmuş doymak bilmeyen bir canavar; her an sizin tıklamalarınızı bekliyor, çünkü onlarla besleniyor.
Tıklama çağında gerçeğe ulaşmak artık yalnızca bir gazetecilik sorunsalı değil; bir algoritma savaşıdır.
Size gösterilenle yetinirseniz, gerçek asla önünüze düşmeyecektir.
Bu nedenle dijital yurttaş olmanın ilk kuralı şu olmalıdır:
Çünkü gerçek bugün bir seçim değil; bir savaşımdır.
Bugün hepimizin sosyal medya ortamlarındaki akışında kimler konuşuyor, kimler susturuluyor, hangi haberler saklanıyor, hangi tartışmalar öne çıkarılıyor; hiç düşündünüz mü?
Algoritmalar yalnızca içeriği değil, gerçek algımızı da yönetiyor.
Öyle bir dijital diktatörlük ki bu, zincirlerimizi fark etmiyoruz bile.
Çünkü zincirlerimiz görünmez, sesimiz algoritmaların filtresinden geçmeden duyulmaz.
Bu çağda gerçeği arayan kim?
Ve bulduğumuz şey sahici gerçek mi, yoksa algoritmaların bize sunduğu bir simülasyon mu?
Selma Erdal; Didim, 3 Nisan 2025
Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.