SELMA ERDAL
Amerika güdümlü Birleşmiş Milletler; eğer Müslümanlar’a karşı olsaydı Kuveyt’e ya da Somali’ye yardım elini uzatır mıydı ?… Orada yaşayanlar da Müslüman olduğuna göre; Bosna-Hersek için yaşanmış vurdumduymazlık, onlar için de geçerli olurdu ya da Irak-Kuveyt sorununda “Bırakın Müslümanlar birbirini boğazlasın” denirdi. Ama öyle olmadı değil mi ?…
Kuveyt, Irak ve Somali; Batı’nın ilgisizliğine mazhar olmadı, olamazdı, bugün de olmuyor. Çünkü petrol kuyularından sağlanacak ekonomik çıkarlar, her türlü dinsel ve tinsel değerin üstündedir de ondan…
Bosna-Hersek’de petrol olsaydı, Amerika Sırplar’ın vahşetine seyirci kalabilir miydi ?… Değil mi ki oralarda denetlenmesi gereken petrol kuyuları yok, bu durumda Amerikan ordusunun da işi yok. Bakmayın siz o günlerdeki BM Barış Gücü’nün sözde varlığına, gerçekten var olsaydılar Bosna’da onca BOŞNAK soykırıma uğrar mıydı ?… Bir de bizlere; “Ermeni Soykırımı yapıldı bu topraklarda” yaftasını yapıştırmak için uğraş veriliyor yıllardır usanmadan ve utanmadan, kendi geçmişlerindeki utançları umursamadan…
Bugün neden mi söz petrolden açıldı ?…
Bilindiği gibi; tüm Uzak doğu ülkelerinin yanı sıra, sınır komşumuz İran’ın otomobilleri de ithal ediliyor ülkemize AK-Egemenler’in izniyle yıllardır… Bunun ne anlama geldiğini düşünebiliyor musunuz ?… Yanıt olarak; “daha çok çevre kirliliği” sorununa değinmeyin yalnızca… Kuşkusuz otomobillerden çıkan egzoz gazları bizleri kirli havaya tutsak eden önemli etkenlerden başta geleni ama bana daha da dert olan pazara sürülen otomobil sayısının artışı, tüketim toplumunun özendirici etkisi ve son aşamada da artan petrol kullanımıdır. Daha açık bir anlatımla petrole bağımlılığımızın daha da artıyor olmasıdır.
Kuşkusuz dışarıdan yurdumuza giren ya da yerli montaj otomobillerimiz ( ki dışarıdan giren otomobil olayına bir de bu anlamda karşıyım; otomobil fabrikaları için öncelikle Bursa Ovası talan edildi, ardından Adapazarı Ovası… Yerli üretim varken; “iran’dan ya da başka ülkelerden ithal otomobil” de neyin nesi ?… Son derece eleştiriye açık bir uygulama ); belki Amerikan otomobilleri gibi çok petrol tüketmiyor, iyi ki Amerikan otomobilleri piyasamıza girmiyor denebilir ama, tüm otomobillerin kullandığı petrole Amerika egemen, neredeyse Dünya’daki tüm petrolleri ABD denetlemekte… İşte bu nedenle de Kuveyt, Somali; ABD’nin (pardon BM’nin ) ilgi alanında olmuştur, ama petrolsuz Bosna-Hersek olamamıştır ve de bu nedenle, bugün Irak topraklarında ABD sınır komşumuz olarak egemenliğini sürdürmektedir.
Bir de Japonya’ya bakalım; Japonlar otomotiv sanayisinde önder, ama coğrafi konumları nedeniyle petrolden biraz uzak düştüklerinden, ürettikleri araçlar petrol kullanımında tutumlu… Dolayısıyla petrol savaşlarından daha bir uzak durmaktalar ABD’ye göre… Kuşkusuz ABD de en az Japonya kadar uzak petrol ülkelerine ama Dünya Jandarmalığı gereği her yere yakın ya da yakın olmak için kesinlikle gerekçesi var. Süper güç savında bulunmak kolay mı öyle ?… Kuveyt’e girerek çıkar çevrelerini karşısına alan Irak’ın haksız bulunarak, bugün bile bedelini ödüyor olması boşuna mı ?…
Yazılı tarihin başlangıcından bu yana, bütün savaşların ulusal egemenliği yitirme kaygısından değil, ekonomik çıkar sağlama kavgasından çıktığı bilinir. Bütün coğrafi keşiflerin de uygarlık adına değil, ekonomik gücü arttırma amacıyla yapıldığı da bilinir. Bütün savaşlarda yenilen ülkenin hazinesi ele geçirilir. Anımsayınız Irak-Kuveyt savaşında, Kuveyt’in hazinesinin nasıl talan edildiğini…
Son verilere göre Dünya’da yaklaşık 50 yıllık petrol kalmış. Bu nedenle Nordik ülkelerin kıyılarında, buzulların altında petrol olduğu gerekçesiyle de başta ABD olmak üzere; tüm G8’ler son yıllarda paylaşım kavgasında…
Kim bilir belki de çok yakında Ortadoğu’ya barış gelir, petrol yatakları kuruduğu için ve belli mi olur, kim bilebilir?…
Belki de önümüzdeki yıllarda da İskandinav ülkeleri barış için kaygılanır. Elbette ki hiç bir ülke, hiç bir bölge için savaş beklentimiz olamaz ama Dünya’nın bu sömürgenleri doymak bilmez açgözlülükleriyle Dünyamız’ı, Doğamız’ı tükettikçe, ne yazık ki Dünya barışı da yok ediliyor, insanlık barıştan yana güven duymuyor.
İthal otomobiller yurdumuza giriyormuş diye başlayıp da… Petrol gereksinimi, kaygısı, kavgası derken; söz savaşa ulaştı. Ortadoğu son yıllarda yine kanlara bulaştı; şu doyumsuz petrol düşkünleri yüzünden… İran (arkasında Rusya ve belki de Çin desteğiyle) yeniden savaşın ortasına dalacak ve belki ülkemiz de bu savaşın ortasında kalacak.
Ne yazık ki PETROL denen illet; yalnızca çevreyi tüketmekle kalmıyor, insanların da soyunu tüketiyor. Ve koskoca Osmanlı’nın topraklarını da tüketmişti tarihin sayfalarında yazdığı gibi ve ne yazık ki petrol paylaşım kavgaları nedeniyle o topraklarda yaşayanların Osmanlı’nın ardından da yüzleri hiç gülmedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.