Komplo teoristler, olay sonrasında “parçaları” birleştirerek, sonucun oluşumuna giysi biçerler!
Geçtiğimiz yıl tüm dünyayı sarsan, insanları evlerine hapseden, gencin/ yaşlının sokağa çıkmasını sınırlayan, çocuklara kapı eşiğini yasaklatan, insanların dar aralarda buluşmasını cezalandıran, maskelendiren salgın süreci için başlarla doğal bir oluşumdan söz edilmesine karşın, “işin” Çin/ ABD ekonomik kavgasına değin uzanan, Yuhan’da “bilerek/ tasarlanarak” yapılan bir virüsten olma olasılığının çok yüksek olduğu ileri sürüldü; kimse de tersini söylemedi!
***
Üç hafta önce gerçekleşen, üstelik yaşamda olan hiçbir kimsenin benzerini anımsamadığı “yüzyılın yıkımı” olarak tanımlanan onbir ili etkileyen, açıklamalar doğruysa kırkbinin üzerinde can kaybına neden oldu deprem! Binlerce konut yerle bir olurken; onbinlerce yurttaş sahipsiz kaldı, çocuksuz kaldı, anne/ babasız kaldı, eşsiz kaldı, sevgilisiz kaldı, evsiz kaldı!
Bugün yaşananlar, dünden akılda kalanlarla birleştiriliyor şimdi! Haarp teknolojisi diye bir olgudan söz edilmeye başlandı! Türkçe karşılığı “yüksek frekanslı etkin güneşsel araştırma izlencesi” olan, ABD’nin Alasya eyaletinde bulunan bilimsel projeden söz ediliyor!
Ülkemizde binlerce canın kaybına neden olan depremle ilişki kurulurken de, depremden üç gün önce İstanbul’a geleceği söylenen, en önemlisi de Gölcük’e ulaştığı ileri sürülen ABD’nin USS Nitze gemisinin daha önce Yemen’de çatışmaya girdiği belirtiliyordu!
Haarp konusunda, CCN Türk şunları yazıyordu:
“Bilim insanları ise ABD’nin Alaska eyaletinde bulunan HAARP’ın yeraltıyla değil hava olaylarıyla ilgilendiğini, dolayısıyla depremlerin bu yolla tetiklenmiş olabileceğine dair iddiaların uydurma olduğunu söylüyor. HAARP’ın, iletişim sistemleri üzerindeki etkilerini incelemek için Dünya atmosferinin en üst katmanı olan iyonosfere radyo dalgaları gönderdiği belirtilirken amacın radyo dalgalarıyla iletişim, izleme ve navigasyon gibi alanlarda teknolojik ilerleme sağlamak olduğu vurgulanıyor.”
***
Yalnız Haarp değil, Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Yıldırım, ülkenin birçok kentinde konuşmalar yapıyor. Eldeki teknolojiyle nelerin yapılabileceğini, yeryüzünde nasıl bir olgunun gerçekleşeceğini anlatıyor!
Üstelik içerisinde silah olmayan on metrelik demir çubukların, beş kilometre derinliğe ulaşabildiğini, yedi-sekiz büyüklüğünde deprem oluşturulabileceğini söylüyor!
Yıldırım’ın sözleri şöyle: “Titanyum alaşımlı 10 metre çubukları uzaydan dünyaya istediği hedefe gönderebilen savaşçı uydular var! Yerin 5 kilometre derinliğine nüfus ederek 7-8 şiddetinde deprem yaratıyor. Bunları tespit etmek mümkün değil”
Ülkemizde kırkbinin üzerindeki can kaybını, durmak bilmeyen/ yurdun birçok bölgesinde oluşan sarsıntıları düşünüyoruz!
Burada bitmiyor ki daha…
Sürecek
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.