MEKİN ŞAHİN
Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) düşük ücret dayatmasına karşı başlatılan eylemlerin Gaziantep Valiliği’nin yasaklamasının ardından 14 Şubat’ta gözaltına alınıp serbest bırakılan Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, dün akşam saatlerinde bir kez daha gözaltına alındı, sonra tutuklandı.
Türkmen’in ‘sosyal medya hesabından işçi eylemlerine ilişkin paylaşımlarını’ nedeniyle Savcılığın resen başlattığı soruşturma nedeni ‘iş ve çalışma hürriyetinin ihlali’ ve ‘suç işlemeye tahrik’ suçlaması.
İşin enteresan yönü Mehmet Türkmen’in avukatları tutuklanma sürecinde savunma yapamadı, Savcılık ifadesini almadan direk mahkemeye tutuklanma talebiyle gönderdi ve tutuklandı. Tutuklanan kişi bağımsız sendikanın başkanı.
Sendika başkanı olarak anayasal görevini yerine getirmek amacıyla örgütlü olduğu iş yerindeki çalışanların ekonomik, özlük ve sosyal haklarını toplu sözleşmeyle yaşanabilir seviyeye kavuşturmak, mücadele etmek en doğal hakkıdır.
Hükümet ülkedeki ekonomik krizin yükünü çalışanlara, tüm emekçilere yıkma çabası sonucuna direnen işçilere ve onları savunan sendikasına, iş verenden yana yaptığı darbedir. Türkiye nüfusunun % 85 emeğiyle yaşamaya çalışıyor. 12 Eylül askeri darbesiyle emekçiler haklarını savunacak örgütlenmeden soyutlandı. Sendikalar kapatıldı.
Taşeron sistemi getirilerek, çalışanların sendikalaşmasının önü kesildi. Hak aramayan, verilene razı emek dünyası yaratıldı. Asgari ücret, yerleşik ücret haline getirildi.
Etki tepki süreci içinde çalışanlar yeniden sendikalaşma mücadelesi başlattı. Özellikle küçük işletmelerde mücadele çok sert geçiyor. Nedeni Türkiye’de uzun süredir işçi sınıfı adına kurulmuş olan konfederasyonların, özel, kamu ve devlet sektöründe sınıf esasına uyan sendikal faaliyetten uzak kalmaları, özel çaba sarf etmemeleri; bıçağın kemiğe dayandığı noktada işverenle, çalışanlar arasında çatışmanın çok sert ve devletin müdahale etmesine fırsat yaratıyor. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve diğerleri işçi sınıfının örgütlü mücadelesine sahip çıkarak; örgütlenme ve hak arama önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istemeli ve sağlamalı!
…………………………………………………………………
Ekrem İmamoğlu hakkında açılan davalar ve soruşturmalar, son yıllarda artış göstermiştir. İşte İmamoğlu’na yönelik bazı önemli davalar:
Bilirkişi Davası:
İmamoğlu, bilirkişi raporlarında yanlılık olduğunu belirtmiş ve bu nedenle Adalet Bakanı’na seslenmiştir. İmamoğlu, bu açıklamaları nedeniyle “Yargı Görevi Yapanı, Bilirkişiyi veya Tanığı Etkilemeye Teşebbüs” suçundan iddianame yapılmıştır.
Beylikdüzü İhale Davası:
İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde düzenlenen bir ihale nedeniyle “ihaleye fesat karıştırma” suçlamasıyla dava açılmıştır. Bu davada 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ve siyasi yasak talep edilmektedir.
YSK Üyelerine Hakaret Davası:
İmamoğlu, 2019 seçimlerinin iptal edilmesine atıf yaptığı bir basın açıklamasında Yüksek
Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla dava açılmıştır. Mahkeme, İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak vermiştir.
Başsavcı Akın Gürlek Davası:
İmamoğlu, Başsavcı Akın Gürlek’e yönelik sözleri nedeniyle “tehdit, terörle mücadelede görev almış kişiyi hedef gösterme” suçundan iddianame yapılmıştır. İstenen ceza 7 yıl 4 ay hapis ve siyasi yasak. Usulsüz Harcama Soruşturması:
İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi döneminde düzenlenen sanatsal etkinliklerde usulsüz harcama yapıldığı iddiaları soruşturmaktadır.
Bu davalar, İmamoğlu’nun siyasi kariyerine ve geleceğine önemli etkiler yaratabilir. Dünyayı yöneten güçler, Ekrem İmamoğlu’nu BOP yada benzeri politikalarına ayak bağı gördüğünde, siyasi yaşamına yasak getirilmesini sağlayabilir.
Sayın Ekrem İmamoğlu siyasi geçmişi sağ ideolojiye dayansa da, 2009 yılı itibarıyla CHP üyesi, Beylikdüzü CHP ilçe başkanı, Beylikdüzü belediye başkanı ve iki dönem CHP’nin İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanıdır.
CHP tabanında sempatisi olan politikacılardan biri oldu. Ekrem İmamoğlu kendisine kucak açan CHP ve CHP dünyası adına devleti yönetecek güce erişmek istiyorsa; AKP ve AKP genel başkanıyla kişisel polemiklere girmeden Yeniden İnşa edilecek Türkiye projeleriyle gündem yaratmalıdır.
Önce buna karar vermeli!
1. Şu an devlet yönetim biçimi faşist yönetimdir. Yerine Oligarşik yönetim biçimini ya da demokratik halk cumhuriyeti yönetimini inşa edecek?
2. Milli gelirdeki eşitsiz paylaşımı minimuma düşürmek ve eşit paylaşıma kavuşturmak için kamu ve devlet sektörünü üretimin ana eksenine yerleştirecek mi?
3. Eğitimi; ülkenin geleceğini biçimlendirecek iş bölümü için üretim sistemiyle örtüşen, özgür düşünceli araştıran sorgulayan bireyler yetiştiren Milli eğitim politikasıyla yeniden inşa edecek mi?
4. Doğum öncesinden ölüme; bireysel, toplumsal sağlığı elde etmek için insan odaklı sağlık politikasını sosyal devlet algısıyla örtüşecek biçimde hizmet vermesini sağlayacak mı?
5. Yeniden kurulacak devlet yönetim biçiminin kurulmasını, işlemesini, devleti ve yurttaşı koruyan, adaleti her şeyin önünde tutan toplumsal mutabakatı içeren anayasayı yeniden yapacak mı?
Sayın Ekrem İmamoğlu kişisel tepkileri bir yana atar, halkın geleceğini inşa edecek projelerle halkla buluşursa hiçbir güç kendine kişisel oyun kuramaz. Halk desteği kendinin her sürecinde yanında olur. Açılan davalar hukuki derinliği olmayan davalar. Ama bu davalardan dolayı hükümete ve Sayın Cumhurbaşkanına karşı halk tepkisi yok!
Kısaca Sendikalar emekçi işçi sınıfıyla kucaklaşmalı!
Ekrem İmamoğlu çözümleriyle halkla buluşmalı! Bir Rus atasözü unutulmamalı; ”Ayıyla dans edeceksen, ne zaman biteceğine sen değil Ayı karar verir.” Sizlerin derdi kararı Ayı yerine siz olmalısınız!
Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.