Kilo vermenize rağmen bacaklarınızda inatçı şişlik ve ağrı mı yaşıyorsunuz? Çoğu kadın, bu durumu selülit veya obezite zannederek uzun süre göz ardı ediyor. Ancak sık görülen ve genellikle az bilinen bir sağlık sorunu olan lipödem (ağrılı selülit) sağlığınızı sessizce tehdit edebilir.
Lipödem, vücudun belirli bölgelerinde, özellikle bacak ve kalçalarda simetrik yağ birikimiyle karakterize edilir ve maalesef kilo vermekle düzelmeyen bir durumdur. Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Candan Mezili, lipödemin tanı, belirtileri ve tedavi süreçleri hakkında kapsamlı bilgiler verdi…
Lipödem, genellikle kadınlarda görülen, yağ dokusunun orantısız bir şekilde vücudun alt kısmında birikmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Asıl olarak kalça ve bacakları bazen de kolları etkileyen bu rahatsızlık, vücutta simetrik yağ birikimi, şişlik, ağrı ve hassasiyetle kendini gösterir. Lipödemin, ödem (su tutulması) ya da obezite ile karıştırılması yaygındır, ancak lipödemin kilo vermekle düzelmemesi ve ödem tedavisine cevap vermemesi en önemli farkıdır.
Lipödemin kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak genetik ve hormonal faktörlerin önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Özellikle ergenlik, hamilelik ve menopoz gibi hormonal değişiklik dönemlerinde ortaya çıkabilir. Ailede lipödem öyküsü olan kişilerde bu hastalığın görülme olasılığı daha yüksektir. Kadın olmak, genetik yatkınlık, hormonal değişiklikler ve düzensiz yaşam tarzı lipödem için en önemli risk faktörleridir.
Başlıca belirtileri arasında;
– Bacak ve kalçalarda simetrik yağ birikimi,
– Dokunmaya karşı hassasiyet ve ağrı,
– Ciltte kolay morarma,
– Ayakta uzun süre kalındığında şişlik artışı,
– Zamanla bacaklarda şekil bozukluğu yer alır.
Hastalık çok ilerlediğinde bu duruma lenfödem de eklenerek geri dönüşü zor bir sürece girilir.
Lipödem genellikle beş farklı bölgede gelişir:
– Tip 1: Kalça ve bel çevresinde yağ birikimi,
– Tip 2: Kalça ve uyluk bölgesini kapsayan yağlanma,
– Tip 3: Ayak bileklerine kadar uzanan yağ birikimi,
– Tip 4: Kolların da etkilenmesi,
– Tip 5: Lenfödem ile birlikte görülen lipödem
Lipödem ilerleyici bir hastalıktır bu nedenle tedavi edilmediğinde lipödem ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Şiddetli ağrı, hareket kısıtlılığı, cilt enfeksiyonları ve lenfödem gibi sorunlara neden olarak ilerleyen yaşlarda yaşam konforunu ciddi şekilde bozar. Lipödemin dört aşaması bulunur:
1. Aşama: Hafif yağ birikimi, hafif selülit,
2. Aşama: Selulitin artması ve yağ nodülleri,
3. Aşama: Şekil bozukluğu ve belirgin şişlik,
4. Aşama: Lenfödemle birlikte ciddi deformasyon ve hareket kısıtlılığı.
Lipödem, klinik muayene ile teşhis edilir. Bu konuda uzmanlaşmış bir doktor, yağ birikimlerinin simetrik olup olmadığını ve hastanın şikayetlerini ve hastalığın hikayesini değerlendirerek tanıyı rahatlıkla koyabilir. Tanı için ultrason veya MRI gibi görüntüleme teknikleri son derece nadir kullanılır.
Lipödem teşhisi için genellikle plastik cerrahlar, kalp damar cerrahları, endokrinologlar ve fizik tedavi uzmanlarına başvurulabilir, ancak lipödem tedavisisi Plastik Cerrahlar tarafından yapılır. Bir diyetisyenden destek almak, kilo kontrolü ve sporla birlikte sağlık yaşam tarzı hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve semptomları azaltmak için çok önemlidir. Lipödem hakkında farkındalığı artırmak ve doğru tedaviye yönelmek, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirebilir.
Lipödemi tamamen önlemek mümkün olmasa da, beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. Lipödem diyeti, iltihaplanmayı azaltmayı ve kilo kontrolünü sağlamayı hedefler. İşlenmiş gıdalardan kaçınmak, şeker ve tuz tüketimini sınırlamak ve anti-inflamatuar gıdalar tüketmek faydalıdır.
Lipödem Tedavisi
Yağ dokusu çıkarılabilir
Lipödem Tedavisi
Op. Dr. Candan Mezili’ye göre, lipödem mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Lipödem karakteri gereği ilerleyici bir hastalıktır ve hastalık ilerlediğinde yaşam kalitesini çok düşürdüğü için mutlaka bu hastalıkla mücadele edilmelidir. Lipödem tedavisi konservatif tedavi seçenekleri ve cerrahi seçenekler olarak ikiye ayrılır. Konservatif tedavi seçenekleri hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak, ödem ve ağrıyı gibi semptomları azaltmak için kullanılır. Konservatif yöntemlerin en etkin kullanımı hastalığın erken dönemlerinde ve ameliyat sonrası iyileşme dönemleridir.
– Manuel lenf drenajı ve kompresyon terapisi: Şişliklerin azalmasına yardımcı olur,
– Fizik tedavi ve egzersiz: Kasları güçlendirmek ve ağrıyı azaltmak için faydalıdır,
– Kilo kontrolü: Lipödem tamamen kilo vermekle geçmese de, kilo yönetimi belirtilerin şiddetini azaltır ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatır.
Konservatif yöntemler maalesef tedavi edici değildir.
Lipödemin asıl tedavisi cerrahidir. Konservatif yöntemler hastalığın ilerlemesini durdurmaz ve hastalığı tedavi etmez. Lipödemde cerrahi tedavinin temelini liposuction oluşturur. Liposuction ile yağların alınması hastalığı tedavi eder ve nüksü önler. Liposuction yapılırken birçok teknik kullanılsa da lenfatik dolaşımı koruyan teknikler ön plana çıkmalıdır. Bunlar arasında water assisted liposuction ve vaser liposuction başta gelir. Vaser liposuction daha az kanama ile yağ alınmasını sağladığı için üstündür ve birçok hekim tarafından tercih edilir.
Çok ilerlemiş hastalıklarda sadece liposuction yapılırsa deride aşırı miktarda sarkmalar meydana gelebilir. Bu tarz durumlarda cerrahi eksizyonla dokular çıkarılmalıdır. Bazen bu tedavi direkt uygulanırken bazen liposuction sonrasına bırakılarak evrelendirilir.
Sonuçta lipödem ilerleyici bir hastalıktır. Bu hastalık ilerlediğinde hastaların günlük yaşamında belirgin sıkıntılara neden olmaktadır. Ayrıca bacaklar aşırı kalınlaştığı ve daha fazla yağlandığı için ameliyatta alınması gereken yağ miktarı artıp tedavi güçleşmektedir. Bu nedenle hastalığı çok ilerlemesine izin vermeden, geç kalmadan cerrahiye başvurmak gerekir.