Vakıa Suresi’nde Naim Cenneti Nasıl Yerdir?

 Vakıa Suresi’nde Naim Cenneti Nasıl Yerdir?

ABONE OL
Aralık 16, 2023 09:53
 Vakıa Suresi’nde Naim Cenneti Nasıl Yerdir?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

Vakıa Suresi’nin 7’nci ayetinde ”o zaman üç sınıf insan olacaksınız” uyarısından sonra, o üç sınıf insanın kimler olduğu 8, 9, 10 ve 11’nci ayetlerde belirtildi. Suredeki üç sınıf insan konusu bitti.

Vakıa Suresi’nin 12’nci ayetinden itibaren cennet denen yerlerin nasıl yerler olduğu, oralarda kimlerin niçin bulundukları anlatılıyor. Anlamaya çalışacağız. Bunun için anlatılanlarda kullanılan terim ve isim olan sözcükleri irdelememiz şart.

12’nci ayet: ”Fî cennâti’n-naîm”. Naim cennetlerinin içi…

Bu ayet, nerede bulundukları belirtilmeyen, adına ‘cennet’ denilen yerleri konu edip  oraların içine dikkat çekiyor.

Her zamanda, her asırda ‘cennet’ adı verilen yerler oluşturulmuştur. Oluşturanlar insanlardır. Ayetteki ‘naim’ sıfatı, oluşturulan cennetin vasfını belirtir.

Naîm: ‘Naime’ fiil mastarından türemiş sıfattır. Ağaçların, bitkilerin ve bunlardan çıkan ürünlerin bulunduğu yeri vasıflandırmak için kullanılır. Naim sıfatı bunların bulunduğu yerlerde yaşamın güzel ve hoş olduğunu belirtir. Saadettir. (Naim sözcüğü için Mevlüt Sarı’nın Arapça-Türkçe Lügati’ne bakılmalı)

Ayetteki ”Cennatin naim” sıfat tamlaması, insanları besleyecek, yaşamı güzel ve canlı edecek meyvelerin ve sebzelerin alındığı, meyve ve sebzeleri veren ağaçların ve bitkilerin bulunduğu yer demek oluyor. Ya akarsu yanındadır, ya da oralara bir şekilde su getirilmiştir.

‘Naim’ sıfatını alan cennetlerin şekli belli oldu. Lakin ayetin başında ‘fî’ edatı var. Konu edilen cennetlerin içine dikkatli bakılması isteniyor.

13’ncü ayet: ”Sülletün min’el-evvelîn”. Yani evvelkilerden bir grup…

Bu ayetteki ‘sülletün’ sözcüğünü anlamlandırmak zor oluyor. Meal ve tefsirlerde, ‘insanlar, ümmetler’ anlamı veriliyorsa da, bazı mealciler, sadece ”evvelkiler” demeyi uygun bulmuşlar.

Arapça Türkçe lügatte ‘süllet’ sözcüğünün karşılığı ‘insan topluluğu’, ‘cemaat’ şeklinde gösteriliyor. ‘selele’ fiil mastarından türetilenlere bakıldığında, ‘sülletün’ sözcüğüne karşılık gesterilen ‘insan topluluğu’ ve ‘cemaat’, bugün bildiğimiz insan topluluğu ve cemaati olmadığı anlaşılıyor. ‘Sülletün’ ismi, belirlilik ‘el’ takısı almadığından, belki bir çeşit insan grubu anlamındadır. Üç sınıf insan konusundaki ‘sabikun’ ve ‘mukarrabün’ olarak tanımlananları ‘sülletün’ sözcüğü içine katanlar çoğunlukta. O zaman iki ayetin Türkçe karşılığı şöyle olabilir:

”Sülletün min’el-evvelîn”. ‘Evvelkilerden…’ denilenler, finans gücüne sahip bir çeşit insan gurubudur.

”Kalîlün min’el-âhirîn” ”Başkalarından da az miktar” denilenler…

Kimlerdir bu başkaları?..

Bunlar bürokratlardan ve idari kademede bulunanlardan, ya da dışarıdan gelen yabancı zatlar olabilir.

Bu kimseler, naim cennetlerine girdiklerinde, ‘mevzunet’ denen şeylerle karşılaşanlarmış (mütekabilin). Bu kimseler, karşılaştıkları şeylerin üzerlerine kuruluyorlarmış; oohhh edip arkalarına yaslanıyorlarmış; sevinç ve mutluluk üzerinde buluyorlarmış kendilerini.

”Alâ sürurin mevzunetin” ayetindeki ‘mevzunet’ sözcüğünü maharetle yapılmış döşek, koltuk, kanape olarak anlamak gerekir. Bunlar bayağı sükselidir. ‘Sürur’ ise onların gönle verdiği sevinç ve mutluluktur. Ayetin başındaki ‘alâ’ edatı, naim sıfatı alan cennetlerdeki yerleşmeye dikkat çeker.

Yerleşenlerin çevresinde ne vardır? Neler oluyordur?

”Yetuufü aleyhim vildanün muhalledün”.

‘Vildanün muhalledün’ denen şeyler cennette yerleşenlerin üzerlerinde belki etraflarında dolaşırlarmış.

‘Vildanün muhalledün’ kelimesinin anlamını tüm mealler, ‘ölümsüz gençler’ veya ‘yaşlanmayan hizmetkarlar’ şeklinde gösteriyorlar.

‘Velede’ fiil masdarı sadece doğurma, nesil oluşturma için kullanılan mastardır.

‘Velid’, dişiden veya kadından yeni doğmuşluğu, belirten sıfattır. Bu ayette isim olmuştur. ‘Vildan’ velid sözcüğünün çoğuludur. Lakin tek olanın çoğulu değil grup grup olmuşluğun çoğuludur. Muhalled’ sözcüğü, kendine devamlılık verilmiş anlamında tümleç sözcüktür. Ayetteki ‘vildanün muhalledün’ tamlamasını, ölümsüz gençlar veya yaşlanmayan hizmetkarlar şeklinde anlamak uygun olmuyor. Başka anlam da kimsenin aklına gelmiyor. ‘Naim cennetlerinin içinde, insanların etrafında dolaşan ‘vildanün muhalledün’ün ne olduğu, belki sonraki yıllarda anlaşılabilir.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP