Muhabbet tellalları grevi ve Zakir Paşa hadisesi

Muhabbet tellalları grevi ve Zakir Paşa hadisesi

ABONE OL
Ağustos 24, 2023 09:43
Muhabbet tellalları grevi ve Zakir Paşa hadisesi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Fuhuş, her devirde olduğu gibi, o devirde de gayrı-kanûni idi. Hattâ fuhuş sebebiyle cezaya çarptırılanların mevcudiyeti de bir hakîkat idi. Lâkin, kabul etmek mecburiyetindeyiz ki, bazı hudutlar dahilinde fuhuşa müsâmâha da gösteriliyor idi. O hudutların merkezinde ise tabii ki Galata var idi.

Lakin o günlerde Galata’daki muhabbet tellâlları ve mamalar arasında huzursuzluk baş göstermişti. Huzursuzluğun iki sebebi vardı. Birincisi, Varnalı Tahsin adıyla bilinen zaptiye tabur ağasının zulmüydü ki, Varnalı Tahsin hem tüm haneleri çok yüklü miktarlarda haraca kesiyor hem de pek haşin hareketlerde bulunuyordu. Kızlardan talep ettiği özel muameleler de işin cabası idi.

İkinci sebebe gelince… Haliç-Galata arasında çalışan kayıkçılara, akşam saatlerine mahsus olmak üzere hususi bir vergi konmuştu. Neticede, hava karardıktan sonra Galata cenahına geçmek pek pahalı hale gelmişti ki, bu da hanelerin hâsılatlarında düşmelere yol açıyordu.

Vaziyetten pek şikayetçi olan muhabbet tellâlları, aralarında fikir teâtisinde bulundular ve mesele hâlledilinceye kadar greve gitme kararı aldılar. Esâsen bu bir nev’î kepenk kapatma eylemi idi ancak grev ismi daha münâsip bulunmuştu.

Muhabbet tellâllarının kararı hemen Sultan’a nakledildi. Sultan pek öfkelenmişti: “Koskoca padişahla konuştuğunuz mevzuya bakın, bu ne densizliktir. Bari yarın da Dümenci Haydar Paşa’yı çağırın ki, ilk cinsi tecrübemizi mütâlaa edelim. Bre yıkılın karşımdan, meseleyi Zaptiye Nazırı Zakir Paşa’ya arzedin… Münasip olan neyse Zakir Paşa yapar.”

Hadiselerin gidişatı Zakir Paşa’ya nekledildi. Paşa, grev kelimesinin ne anlama geldiğini sordu. Anlattılar. Zakir Paşa da öfkelenmişti: “Bu grev dediğiniz esâsen isyandır ki, isyan edenin kellesini uçururuz. Devlet-i âli üç-beş ********le pazarlık mı edecek? Zaten icra ettikleri meslek gayrı-kanûnîdir. Hemen bir zaptiye alayı gönderin, hepsinin kellesi uçurulsun, memleket de böyle bir şer yuvasından kurtulsun ki istikbâlde bizi hayırla yâdetsinler.”

“Aman Paşam, vaziyet bildiğiniz gibi değildir” dendi, “it kopuk takımının ekseriyeti bekârdır ki, hepsi de infial halindedir” dendi, lâkin kâr etmedi. Bir değil iki zaptiye alayı vaka mahalline sevkedildi.

Galata’ya giden yollarda başını ayak takımından bazı azgınların çektiği kalabalıklar toplanmıştı. Zaptiyelerin hanelere varmaları ne kelime, yaklaşmaları bile mümkün olmadı. Galeyana gelmiş halkla zaptiyeler arasında muhasaralar hatta müsademeler husûle geldi. Zaptiyeler bir miktar zayiat verdikleri gibi çevredeki bazı binaların da camlarının kırıldığı görüldü. Hadiselerin sebep olduğu zarar yekûnu elli bin akçeyi aşmıştı.

Tecrübeli bir devlet adamı olan Zakir Paşa, zaptiyelerin geri çekilmesini emretti. Zaptiyeler geri çekilecekti fakat muhabbet tellâllarının talepleri de yerine getirilmeyecekti.

Bundan sonraki birkaç gün sakin geçti. Lakin grevin birinci haftasından itibaren tecâvüz ve fiilî livâta vakaları dehşet verici mertebelere doğru seyretmeye başladı. Artık hangi köşe başında nasıl bir garâbetin meydana geleceği bilinmiyor, her aralık kapıdan başıboş bir uzuv fırlayabiliyor, dehşet saçan ve birkaç kişilik kollar halinde gezen it kopuklara “tecavüzân takımı” deniyordu.

Feci haberler, haliyle, Zaptiye Nezareti’nin koridorlarından da sedâ veriyordu. Bir gün Mabeyn Mütercimleri Dairesi’nden iki mütercimin başına çökülmüştü. Ertesi gün Sadâret Alayı’ndan üç seyisinin kirletildiği haberi geldi. Bilâhare, Tophane Rıhtımı’nda gezmekte olan dört bahriye levendi ve Başkitâbet Dairesi’nden üç kâtip de aynı akıbete uğradılar. Vaziyet vahîmdi.

Zakir Paşa neticede hadiselere bizzat müdahale etmeye karar verdi. “Paşam, ortalık tekin değildir” sözlerine aldırmayarak arabasını hazırlattı ve yanına birkaç zaptiye alap Galata’ya doğru yola çıktı.

Paşa’nın Nezaret’ten ayrılmasından bir saat kadar sonraydı ki, o âlâ-yı vâlâ ile, arabalar ve zaptiyeler ile yollara düşen Paşa tek başına geri döndü. Pek hırpalanmış bir hali vardı ve bacaklarını aça aça, küçük adımlarla ancak yürüyebiliyordu.

Paşa “Aman Paşamız, nedir bu haliniz?” diyenleri tersledi. “Şimdi vereceğim emirler tez tatbik edile!” dedi: Varnalı Tahsin âcilen tevkif edile, kayıkçı vergisi iptal edile ve cerrahbaşı Dikişçi Kâni Paşa tez odama gele!”

Böylece, muhabbet tellâlları grevi nihâyete ermişti. Zakir Paşa, bu hadiseden sonra, bir müddet Kestâne Zakir Paşa ismiyle yâdedildi. Rivâyete göre, Paşa, kendisine niçin bu lakâbın münasip görüldüğünü soran Fransız sefirine şöyle cevap vermişti: “Makriköy (Bakırköy) taraflarında babadan kalma birkaç dönüm kestaneliğimiz var da…”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP