ZAHİDE UÇAR
Sözde soykırım yalanını Almanya Parlamentosu da kabul etti. Mevcut Hükümet bu duruma zaten göz yumuyor. Soykırım iftirasını Parlamentosunda kabul eden Almanya’ya İncirlik Üssünde yer verilmesi, bu iddiamı doğrular niteliktedir. Anlaşılan o ki;
“Hasta Adam” diye adlandırılan Osmanlı’dan sonra, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne de “hasta adam” gözüyle bakılıyor ve bu kararlar bir projenin altyapı hazırlığını oluşturuyor. Büyük Yahudi Kürdistanı yanında, bir de Büyük Ermenistan projesi pişiriliyor.
Yunanistan akıllanmamış olacak ki, Rum Pontus hayali kuruyor. Bu hayali Yunanistan’a Erdoğan bağışlıyor. Hatırlatırım. Erdoğan bir ara sık sık Yunanistan’a gidiyordu. O gezilerden birinde, Erdoğan Yunanistan’da iken, Yunan Devleti, “Rum Pontus Soykırım Anıtı”nın açılışını yaptı. Ve Erdoğan, çok normalmiş gibi, Türk Milleti’ne atılan bu iğrenç iftiraya tepki vermeyerek, gezi programına devam etti.
AKP’li Afyon Belediye Başkanı da Afyon’a Yunan askerleri adına “şehit(!)” heykeli dikmeye kalktı. Tepkiler üzerine amacına ulaşamadı.
Erdoğan Sümela Manastırını ayine açtı. Açılış tarihi özenle seçilmişti. Çünkü Trabzon’un fetih tarihi 15 Ağustos 1461’dir. Ayine, “Rum Pontus Devleti” haritası basılı olan tişörtler giymiş Yunanlılar geldi. Açılış öncesi müze görevlisi bir bayan memur Pontusçular tarafından darp edildi. Açılışa tepki göstermek için Türk Bayraklı tişörtler giyerek gelen Türk gençleri gözaltına alındı. Açılışı protesto eden bir gazeteci emniyete çağrılıp, sorgulandı.
Daha önce de Van Akdamar adasında bulunan Ermeni Kilisesi “bu milletin cebinden” onarılarak, ayine açıldı. Kiliseye bir de çan takıldı. O dönem çok yazdık. Kilise, Ermenilerin 1915 ve öncesi, Müslüman Türk kadınlarına ve kızlarına tecavüz ettiği kilisedir. Ermeni katliamından kurtulmak için Müslüman Kadın, kız ve yaşlı erkekler, Van Gölü’ne doğru kaçmaya başlar. Ermenilere ait olan gemiler, kaçan Müslümanları gemilerine alır. Gemilerden erkekleri Van Gölü’ne atarlar. Kadınları adaya götürerek günlerce tecavüz ederler. Kaçabilenler Van Gölü’ne atlar. Ve adanın adı “tecavüz adası” olarak isim yapar. İşte o kilise, Müslüman Türklere küfür edercesine, şehitlerimizin kemiklerini sızlatarak ayine açıldı. Ermenistan’dan Ermeniler açılışa davet edildi. Ve bu aşağılık hakarete yetkili ve etkili hiç kimse tepki göstermedi. Türk Halkı haysiyet ve onuruna yapılan bu aşağılayıcı hakareti sineye çekti.
Yalova’da Şemsettin Gürtekin’in kurduğu ASEF(Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği), Akdamar Adasına şehitlerimiz adına bir anıt yapmak için müracaat eder. İzin verilmez. Nedeni, Ermenistan ile iyi ilişkiler kurmak(mış)…
Bakınız, Aytunç Altındal bu konuda ne söylemiş:
Araştırmacı yazar Aytunç Altındal: AB ne istiyorsa onu yapmak zorundalar, sırayla yapıyorlar.
Haber: Önsel ÜNAL
Başbakan Tayyip Erdoğan ile Fener Rum Kilisesi Papazı Bartholomeos arasında yapıldığı iddia edilen gizli anlaşmaya Araştırmacı-Yazar Aytunç Altındal sert tepki gösterdi. Altındal verilen tavizlerin AB’nin AKP’yi iktidara getirirken önüne koyduğu yol haritasının tarihi geldikçe birer birer yerine getirilmesinden kaynaklandığını söyledi. Altındal, “Her şeyin bir sırası var. AB’nin AKP’yi iktidara getirirken önüne koyduğu bir yol haritası var. Bu yol haritasında her şeyin tarihi belirlenmiştir. Sümela’nın ibadete açılması bunun ilk adımı olurken, diğerleri de sıralanmıştır” diye konuştu.
Sırada Ermeni meselesi var
“Hangi kilise, nerede açılırsa açılsın o kilise artık bütün Hıristiyan aleminin malıdır, Türkiye’nin değil. Bütün Hıristiyan aleminin yeniden vaftiz edilmesi demektir. AKP misyonunu başarıyla yerine getiriyor. Sırada Ermeni meselesi var. Ermeniler davalar açacaklar. Önce tazminat, sonra toprak talep edecekler. Bunlara dahi AKP ’evet’ demek zorunda kalacak. AKP’ye bir program hazırlanmıştır. Şu tarihte bunu, şu tarihte şunu yap denmektedir. AKP de bunu yerine getirmektedir.”
ÖZETLERSEK: Başkanlık Sistemiyle birlikte, yeni Anayasa yapmak istemelerinin asıl nedeni, federasyona geçmektir. Oslo görüşmelerinde açığa çıkan hedefler, AKP’nin parti programı olan “şehir devletçikler” projesi, yani ev ödevleri, ancak başkanlık sistemiyle gerçekleşebilir. Federasyon adı altında ise, Sevr’in bir kısmı hayata geçirilecektir. Sevr Antlaşmasının 3 ve4. Maddesini hatırlayalım:
3.Kürt Bölgesi (madde 62-64): İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat’ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti’ne bağımsızlık için başvurabilecek.
Fırat’ın doğusu sözü sizlere neyi hatırlatıyor?
Sahi, muhalefete “Fırat’ın doğusuna geçemiyorsunuz” diyen şahıs kimdi? Muhalefete, Fırat’ın doğusuna gidemeyecek ortamı yaratıp, bir de bu durumla övünen şahsın amacı nedir? Bir Türk(!) kendi eseri olan böyle bir rezillikle övünebilir mi?
4.Ermenistan (madde 88-93): Osmanlı, Ermenistan Cumhuriyeti’ni tanıyacak; Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek (ABD Başkanı Wilson 22 Kasım 1920’de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan’a verdi.)
Sahi, Davutoğlu Ermenilere hitaben;
“Birgün topraklarınıza geri döneceksiniz” diyerek, neyin müjdesini vermiştir?.
Ya Erdoğan?
23/04/2014 günü şöyle bir açıklama yaptı:
” Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı herkes gibi Ermenilerin de o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir. ”
Yani, soykırım iftirasını tanıyan birçok ülke başkanıyla aynı cümleleri kurdu.
Türk Milleti “tecavüz adasındaki kilisesinin, onarılarak ayine açılmasını içine sindirdiği gün, başına gelecek her türlü alçaklığa da geçit vermiş oldu. O açılış günü, açılışa göz yumarak, namusunu sahip çıkmayacağını göstermiş oldu. Açıkçası, onuruna-şerefine sahip çıkmadı.”
İç ve dış ihanet, bu sessizlikten, bu kabullerden cesaret buldu.
Hepimiz suçluyuz.
Terörü besleyenlerin terörle mücadele edeceğine inanıyor musunuz? Ben inanmıyorum.
Teröristlere olan aşkları yüzünden kaybedeceklerini anladıkları için, G. Doğu’da bir oyun oynuyorlar. Çocuklarımızın kanları, canları; başkanlığa giden yolda basamak yapılıyor. Kanlı bir oyun bu. Başkanlık hele bir gelsin. Sonrası zaten AB-D’nin verdiği yol haritası… Şehir devletçikler ve federasyon… İşte o nedenle, Atatürk ve ilkeleri ortadan kaldırılıyor. Ülkemizin durumunu birkaç cümleyle özetlersek, tek kare bir resim çıkar önümüze;
“Tecavüz adasında, çan sesleriyle tecavüzü kutsayanların, Sevr’e el sallayışı” ve Meclis-i Mebusan’ın dolaylı desteği…
Zahide UÇAR
Not: Yeni yazim, CİA’nın, hedef ülklerde bulduğu kuklaları nasıl iktidara getirdiğine dair, gerçek bir hikaye olacak. Elimde bulunan bir belgeden örnek vererek..